bugün

en zor yapışacak kırıktır. bir camın kırılması gibi tuzla buz haline bile dönüşebilir. parçaları toplanamayacak kadar küçük ve dokunduğunuzda canınızı yakacak kadar keskin olabilir. kırılmaması için uğraş verirsiniz. çünkü bilirsiniz ki kırılınca eski haline gelmesi zor olacaktır. sevdiklerinizi uyarırsız "ne olur kalbimi kırma" diye. çünkü bilirsiniz ki sevdiğinizin kırdığı kalp en çok ses çıkaran, en ufak parçalara ayrılan ve en zor yapışan olacaktır.
(bkz: kalbin ölümü)
(bkz: camdan kalp)
can yakıcıdır.

güzel başlamıştı her şey, rüya gibiydi adeta. hayallerimi süsleyecek kadar güzel bi kadın vardı karşımda. etkilenmiştim, hemde çok etkilenmiştim. belki aşık bile olmuştum ilk görüşte.

gülüyorduk, eğleniyorduk.. ara sıra birbirimize uzun bakışlar atıyor sanki bi kıvılcım bekliyorduk ikimizde.. bilek güreşi yapmaya başladık, masada ki herkes kendi halinde biz kendi halimizde. kalbim güm güm atmaya başladı yüzü yüzüme yaklaştıkçta. "izin ver yeneyim seni" dedi, bende "bunun bitmesini istemiyorum, bitsin istiyorsan bırak ben yeneyim" dedim bırakmadı.. tekrar "izin ver" dedi.
"sana söyledim" dedim. alınlarımız birbinine değiyordu artık, bazen söylediğimiz şeyleri duymayıp kulağımıza fısıldıyorduk, "neden" dedi. kalbimin atışlarını dinlettim ona "başka açıklamaya gerek var mı" dedim, "yok" dedi. "isin ver yeneyim her şey farklı olacak, güzel olacak" dedi. bitmesini istemiyordum elini bırakmak istemiyordum "bırakmam" dedim kuluğına kendimi çekerken öpücük kondurdum yanağına, "izin ver yeneyim güzel olacak" diye fısıldadı kulağıma.. sonra çekilirken bi kere de o öptü, erimiştim sanki dünyada hiç bir şey umurumda değildi artık, midemde kelebekler uçuşmaya başlamış, puslu istanbul gecesi sanki güneşli bir ilkbahar gününe dönmüştü gözümde. arkadaşlar vardı yanımızda. yeni tanıştığım insanlar, o da farklı değildi.. "benimle gelir misin" dedim, terastan içeri geçtik, "ne oldu" diye sorduğunda "sadece sana sarılmak istiyorum" dedim.. sarıldım sımsıkı.. belki de hayatımda hiç olmadığı kadar spontane gelişmiş bir aşktı bu. planlı değildi hayatımda ilk defaa.. midemde ki kelebeklerin sayısı en az bir milyona ulaşmıştı sanki. kalp atışlarımın çokluğundan kalp krizi bile geçirebilirdim, çok mutluydum uzun zamandır mutlu hissetmediğim kadar mutluydum. o an ki duygularımla her şeyi yaşamaya değerdi, iyi ya da kötü.. sonu kötü oldu mu değdi mi bilmiyorum ama işe bile gidemedim bugün...

mekandan çıktıktan sonra, sarmaş dolaş istiklal'de yürümeye başladık.. istiklal o çok sevdiğim yer umurumda değildi, sadece o değil hiç bir şey umurumda değildi.. sadece onun yanında olmak, ona doya doya bakmak, ona sarılmak istiyordum. güzel de gidiyordu.. bu akşam benimle kal dedim, illa bi yere gitmemize gerek yok yanında olayım yeter, istersen burada sabahlayalım istersen gezelim, istediğini yapalım.. aklımın ucundan en ufak art niyet bile geçmiyordu.. olaylar olaylar olaylar.. onun arkadaşlarına gitmeye karar verdik. bugün işe de gelmeyecektim bir bahane bulup.. onu bulmuşken kolay bırakmak istememiştim sadece, güzel olsun istedim her şey. aşkımızın(?) ilk gününde çok güzel olsun her şey, mutlu olalım istemiştim.. minübüse bindik, eve gidiyorduk artık. nereye gittiğimiz her zaman ki gibi umurumda değildi. onun yanında olmak her şeye değerdi o an.. evin kapısından içeri girene kadar her şey güzeldi...

