bugün

bir dönem ab türkiye elçisi.. kendisinin sorumluluğundaki bu dönemin bitmesine yol açan olayları Ahmet Mehmetadında bir hacker başlattı, e-posta yazışmalarını ele geçirdi, yazışmalarda görev sınırını aşan ve ülke için zararlı gördüğü bilgileri önce başka partilere götürdü ancak sonuç alamamasının ardından "son tercihim" dediği ve pek sıcak bakmadı perinçek'e ve işçi Partisine iletti.. daha sonra aydınlık dergisi aracılığıyla kamuoyuna duyuruldu, ayrıca doğu perinçek bu konuya ait birçok basın toplantısı düzenledi ve "Karen Fogg'un E-Postalları" olarak bir kitap dahi yayınladı. ancak tüm bunlara rağmen ne ab ile ilişkilerimiz gözden geçirildi, ne de kamuoyunun bilgi alması sağlandı, adeta bir oto-sansür devreye girdi..

7 şubat 2002 tarihinden itibaren yaşanan bu dönemde; "Yasadışı yollardan ele geçirilip iP Başkanı Doğu Perinçek tarafından açıklanan AB Komisyonu Elçisi Karen Foggun elektronik mesajları basında habercilik ve kamusal sorumluluk kavramını bir kez daha gündeme getirdi. Akit, Akşam, Star, Yeni Şafakve 13 Şubat a kadar Sabah haberi sayfalarında görmezden gelirken Radikal, Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gelişmelere ilk günden itibaren geniş yer verdi. Doğan Grubu nun üç gazetesi haber kaynağını, kişisel bilgilerin elde edilme yöntemini sorguladı, yankıları aktardı. Buna karşılık Cumhuriyet iP lideri Perinçek in iddialarını aktarmakla yetindi." *

Perinçek, Fogg un yazısında "HOR" harfleriyle kodlananın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer olduğunu belirterek "HOR, Head of Republic sözcüklerinin baş harflerinden oluşturulmuştur. Dahası haddini bildirme eylemi milletvekilleri ve gazeteciler aracılığıyla gerçekleştirilmektedir" demiştir. ayrıca e-postalar incelendiğinde mevcut hükümetin yerine yeni bir iktidar belirlenmesi konusunda yazışmalar olduğu belirtildi.. kıbrısta Türk tarafına uygulanan ambargoları kaldırarak çözümün kolaylaştırılmasını sağlamak yerine, adadaki çözümsüzlüğü Türkiye nin AB dışında tutulması için bahane olarak kullanmak istediğine dair, pkk nın güdümünde bir kürtçe gazete çıkarılmasına kadar birçok bilgi içeren e-postalar olduğu açıklandı..

perinçek kendisine özel yazışmaların yasa dışı ihlali gerekçesi hakkında yapılan eleştirilere "Bursa sapığı da internet haberleşmesi izlenerek yakalanmadı mı? Karen Fogg un yıkıcı faaliyeti, ülkemiz ve toplumumuz için Bursa sapığıyla karşılaştırılamayacak kadar ağır bir tehdidi içermektedir" dedi..

"olayın basında genel olarak sadece "özel hayatın ihlali" olarak yansıtılmasından soınra, daha önce e-postaların kendilerine iletildiği ortaya çıkan MHP kurmayları, "Bazı dış çevreler, Türkiye de AB karşıtlığının çok fazla olduğunu işlemek istiyorlar. 2002 yılı Türkiye için çok önemli. Eğer bu yıl görüşmelere resmen başlanamazsa bir daha belki 15 yıl sonra masaya oturulabilir. Bu nedenle de böyle bir provokasyon yapıyorlar" açıklamasını yaptı." *

telekomun özelleştirilmesi konusunda, Volkan Vural "Bu işi nasıl yapalım" diye soruypr örneğin, Karen Fogg da danışması için bir isim vermiş. O kişi de bazı şeyker söyleyip, "Valla siz bilirsiniz." demiş. Volkan Vural ın AB yi neredeyse her şeyin danışıldığı bir üst kurum olarak görmesi ne kadar manidardır.

"aynı dönemde başbakan olan ecevit ise bu olaydan dolayı Fogg la Verheugen e üzüntülerini bildirmiş. asıl önemlisi ivedilikle Fogg'dan ve AB den bu yazışmaların hesabını sormalı. Yok, hayır! Bizim muhteremler Günter Verheugen den özür üstüne özür dilemeyi görev saydılar." *

bütün bu örnekler çoğaltılabilir, çünkü binlerce e-posta var ortada. Karen Fogg un, Sami Kohen, Ferai Tınç, Emine U., Şahin Alpay, Mehmet Altan, Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand ve Cüneyt Ülsever gibi ünlü köşe yazarlarına attığı mesajlar var, bunları emin çölaşangünlerce yazdı. bu olay cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından biriydi, çok önemli bir sınav verdik, medyasından, politikasına, ancak başarısızlığımız tarihi bir not olarak iletilecek gelecek kuşaklara. bu süreç içinde, holding medyası sürekli olarak, e-postaların özel yazışma hakkı olduğunu ve bunun haksızca ele geçirilmesini yazdı günlerce, olayla ilgilenmek, fogg ve diğerlerini dolayısıyla ab ile ilişkilerimizi baştan aşağa kontrol etmek yerine haberi veren kaynakları suçlamak için elimizden geleni yaptık.. tarihin en büyük düşünürlerinden ibn-i haldun600 yıl önce şunu söylemişti; "tarihçi haberi verenin doğruluğu yerine, haberin doğruluğunu araştırmalı, aksi taktirde tarihçi yanılır.." tarihçi bugün güncel olarak gazetecidir, gazete en temel enformasyon kaynağıdır, tek yönlü bilgi akışını sağlayan ve "güvenilir" olduğunda değer ihtiva eden yüce bir meslektir gazetecilik ve o gazeteci yanıldığında, toplumun bilgi alması olanaksız hale gelebilir, alternatif medya bile yeterli olmamıştır o günlerde, alternatifin de marjinali ancak ilkeli davranabilmiştir.. o günlerde ibn-i haldun'un büyük saptamalarının peşinden giden ve haberin doğruluğunu araştırmak ve bu konuda kamuoyunu bilgilendirme çalışan ilkeli gazetecilerin isimleri tarihe altın harflerle yazılacaktır, foggla gayrı resmi yemek tertipleyenler, yazacakları konusunda icazet alanları ise tarih hak ettiği yeri vercektir... *
bazı gazetecilere emirle yazı yazdıran misyoner. o zaman onun emriyle yazı yazanlar şimdi taraf, bugün, zaman gibi gazetelerin en büyük yazarları.
persona non grata ilan edilen diplomat.
kendisi defolup gitmiş ama arkasında soros'dan peydahladığı bir çok kansız bırakmıştır.
doğu perinçek sayesinde maskesi düşmüş çıngıraklı yılan...
yakın tarihimizin çok önemli figürlerinden biridir. aynı zamanda bize basınımızın ne mal olduğunu da ayrıntısıyla gösterir.

sen bir gaste alıyorsun. bir haber okuyorsun. zihnin bir yöne gidiyor. bilmiyorsun ki, o haber o gasteye ab dizayn ustaları tarafından parayla yazdırılmış...

kamuoyu dedikleri bunlar işte! kafandaki fikir, senin sanıyorsun ama, senin değil. adam üflemiş kafana: mesela falanca şöyle, filanca böyle, feşmekan konu hakkında şunu düşün! yiyosun...
görsel
e-postalarının unutulmaması gerekiyor.
Kadın mıymış efenim.