bugün

boğuşurken üstüne düşmek. ablamla bir gün boğuşurken üstüme düşüverdi. ordan biliyorum nasıl bir işkence olduğunu. fena baya.
korkup yanına çağırdığında gitmemek ışığı yaktırmamak.
(bkz: vallaha bi dokun düğmeye odadan çıkar kapıyı üstüne kitlerim.)
sözlü işkencelerin başın kücük kardeş erkekse "pipini kedilere veririm" sözü yeter de artar bile. 3-4 gün aralıksız ağlar sürekli eliniz pipinizde gezersiniz.

not: yaşandı onaylandı. yazık lan bana.
Peşpeşe sakızları ağızda biriktirip kafasına tükürmek.
tövbekar hacker ( istiyorum ama yapmıyo moderasyon)
evet benim abim kafam da arabasını sürdüğü için tekerleklere saçlarım dolanmıştı üstten saçımı kesmişti. saçlarıda sobaya atmıştı. allah'ım korumuş yarepim.
*ağlayan küçük zavallı kardeşi susturmak yerine , koşarak kocaman bir leğen kayıp kardeşi içine oturtmak ve '' bunu ağlayarak doldur ne istersen yapacağız'' demek .
* seni tarlada bulduk annem acıdı ve büyüyünce bize hizmet için seni eve aldı diyerek yıllarca ağlatmak
* biliyormusun büyüyünce annem gibi göğüslerin olacak ama seninkiler okadar büyük olacak ki boynuna sarmak zorunda kalacaksın diyerek ödünü kopartmak
* anneyle baba evden gittiği zaman kardeşin sesi çıkmasın diye ağzına çorap tıkayıp bağlamak .
* uyuyan kardeşe minik minik et benleri yapmak ve sen artık yaşlandın ölüyorsun diye işkence yapmak. *
sizin eskilerinizi giymesi yapılan en büyük işkencedir.
sofrada ağzını şapırdattığı için suratına içi dolu çay bardağını fırlatmak. daha sonrasında pişmanlık uyandırabilir.
- Saçlarını yakmak,
- arkadaşlarla baş başa kalmak için zorla odadan çıkartmak,
- muzlu sütünü içmek suçundan yargılamak (ki kardeş içmemiştir)
- öss (bugünkü adıyla ygs-lys) sendromuna girip çözülen soruları zorla kardeşe okumak,
- 'tez yazılır' ilanı verip tüm tezi 10 yaşndaki kardeşe yazdırmak,
- 'ütü patlayacak, ışığı yanıyor, kaç' diyerek çocuk henüz 5 yaşındayken bütün psikolojisini yerle bir ettikten sonra arkasındanm gelip 'booom' diye omzuna vurmak,
- şehirlerarası otobüslerde çiş geldiğinde 'şöför bey kardeşimin çişi geldi' deyip onun utanıp utanmamasını hiçe saymak (ki şimdi kardeş yüzsüz olmuştur bu yüzden:))
- nefesini tutma yarışında çikolata ödülü ortaya atarak, kardeşi ölüme teşvik etmek,
- kardeşe öteki dünyayla iletişim kurduğu söylenip de kardeşin cennete gitmesi için ablasının tüm isteklerini yerine getirmesi gerektiğine inandırmak,
- kardeş biraz daha büyüdüğüne kitap çeviri işinde editör olarak kullanmak.

