bugün

anlam veremediğimdir. bir erkeğin kötü olmasını anlayabiliyorum; ama bir kadının bir kadına karşı kötü olmasını anlayamıyorum. neredeyse bütün arkadaşlarımı bu yersiz tavırlar yüzünden kaybettim ben. yüreğimi, ekmeğimi, paramı, umudumu bir an bile düşünmeksizin paylaştığım ne çok insan sırtını dönüp gitti.
farkında olmadan, istemeden kavgalara sebep olmak onur kırıcı. kendi ısrarlarıyla götürüp tanıştırdığı sevgililerine bir merhaba demekten kıskançlık kavgaları çıkaran sözümona dost kadınlar... çok yordunuz beni.
kocalarının, sevgililerinin yanında her an bir zina bir rezillik bir ayıp yaşanacakmış gibi tetikte bekleyen, aşağılarcasına davranarak üstünlük kurmaya çalışan, o bir hanımefendi sen bir hafifmeşrepmişsin gibi fuzuli tavırlar takınmakta üstüne olmayan hayatı boş kadınlar beni yordunuz.
sırtını bir erkeğe dayayıp ömrünü onunla doldurmak için çırpınanlar, bir erkeği her zaman bir arkadaşa tercih edenler, erkekleri ne yaparsa yapsın baştacı etmekten geri kalmayıp, kadınları masumken bile yerden yere vuranlar...
derdi gücü bir erkeğin koluna kene gibi yapışıp öyle yaşamak olan kadınlar beni yordunuz.
sadece yanındaki erkekle değerlendirilmek isteyenler, "vaov ne yakışıklı sevgilin var, ne karizma, ne kibar, ne zengin" sözleriyle orgazm olanlar; kendi kişiliğini tamamlayamadan dünyanın merkezine erkek denen canlıyı koyanlar, ortama bir erkek girdi mi saçından tırnağına yapaylaşan ve alçalan kadınlar yordunuz yemin ederim.
hiçbir şeyim yokken bile bulup buluşturup günlerce misafir ettiklerim, kötü günlerinde koşar adım gittiklerim, ne olursa olsun sevip değer verdiklerim; bir erkeğin koluna girdi mi etraftaki tüm dişileri uzaklaştırmak için paralananlar, ortadan kaybolanlar çok yordunuz çok.
işi düştü mü yerin dibinde olsam bulmakta sıkıntı çekmeyen, canı istemedi mi burnunun dibinde olsam fark etmeyen kadınlar... erkeği ilah kadını köle zannedenler, hayat denen şeyden bihaber sadece oyunlarla gün dolduranlar be ni yor du nuz.
sokakta yürürken bile tepeden tırnağa süzüp "hıh, şuna bak." bakışı atmaktan geri kalmayanlar, böyle yaparak güzellik kraliçesi ilan edileceğini sananlar, işi gücü giyim, işi gücü gezmek, işi gücü erkek olan sığ kadınlar of çok yordunuz çok.
bu yüzden yalnızlığımı seviyorum artık, bu yüzden halinizi hatrınızı sormaktan vazgeçtim, bu yüzden merak etmiyorum başınıza ne geldiğini ya da gelmediğini. bu yüzden bir zamanlar kendimden çok size değer verdiğim için pişmanlıklar içindeyim. bu yüzden anlamaya çalışmayı bıraktım, bu yüzden yolda görsem selam bile vermem işte.
varlığınızla yokluğunuz hep birmiş de ben çok geç anlamışım.
böyle yorulduğumla kalmışım.
iş yerinde sürekli şahit olduğum durum. sürekli bir çekememe bir dedikodu fısır fısır birilerinin sevgilisinden saçından götünden ayakkabısından konuşma vs. lan arkadaş çalışın evinize gidin işte ne kasıyorsunuz. erkek olduğuma şükrediyorum valla, kafam rahat işimi yapıp evime gidiyorum, ara sıra birilerinin kalçası hakkında beyanda bulunuyorum belki ama kötü niyetimden değil.
çekememezliktir, kıskançlıktır. kadınlar sırf bu yüzden aslında hiç yapmak istemedikleri şeyleri bile hırsla yaparlar.
insanlığın arasındaki rekabetin lokalleşmiş hali. kısacası yine yaftalamalar, yine düşmanlıklar, yine kıskançlıklar. özgüm olmayı başaramayan bırak kızı, her insan birbirine düşman, saldırgan.
(bkz: makyaj wars)
Dünyanın en alçakça düşmanlığıdır. Kadın en çok zararı yine kadınlardan görür.
felaket boyutlarda yaşanan bir gerçektir.

