bugün

bunun sebebi erkeklerin her zaman kadından daha derin sevmesidir. aslında tam aksi gibi görünsede yani hep daha ince düşünen, daha çok fedakar olan taraf kadın gibi gözüksede ki çoğunlukla öyledir. erkekler daha yüzeysel kalırlar ilişkilerde en azından öyle görünürler. duygularını bir kadın kadar iyi ve abartılı ifade edemez erkeler, oysaki biten bir ilişki sonunda her iki tarafta çok yaralansada kadınlar tutunacak bir dal bulduklarında çok daha kolay unuturlar.
tezin örneklerle desteklenmsi gerek. sadece çevrede yaşanan aşk haberlerinden yola çıkarsak bile, kadınların ya da kızların içinde gerçek aşklarının sızı halinde devam etmekte olduğunun duyunlarını alabilirsiniz.
dışarıdan bakılınca öyle görünse de bir kadın için sevdiğinden ayrılmak cehenneme gidip, ateşlerde yürümekle eş değerdir.bir başka kolda teselli ararlar ama o insanı tıpkı bir günah keçisi gibi kullanırlar. acı çekmelerinin sebebi olan kişi başkası olmasına rağmen tüm kaprislerini o kişiye yaparlar.
dogru bir tespittir. kadin "istenien" erkekse "isteyen" dir. kadina derhal yeni talepler gelmeye baslar. bu taleplerinden elbette birisi, kadinin hosuna gidecektir.kendi kafasinda "onu da sevmistim, ama seni de seviyorum" seklinde bir durum olusacaktir.

ayni sey erkek icin gecerli degildir. erkek kadindan ayrildiktan sonra, bir süre inziyava cekilip, "istemekten" korkacaktir. cani yanacaktir. hele isin icinde parayla ilntili seyler falan döndüyse, hele cocuk falan varsa(hicbir yargic ayni durumdaki ebeveynlerden cocuk velayetini babaya vermez-bu da aslinda gariptir de, neyse-), erkegin ondaki sonraki hayati kolaylikla bir "serseri mayin" havalarina, dönüsebilir.
(bkz: çikilata yemeliyim)
güzelim daha nicelerini üzerim diye düşündüklerinden olsa gerek.
(bkz: sen daha iyilerine layiksin)
şöyle bir durum vardır efendiler. *
eğer ki bir hatun kişi ilişkisini bitirmişse, mutlaka onu yol ayrımında bekleyen başka birileri vardır. çevrenizde görmüşsünüzdür muhakkak. kız ayrıldıktan sonra hemen tebelleş olurlar hatuna.(eski sevgilileri, daha önce teklif etmiş olanlar *, hoşlananlar, abazalar vs.) yani kafasını dağıtmak için çok alternatifi vardır. birisiyle mesajlaşır, birisiyle buluşur, illa ki bir ilişki yaşanmasına gerek yok. zaten karşısındaki erkek onu mutlu edebilmek, eğlendirmek için türlü çabalara başvuracak, türlü şebeklikler yapacaktır. mutlaka ki anlık da olsa ayrılığın etkisinden kurtulma söz konusudur. klasik erkek taktikleriyle etkilemeye çalışacaklardır hatunu. akıl vermeler, ideal ilişki nasıl olmalı vaazları, kendinden örnek vermeler *... kız da sonuçta insan *. atıverir ayrılık acısını üstünden.. *
belki içi yanacaktır, kimsede bulamayacaktır eski tadı ama unutacaktır acısını hayatın getirdikleriyle beraber..

sonuçta erkek, kadın, ilişki, aşk, sevgi bunların hepsi göreceli kavramlar. yani kavramlar pek göreceli değil de, hikayelerdeki bu kavramlara karşılık gelen karakterler göreceli. kızın ve erkeğin ilişkiye nasıl baktığı, nasıl bir ilişki olduğu önemli faktörler. bir iki aylık ilişkinin sonrasında: "hemen de nasıl buldu birisini adi adam" gibi bir tepki çok normaldir. kaldı ki bu ilişki değil olsa olsa takılma gibi bir şeydir. ama 3 yılın sonrasında hayatımın kadını dediğiniz hatun kişi bile daha sizden ayrılmadan başka birisinden etkileniyorsa... *
off offf canım çok sıkkın sözlük... ulan ben de onu akıllı uslı bi kız sanırdım. bu ne lan...

tüm aşk acısı çekenlere gelsin.

