bugün

kadınlara taciz oranı artarken, kadına şiddetin önüne geçilemezken, çocuk gelinler hamile kalırken tek derdimiz başörtüsüymüş gibi yıllardır tartışılan sorudur.
kamuda "örtü" insanlığa aykırıdır.

"örtü"lü ödenek adıyla nereye gittiği, kime peşkeş çekildiği bilinmeyen paralarımız mesela...

veya sırtını sağlam yere dayayıp her türlü yolsuzluğu yapan kamu görevlilerinin üzerindeki "örtü"...

bazen, kıyak emeklilik "örtü"süyle , konuştuğu zaman anayasadan bile bihaber olduğu anlaşılan ama en ufak bir hizmet bile vermediği halkın parasıyla ömür boyu yedi sülalesinin geleceğini garanti altına alan vekillerin hali...

ya da devletin kendisine verdiği yetkiyi üzerine "örtü" yapıp, devlet eliyle geçmişten bugüne cinayet işleyenler...

bu örtülerin hepsidir ve daha fazlasıdır dine de laikliğe de insanlığa da aykırı olan.

olan kör gözlü vatandaşa olur hep. birbirini hiç tanımayan insanlar, hiç tanımadıkları insanların örtüsünü çekiştirmekten, başka örtülerin altındaki pisliklere bakmazlar bile.

ve kuş kanadı değse "örtümü çekiyorlar" diyenler de öyle tabii...

sonra kervan alır yürür, biz de ancak sırtımıza bindirilen o kadar yükle deve gibi eğri büğrü gideriz, çektikleri yere.

yeter artık! isteyen örtünsün, isteyen açılsın. herkesin hesap vereceği mercii aynı, başkasını eleştirmek kimsenin haddi değil.

bu ülkede "kadın" olana oluyor ne oluyorsa! birileri "ben özgürüm, istediğim yerde takarım türbanımı" diye bağırıyor; diğerleri "kadınlara özgürlük! başörtüler atılsın, kadınlar özgür kalsın" diye..

nedense iki tarafta da hep erkeklerin sesi daha çok çıkıyor.

oysa kararı ne olursa olsun; kendini kimsenin desteği olmadan savunabilen kadın özgürdür aslında.