bugün

yüzyıllar boyunca süregelen bir şey bu. annelerimiz bu duruma en güzel örnek aslında. bir yemek yapar beğenmezsek en kötü evlat biz oluruz. yapıcı şekilde eleştirsek de fayda etmez.

bir kadını eleştirmek onu öldürmek gibi aslında. ama erkekler öyle mi? en fazla pazar günleri eleştiriye kapalı oluyoruz o zaman da maç izliyoruzdur. tek istediğimiz önümüzden çekilmeleri!

zor azizim zor.
-annee ya bu yemeğe ne koydun sen ?
-hep yaptığım gibi yaptım.
-bu sefer daha kötü geliyo ama.
-bakıyım bi, ımm kötü değil bence bi fark yok.
-anne yapma ya.
-bilmem bana gelmedi.

böyle uzar gider..

olası bir sevgili muhabbeti :

+hayatım sen bugün naptın saçına ?
-nolmuş ?
+yok bişey olmamış da eskiden daha iyiydi sanki.
-bence böyle daha güzel. ben kendime yakıştırıyorum yani.
Eleştiriyi asla almazlar ki bir işe yaramaz eleştiri sanki düşmanmışsınız gibi cephe alıp bir bahanaler olmadı size suclamalar yöneltilir hiç sekmiyor genellikle böyle oluyor.
Yine bir genelleme, yine bir yanılgı dedirten tespit.
Belki eleştirmek ile, kabalaşmak arasındaki ince çizgiyi geçiyorsunuzdur kimbilir?
Kırıcı olmadan, tadında eleştiri yapmayı öğrenememişsinizdir belki.
Hem kadını hem erkeği eleştirmek, kişiliğine, kimliğine saldırı değildir.
belki henüz bunu öğrenmemişsinizdir.
olabilir! Bi düşünün!