bugün

ikisi de ahlak anlayışları kendince haklı dayanaklara sahiptir. kant işin idealizmine kaçmıştır ama bence.
bu kadar basitletirmeme rağmen felsefe yapmaya dolayısıyla da düşünmeye üşenen yazar beyanı.
(bkz: itt schaub lorenz)
"yaptıklarını herkese örnek teşkil edecek şekilde yap" ve "sana yapılmasını istemediğin şeyleri başkalarına yapma" karşılaştırmasıdır. etik çalışmalarının her türü gibi sonucu öznel bir kıyastır.
kıyasın öznellik taşıdığını bilmiyor olmamama karşın (bkz: sözlük kızlarının memişleri) tarzı başlıklardan tiksinti geldiğinden ötürü , sırf felsefeye yöneltmek amacıyla oluşturduğum versustur.
Sonunda düzgün bir başlık.

Kant-ın ödev ahlakı derim. Herkesin içinde bi sorumluluk olmalı. Insan yapması gereken şeyi yapmalı.
Kant ahlakı yoktur ödevi vardır, yani.
(bkz: kategorik imperatif)
(bkz: altın kural)
akademik alanda, ödev ahlakı olarak geçer.
dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/34/922/11498.pdf
"komşunuz kendisini öldürmek için sizden emanet ettiği silahını geri isterse, geri verir misiniz yoksa vermeyip, başkasının malını zorla alıkoyma suçunu işlemenize rağmen kendinizi ahlaklı olarak görür müsünüz?" demeye getiren versustur.

ben şahsen yazarların bu soruya ne cevap vereceklerini ve kant'ı mı yoksa sokrates'i mi haklı çıkaracaklarını merak etmekteyim.

not: kant silahı geri verin, sokrates ahlakınız size neyi doğru gösteriyorsa onu yapın der.
80 darbesinde asker öldürmek üzere birini aramaktadır. polis kapıya gelir ve sorar ki ''aradığımız kaçağı gördünüz mü''
kant ahlağına göre bu sorunun cevabı ''evet gördüm'' olmalıdır. cünkü kant ahlakı evrensel ahlak anlayısından söz eder yalanın her şeklini neye mal olursa olsun reddeder.

sokrates ahlağında ise böyle bir durumda yalan söylemek doğru olanıdır. kötülüğe sebebiyet verebilecek durumlarda kavram yerindeyse ''beyaz yalan''lar söylemek doğru olanıdır.
Birbirinden sığ iki ahlaktır. Geçiniz.
entry nick uyumu (bkz: makine muhendisi olcam)

türev başlık için (bkz: conta ahlakı vs tornavida ahlakı)
sokrates mutlak doğrunun ne olduğunu bilmediğini söyler. "idam edilmektense gidip galyada yaşasana" önerisi üzerine "şimdi ben ölüme gidiyorum, siz yaşamaya, hangimizin durumu daha iyi bunu yalnızca tanrı bilir" der.

kant ise aynı soruya "hmm, mantıklı" der ve çekip gider.

yani olaylar her zaman o ada örneğindeki gibi gelişmiyor. yargıçlar oylama yapar, halk tepki koyar durumlar değişir. o zaman ne yapacaksın? ödev ahlakı boşlukta asılı kalır, durumlar ve şartlar her zaman sabit değildir ve çoğu zaman tamamen sonlanana kadar gridir.

sokrates ahlakı (felsefesi) dava ve inanç açısından daha kuvvetli iken, kant ahlakı (felsefesi) daha nesneldir. gerçi yukarıda "kant idealizmi fazla kaçırmış" diyen de çıkmış halbuki tam tersi... idealist olan sokrates'tır.

insanlar "kendini bilmenin" sonuna vardığında ya sokrates kadar idealist olacaktır, yada sokrates kadar idealist olacaktır. başka bir seçenek yok! insan inandığı kadar onurludur, nesnel olduğu kadar korkak.
özetle:

kant ahlakı yapay zekalara uygundur.

sokrates ahlakı ise insanın bütün becerilerinin ve aklının sınırlarından sonra yine de bir daimon (ruh-içgüdü) etkisinin varolduğunu inkar etmez.

o yüzden kant salt doğrulara ulaştığını iddia ederken sokrates ısrarla "işin içinde benim bile bilmediğim başka bir iş var" der.
sokrates ahlakını tercih ederim çünkü, kant'ın ahlakı mekanik bir ahlaktır. duygusuzdur. sokrates daha insanidir.
Ikisi de dahil tüm ahlaklar dışında Nietzsche'nin ahlak-sızlığını tercih ederim.
bir akebe ahlakı değildirler.