bugün

Açık kalp ameliyatında narkozu biten adamın çektiği acıdır.
edit:: aşk acısı anlamı vardır fakat onu bilmeyeniniz var mı? Nasıl bir şey olduğunu?
eğer ameliyat ve kalp krizi söz konusu değilse duygusal travmaların yarattığı ve mide yanması ile desteklenen; halsizlik, üşengeçlik, bezginlik gibi ek eklentileri de olan dayanılmaz acı.
ertesi gun korkunc bir basagrisi ile devam edecek olan acidir... *
(bkz: ask acisi)
gecenin yarısı telefon çalar, ahizeden gelen sesle yüreğinizin acısını hissedersiniz, ne kadar dik durmaya çalışsanız da gözlerinizden yaşlar iner, kolunuz uyuşur, kalbiniz yanar, ağrır, acır. elin ayağın titrer, ciğerlerin titrer, kalbin titrer.

tek bir sese bakar o acı. sadece tek bir sese.
tıbben imkansız olduğu söylenen, şahsen inanmadığımdır. neymiş acımazmış o, sıkışırmış sadece.*
umay umay bir şarkıyla öylesine güzel anlatmıştır ki bu hissi. şöyle der şarkıda; bir gün yolda yürüyordum, bir şarkı duydum, kalbim acıdı ... bu kadar.
kağıt kesiğini hissettiğiniz zamandaki acı gibidir ancak, kalp acısı kolay iyileşmez.
canının acıdığını tek bir noktada değil tüm bedeninde, tüm yaşamında hissedersin...
ayak parmak uçlarından tutup en tependeki kıla kadar hissedilebilen acıdır. tanrı bizi korusun sözlük.
gönül yarası
kalp sızısıdır , yakar kavurur çöl sıcakları misali insanı .
Kalbinin çığlık çığlığa ruhunun derinliklerine saklanarak ağlamasıdır... Tüm gücünü tüketir ve hayatindaki her şey rengini kaybeder...
ince ince yayılır bütün bedeninize. nefessiz bırakır, ha bir de çaresiz.
öldürmeyen, süründürendir.

1 hafta boyunca yemek yememek, en son o dokunmuştu bana diye 1 hafta duş almamak..
geceleri ağlayarak uyanıp, ev arkadaşına 'nefes alamıyorum, hastaneye götürün' diyemeden pat olduğun yere serilmek..

ellerinin arasına başını alıp, aynaya bakarak hüngür hüngür ağlayıp aynayı kırmak...

saçma sapan isteklerde bulunmak, hastalık boyutuna gelmek. mesela '40 kere bana dön diye istersem belki döner ha?' gibi.. kafayı sıyırmakla eşdeğerdir.

en fazla1 hafta sürer, sonra ağrının geçtiğini hissedersin..
birkaç ay kimseyle beraber olamazsın.. birkaç ay daha. bir kaç derken..
1sene geçer.. 1.5 sene!

artık güvenemiyorsundur kimseye. he bir de korkarsın, ya kalbim acırsa diye.

ilk uçakla memlekete gider annene sarılıp ağlarsın. annen de seninle beraber ağlar, kurban olduğumun hatunu. ve sonra anne derki; 'ben beşiğini ağlaman için sallamadım! üzme kendini bebeğim'..

bir an da kafana dank eder.. gözyaşlarını silersin.. anneyle çıkarsın mersin'in sahiline beraber yakamozu izlersiniz..

sonra sarılarak eve dönüş, ve film biter..

kızımızın hala söylediği ya yine kalbim acırsa? çok korkuyorum... *

edit: bir kaç damla göz yaşı düşmüş entrye. ıslanmış, küflenmese bari.
bana 'kızıl saçlarını deli gönlüme bağlamışın çözlülmüyor ucaolimbera' diye ağıtlar yaktıran, geceleri uyutmayıp günden güne hırçınlaştıran, kan kusturan, yaşama ve karşılıksız sevgilere lanet ettiren acıdır kendileri... çok severken terkedilmek, işte budur beni yıkan.
geçen günlere yazık, yazık etmişsin gönül sen...
öyleyse hiç sevmemiş, sevilmemişsin gönül sen...
" acımayan " kalp, ya bir ölüye aittir ya da bir deliye.
burdayım der, yaşadığını hissettirir.
insani zamanla canavara dönüştüren acidir.
zamanla kalpsizleştirir.
bazı insanlar için çarpıntı sırasında oluşan sancıdan ibarettir. yok artık öyle "böhühühü ben çok özlüyorum onuuuğğ" diye zırlamak.
bir şeye çok bağlanırsınız seversiniz ve o şey sizi terk eder... bu şey bazen bir insan olur bazense manevi değeri çok yüksek olan bir obje olur, her ne olursa olsun değer verdiğiniz şeyi kaybettiğiniz zaman duygularınız o kadar yoğunlaşır ki ruhsal olan acı fiziksel olan kalp acısına dönüşür ve sizi mahveder...
kimin bildiği belli olmayan, asansörde dıştan mıncıklama yüzünden meydana gelen acıdır.
Azerbaycan'da sık görülür. *
dünyada ki en büyük acıdır. gözle görülmese de içerde fırtınalar koparır.