içeri girdik, başka arkadaşlar vardı onlarla tanıştık.. ben her şeyin güzel olacağını tahmin ederken, o sanki ben yokmuşum gibi davtanmaya başladı, yüzüme bile bakmıyordu, anlayamadım.. belki arkadaş ortamında yakınlaşmayı sevmiyordur diye düşündüm.. ama tek kelime laf etmedi bile bana.. kırılıyordum yavaş yavaş, gururum inciniyordu. ben onun için gitmiştim oraya ondan ve diğer arkadaşından başka kimseyi tanımıyordum.. en son benim uykum geldi yatacağım ben dediğinde ipler kopmuştu bende.. kırılmıştım, gururumdan eser yoktu.. azıcık kalanıyla da çektim gittim zaten..

gün daha aydınlanmamış saat 5 falandı. hiç bilmediğim bi yerde dışarıdaydım... üzüldüm çok, kırıldım, incindim.. uzun zamandır yaşamadığım mutluluk, bana hiç yaşamadığım bi üzüntü getirdi..

minübüsteyken sorduğu soru "ya seni üzersem" bende "şu an yaşadığım mutluluk için değer" demiştim. değdi mi bilmiyorum.. sadece çok kırgın olduğumu, gururumun incindiğini biliyorum.. değdi mi, değmedi sanki...
belkı de her an basa gelen sey. tam toplamısken onları , yenıden patlak vermesi. gibi.
bazen okadar acı vermesine ve kalan tüm izlerine rağmen tekrar birleşmesini istemektir kırılan parçaların ardından.
--spoiler--
' en acı ölüm şekli kalbin ölümüdür. '
--spoiler--

(bkz: oscar wilde)
kırık bir kalbi en güzel anlatan şiirden;

yüreğinde aşk olmadan geçen hergün kayıpmış,
aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım...
acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
neden hiç ağlamadığını anladım..
ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
gözyaşımı kahkaya çevirdiğinde anladım..
bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş,
çok acıttığında anladım..
fakat,hakedermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terkettiğinde anladım..
yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
yüreğini elime koyduğunda anladım..

can yücel
bardak kirilmasina mi benzer biri soylesin bana.
soyut acı.
bünyeyi siken bir acı türü. verdiği can sıkıntısı hayattan soğutur yeminle.
(bkz: hayattan bugüne kadar öğrenilen en önemli şey)
http://dursunalierzincanl...lp-yakilirsa__xvxofp0oqma

Link her şeyi açıklıyor. Çok derinden etkilendim.
soyut sebeplerin fiziksel acıya yol açması.
içinizde bir yerlerin gerçekten acıdığını hissedersiniz, o kırılma anından sonra biraz daha değişmişsinizdir artık.
yara bandi kalpte ise yaramadigi icin gecmez gecmez.
insana en sevdiğinin en güvendiğinin yaşattığı durumdur.
Oluyor öyle. Elin kolun da kırılıyor yanında.
Tamiri pek mümkün olmayandır. Hepte sevdiklerinden gelir.
Yıllar vardır kalbim kırılmadı o kadar taşlaştı ki veya umursamaz oldum ki oraya varana kadar çoktan bitiyor her şey. Kötü bir histir. Eskilerden anımsadığım kadarıyla kendinizi bir gidabın orta yerinde dikilirken bulursunuz ama içe batmaz yukarı da çıkmazsınız işte o andır kimse erişemez size.
necip fazıl'ın çok güzel özetlediği bir eylem:
kızgınlık gürültülü, kırgınlık sessiz..
kalbinizi kıran sevdiğiniz biriyse dostoyevski'nin şu sözü yaşanacaktır ; Ne garip değil mi? Sevdiğimiz insanın her yalanında bir doğru, sevmediğimiz insanın her doğrusunda bir yalan ararız.

benim kalbim kırılınca, uykum geliyor, ateşim çıkıyor, halsizleşiyorum.
hatrick yapıyorum resmen.
kırdığı yerden kırılacağını umursamayan insanların büyük marifetle karşısındakine yaşattığı vaziyet.

kalbi kırılana inşirah bahşedilmiş de, kalp kıranın vay haline.
Bir çift sözle yapılan kötülüktür.
Ne zaman tuzbuz olmuş bir bardağı yapıştırıp su içebilirsen kırdığın kalbi de tamir edebilirsin.
(bkz: kalbim kırıldı)
güncel Önemli Başlıklar