bugün

Ülkemizde ilk televizyon yayını yapıldığı yıllar, akşamları günde sadece 3 saat... O zamanların yayıncıları, yapımcıları,spikerleri yaptıkları 3 saatlik yayının şimdi nasıl yapıldığını kestiremiyorlardı bile.
Bir yanda Türkiye'nin ilk kadın spikeri Jülide GÜLiZAR bir yanda kadınları savunduğunu söyleyerekten onlar üzerinden gelir elde eden bir takım kimseler.
O zaman ki TRT Genel Müdürü de bilemezdi şimdilerde medyanın bu kadar kazançlı bir sektör olacağını, reklamla geçineceğini dev bir endüstriye dönüşeceğini...

işte yine bu endüstrinin sömürülen bir parçası kadınlar, ajans ajans dolaşarak kendilerini sabah programlarına çıkartmaya çalışan kadınlar şöhreti yakalamak için, belki de suç onlarda değil de bu işi endüstriye döken yapımcılarda, o yapımcılara göre de suç bizde.

Çünkü halk böyle istiyor.

Hemen her yapımcının arkasına sığındığı ve gerçektende işe yarayan onu koruyan sihirli cümle: "halk böyle istiyor"

Halk kadınların televizyonlarda sömürülmesini, vücudunu teşhir etmesini mi istiyor; ya da insanların özel hayatları hakkında atıp tutmalarını?

Bence cepleriniz öyle istiyor.

Cepleriniz para istiyor!

Kadınları rahat bıraksanız da sabahları ajans ajans gezmekten vazgeçseler onları artık kandırmasanız böylece sizlere harcadığı emeği daha faydalı işler için harcayabilirler nitekim yapımcıların gözlerine girebilmek için yaptıkları yemekleri okullara, bakımevlerine götürseler. Unutmadan ekleyelim bu sayede kendi aralarında "canlı yayında en önde ben oturucam" tartışmasına girmemiş olurlar
(bkz: kadınları sabah programlarında kullanan kadınlar)