bugün

şubatları yalamak. Kar lapa lapa düşerken arabaların camlarına Kapıyı vurup çıkarım ben o zamanlar. Saçlarıma konar kış ve içime düşer gri gökyüzü. yanaklarım üşüm üşüm üşür, koynuma girer, gömlek düğmelerimi öperek delice poyrazlar. Sen adına "kar" de, ayına şubat, ben hiç bıkmadan sabaha karşı beyaz çatıları izlerim, kahverengi atkım da vardı benim onu da koklarım. Sonra Botlarımla cazır cazır kar suyunu ezerim bil ki bir çocuk parkında karla kaplı salıncaklar görürüm veya yeni basılmış telaşlı ayak izi...

Ey tabiat!

Ellerimi kara'bildiğince açtım, burun deliklerime kadar kar'ını çekerim. Dilim dışarda, tat dokularım kristalize olana kadar yalarım seni, bırak balerinleşen kar taneleri dökülsün suratıma!

Derken kimliği belirsiz güzellikte bir kadın korna çalar, usulca karla kaplı kirpiklerimi kırar, arabasının önünde saygıyla eğilirim.

Gülümser ve yanıma gelir...
mutluluktur.