bugün

bir sözlük yazarı olmayı çok önemsemek, olmuşken en iyisi olsun demek, meyve veren ağacı taşlamak, ulaşamayacağı ciğere mundar demek...
uludag sözlüğün büyüklüğünü görememek
gereksiz hadiseler bütünüdür,o enerjiyi bulunduğun yeri varetmek ve emsaline saygı duymak amaçlı kullanmak çok daha faydalıdır
ekşi sözlükteki popüler nickleri çalıp uludağda kullanmak şeklinde ortaya çıkan hadise.
eksi sozluk ne kadar guzel, bak keske biz de onun gibi olabilsek dusuncesini saplanti haline getirmek; bunun sonucunda eksiyi copy paste etmeye baslamaktir. biraz dengesizlik, bir kac kadeh salaklik, iki doz da mantiksizlikla tam kivama gelir; ekmekle iyi gider, azcik da tuz ektin mi ustune..*
(bkz: #1576233)
develere tellal oldum ekşiye yazar olamadım (bkz: ah be sözlük)
ekşi de bizim hakkımızda 8 sayfa, bizde onlar hakkında 62 sayfa dolusu entry olunca gerçekten varoldugunu gördüğüm eylem.
epl'yi devamli tartismak gibidir.
sözlük yazarı olma istemenin genelde en önemli nedeni "tanınmak" "bilinmek" sanki bir sözlük yazarı değil de köşe yazarı gibi çapının dışına çıkmak olması nedeniyle, insanımızın eninde sonunda girdiği durum.

ekşi sözlük içinde olanlarda da var bu, harbiden kafayı yemişler ekşi sözlük yazarı oldukları için sınıf atladıklarını sananları var, cv'sine yazan varmış bir geyik dalga tabi bu ama inanın bu hızla giderse böylesi insanları da doğurur bu hadise. nitekim bakın artık entrylerimize, tanım değil de sanki hemen hepsi eleştiriymiş gibi. hepimiz köşe yazarı olduk a.q...

doğal olarak tanınmak-beğenilmek isteyince insan, bunu türkiye'de en çok sağlamış olan sözlük "ekşi sözlük"tür. kimi yazarlarını ünlü etmiştir, ünlü olan kimi ünlüleri tekrardan ünlü etmiştir, ünlü olmayan ama ünlü potansiyeli olan insanların potansiyelini dinamiğe çevirmiş ünlü etmiştir. farklı disiplinlerde tabiki orası ve burası, işin acı yanı burası klon olunca, buranın adamlarının da kafayı orayla bozması normal.