dün gece balkonda oturuyoruz. karşı apartmanın önünden çığlıklar yükseldi. bir kadın diğer bir kadının saçına yapışmış, kocamı bırak, orospu... diye bağırıyordu. kadının öyle gözü dönmüştü ki dakikalarca rakibesini dövdü. sonra araya komşular girdi de olay duruldu. kadın giderken diğer komşu kadınlar" kimse kimseyi boşa aldatmaz" diyerek ona laf attılar. o da " inşallah başınıza gelir" diye söylene söylene yürüdü gitti.

hayır karşınızda belli ki cinnet geçiren, özgüveni yerle bir, ruh sağlığı yerinde olmayan bir kadın var neden hala üzmeye çalışıyorsunuz?

ayrıca zaten orda dayak yemesi gereken biri varsa- kaldı ki buna bile değmez- erkek iken neyin kavgasını veriyorsunuz?

dün anladım ki kadın eril zihniyetin en büyük bekçisi. özgürlüğünü istiyorsa değişmeye, dönüşmeye kendisinden başlamalı.
Spoiler..

ayrıca zaten orda dayak yemesi gereken biri varsa- kaldı ki buna bile değmez- erkekken neyin kavgasını veriyorsunuz?

Spoiler..

Hem kadın hem erkek dayak yemelidir.
en beteridir.

aşağılaması, dedikodusu, arkadan kuyu kazması... bir erkeğin, diğer erkeğe verebileceği en büyük zararı düşün. bu durumu, 10 ile çarp. işte kadının diğer kadına verebileceği zarar.

kendisi de kadın olmasına rağmen, düşmanlık dürtüleri ile harekete geçen dişi, karşısındaki kadının ne namusunu bırakır, ne geçmişini ne geleceğini.

sırf kıskançlıktan, evlenmek üzere olan bir çiftin arasını bozmaya niyetlenmiş bir kadının, evlenecek olan adama, " sen kız çocuk sahibi olmak istiyorsun, ama o sana bunu veremez. o kısır, çocuk doğuramaz. hem doğuştan da değil, bebek aldıra aldıra kısır kaldı" dediğine şahit oldu bu kulaklar.

yukarıdaki cümlede tek söylediği doğru, "en kız çocuk sahibi olmak istiyorsun" idi.
Binlerce yıldır erkeklerin Böl ve yönet takdiğiyle yarattığı Düşmanlıktır.

Özellikle Türk kadını görece özgürleşeli 100 yıl bile olmadı. Bunun öncesi çok eşlilik ve harem kültürü.
Harem kadınlar arası rekabetin doruğa ulaştığı bir arena. Amaç Kocanın gözdesi olup daha iyi yaşam kosullarından pay almak. Etin en iyi yerini yemekten, en güzel kumaştan elbiseye sahip olmaya, evlatlarını en çok kayırtmaya dayalı bir rekabet.
Çaresizlikten Öğrenilmiş bir düşmanlık bu ve devam etmesinin nedeni de güçsüzlük ve cehalet.
kadinin en buyuk dusmani kadindir, erkekten ne olcak kadin dedigin erkegi parmaginda oynatir.
Isin kotu yani bitince ikisi beraber erkege saldirir.
Çoğunlukla kıskançlıktandır.