bugün

çocukluğumuzdaki efsane repliklerden biri...
az kişiyle oynanırdı o zamanlar futbol. aşağı mahallenin çocukları maç yapmazlardı bizimle, bunun üstüne bir de bizim mahallenin çocuklarının yaptıkları gıcıklıklar eklenince kaçınılmaz olurdu artık... varsa genişçe bir alanda(ki ben çok az rastladım), yoksa da tenha bir ara yolda iki tane taş koyulurdu orta yere. hatta bazen de iki taş üstüste koyulur *taşüstü* tartışmasından biraz da olsa kaçabilmek adına. takımların kurulması zor olmaz, az kişi vardır ve hemen başlanır maça... kaleye geçen kişi kesinlikle istekli değildir bizde.. herkes yırtıcı forvettir niyeyse(gerçi hala öyle). işte bu tür maçlarda söylenir bu replik; oyundan kopmamak adına, azlık bahanesiyle... kaleye gelen top alınır ele, bir süre bakılır birine atmak ister gibi, sonra da önünde şebek misali bekleyen rakip oyuncunun yanından yere doğru atılıverir top. ayağında krampon varmışcasına coşmuş giderken de bağırılır sanki şartmış gibi;
--- kaleci oyuncuyum haa!

gerçekten o zaman da anlamazdım, şimdi de anlamıyorum... kaleci-oyuncu olmak güzel olduğundan mı, yoksa kalecilerin de oyuna dahil olduğunu bilmememizden mi türedi bu replik? bana ikincisi gibi geliyor; öyle bir anlayış oluşmuş ki, 20 forvete karşılık bir kaleci yetişiyor ülkeden. o da olduğu kadar işte... bu kadar yasakçı zihniyet olur mu be? *

yıllar sonra ciddi şekilde maç izlemeye başlayınca hayallerim yıkıldı benim mesela. kaleciler diğer kaleye kadar gidiyolardı ama kimse de bişey demiyodu.. haksızlık bu ama!
(bkz: mahalle maçı replikleri)
(bkz: top benim oynatmıyorum)
on parmağımda on marifet cümlesinin mahale maçlarındaki söyleniş biçimi.
çocukluğumuzun vazgeçilmez kavga sebeplerinden biriyidi. ve bu kaleci oyuncu genlede topun sahibi olurdu. bir de kale direkleri olarak koyduğumuz taşların üstünden geçen toplara direkten döndü derdik. *
(bkz: olmayan direkten dönmek)
(bkz: daniel pancu)
dün eve doğru giderken sokakta maç yapan bir grup çocuğun arasından duyduğum, ne anlama geldiğini bir iki saniye düşündükten sonra hatırlayıp yarıldığım cümle. lafa bakar mısın. hakkaten türk aklı. müthiş birşey. çok iyi bir oyuncusun,şutların pasların süper. ama kalede duracak düzgün bi adam yok. o görev de senin oluyor.

bizim zamanımızda vardı bu laflar. ancak duyunca çok şaşırdım, hala devam ediyormuş arkadaş. görünen o ki bu sokak futbol kültürü hiç asimile olmayacak.
mahalle maçı paradoksudur.sık sık yaşanır.
sadece oynayip ayni zaman da kaleci olamayanlari pek kabul gormez.
güncel Önemli Başlıklar