Şimdilik ablamın bana yaptığı işkencelerden aklıma gelenler.
Sonuç ortada *
12 yasındaki kardesimi yatağa yatırıp kollarını tutup burnunu sıkmak. *
bebekken ağzına komşunun verdiği helvayı tıkmak, kafasına yanlışlıkla (!) mutfakta dolapların en dibindeki tencere kapağını bulup vurmak, burnunu ısırmak, oyunlarda hep kendine güzel olan oyuncakları ismileri seçip(o sıralar meltem cumbul yeni yeni ünlü oluyordu. sürekli televizyonda adını duyuyordum benim saf kardeşim duymamış hiç. oyunda hadi isim seçelim kendimize benim adım meltem seninki cumbul diyerekten koydum adımızı. bütün gün mahallede oyun oynarken cumbul dedi herkes çocuğa.) güzel şey kardeş.
onun yüzünden evde kalındığında poposunu çimdiklemek.
kardeşi 5-6 yaşlarında masumca bir çocukken, tek arkadaşı olan balığını alıp camdan aşağı atmak. level 2 olarak uyurken burnuna leblebi sokup karşısında yarılarak, kardeşi hıtıpırt gibi bir sesle uyandırmak, üstüne oturmak, yazın kardeşe "ayh cok tatlı! " diyen arkadaşlarını kıramayıp kardeşi parka götürmek, fakat kardeşi parkta yalnız bırakıp eve gitmek..
ben bunları yaşıyorum sözlük.
benden küçük bir kardeşim yoktu ama maalesef ablamın kardeşiydim. yürümeyi bilmeme rağmen illaki beni bebek arabasına bindirir, sonra uzunca bir yokuşun başından bırakırdı. dua etmeyi sırf bu yüzden erken öğrendim.
donundan tutup kaldırmak. araya kaçar o. büyük işkencedir.
boğuşmadan sonra galip gelen kardeşin final hareketini yapması... kardeş sırt üstü yatırılır, kollarından tutulur, iki yana açılır. işte yavaş yavaş en zevkli ana gelinmiştir. galip gelen kardeş ağzını açmak suretiyle tükürüklerini bir tehdit aracı olarak kullanmaya başlar. o tükürük parçaları bir yükselir bir kısalır. o an mağlup olan kardesin gözünde sadece korku vardır. ve bu sizi daha da tahrik eder. pis kahkalarınız odanın her tarafına yayılır. sonrası mı? pııııııı...**
abimle tam bir tom - jerry gibiydik. ve ben jerry idim. bir gün abim uyurken, gözüne bastım nişan alarak hem de annemin kalem topuklu ayakkabısı ile. nasıl bir caniymişim, iyi ki kör olmadı, kahırdan ölürdüm sanırım.

not: benimki bir nevi nefs-i müdafaa çünkü abim de az değildi, kareteye gidiyordu ve öğrendiği hareketleri üzerimde uygulayıp gebertiyordu beni.
kardeşim o zamanlar 7-8 yaşındaydı
bende 15-14 civarı fena bir kavga yaşanılıyordu evde perde kornişleri yerlerde koltuklar ters çevrilmiş evde ikimizden başka kimse yoktu kardeşim küçüktü ama eli ağırdı doğrusu olaylar bitsin diye biraz da korksun diye mutfağa gidip bileğime ketçap döküp birazda yerlere dökerek bıçağı koydum arada 5 dakika geçti kardeşim o şekilde görünce beni ağlamaya abla kalk nolur demeye başladı
gülmemek için zor tutmuştum kendimi, daha sonra ketçapı elleyerek agzına götürdü ve anladı
anladıktan sonra pek birşey olmadı ama o korkusu bana yetti...
o sıralar bir kız kardeşini öldürüp sandığa saklamış kokmasın diye üstüne naftalin koymuş kardeşim kayıp diye de piyasaya çıkmıştı ve bu da haberlerde gösterilirken kardeşimle beraber televizyon izliyoduk. sonra günlerden bir gün evde ikimiz kaldığımızda ben buna sinirlendim bana bak çocuk seni keser sandığa saklarım kayboldu derim millete demiştim. çocuk 1 ay kadar benimle tek kalmadı sonra dayanamayıp anneme söyledi.
eline kontrol kalemi saplamak. *
evcilik oynarken çamurdan yapılan yemekleri kardeşine yedirip hastanelik etmek.
-yemek yemesi için elini ayağını iple sandalyeye bağlamak
-acı yiyemeyen kardeşin böreğine acı biber sıkıştırmak akabinde ekmek uzatmak ve ekmeğin arasında da acı biber olması ve en sonunda suyun içine o acı biberin suyundan damlatıp kardeşin ağlamasını kahkaha atarak izlemek.ayıp ulan.
adem as cocukları habil ve kabille başlayan günümüze kadar gelen afaki hareket.
hiçbir zaman suya alışmasını beklemeden üzerindeki havluyla havuza itmek. sonrada o sudaki zavallı çırpınışlarından zevk almak. *