(bkz: adsız özlem)
gerçekten aşık olmayıp aşık olduğunu sanan kadınlara has bir durumdur ve bunun en iyi ispatı da bol bol aşk edebiyatı yapmalarıdır.
külliyen yalan.
daha en başından beridir aşık değildir. bir insanın aşkın getirdiği o tuhaf acıyı hemen atabilmesi mümkün değildir. kadınların oldukça güzel aşık rolü yapabilmelerinden dolayı aldanmış birisi böyle düşünebilir tabi.
kadınlar aşık olamazmış gibi gelir bana herzaman aşıkmış gibi olur ama aslnda hissettiği farklı bişeydir bu yüzden erkekler daha ağır çeker bu accıyı ...
kuaförlerinin ne kadar yetenekli olduğuyla doğru orantılıdır zira ayrılan her kadın soluğu önce kuaförde alır. değişim ne kadar başarılı ise geçmiş o kadar geçmişte kalır çünkü... ister siz ayrılın ister kendisi, otuz senelik hayatımda henüz istisnasına rastlamadığım bir durum. kabul etmeli kanımca, kadınlar erkeklere göre daha rasyonel düşünüyor ve eskiyi hatırlatan her şeyi ortadan kaldırmak için anında çalışmaya başlıyorlar. olması gerekeni yapıyorlar, tıpkı ölen birinin ardından hayat devam ediyor diyebilmek gibi... unuttukları veya unutabildikleri ise yalandır, bir kadın mümkün değil unutmaz çünkü olur da ilişki yolunda gider ve evlenirseniz, kırk sene önce yaptığınız bir hatayı başınıza kakabilmesi gerekir.
bukowski'ye göre kalpleri yerine salgı bezleri tarafından yönetilmelerindendir.
(bkz: evlenmek) * *
alışkanlık olmuştur, o kadar çok üzülmüşlerdir ki hissizleşmişlerdir artık.
oysa kalbinde hep yaradır bir kadının, zaman geçsin, aklına gelse içi sızlar.
kadınların erkeklerden uzun yaşamanın sırrına vakıf olmalarından mütevellit edindikleri yaklaşım, davranış biçimi. sigortalı ile sigortasız çalışanın farkından farksızdır.
ben afrikalı bir su kurbağasıyım o zaman.***
acıyı kolay atlattıkları doğru değildir, yaralar çabuk kapanmıyor maalesef. sadece kadınlar belli etmezler acılarını, yüzüne değil de gözlerinin içine dikkatlice bakarsanız anlayabilirsiniz ancak.bir de acıya alışıyor insan zaman geçtikçe, hissizleşiyor.

aziz nesin'in olduğu rivayet edilen bir yazı belki de bu konuyu açıklayıcı nitelikte olacaktır diye düşünüyorum:

"Sanmayinki gidene aglar kadin!
Gidenin giderken koparttigi yerdir onu aglatan.
Orada biraktigi yaradir...
O yaranin asla kapanmayacagini,
kapansa bile izinin kalacagini bilir kadin!
O yüzden aglar ....
Ama bilirmisiniz?aglamak kadinlari olgunlastirir.
Her damla daha çok kadin yapar kadinlari.
Her damla bir derstir çünkü.

Bazen kadinlar agladiginda çogu insan,
aglama niye agliyorsun ki,degmez onun için derler.
Bilmediklerindendir böyle demeleri.
Çünkü yürekleri aciyan kadinlar aglayamazssa,ölürler.
Içindeki zehirdir onlari öldüren!
Aglayarak o zehirden kurtulur kadinlar,
o irirni temizlerler yaralarindaki!
Çünkü bilirler temizlenmezse iltihaba dönüsür yaralari...

Dönüsmemesi lazimdir oysa,o yüzdende bolca aglarlar.
Zaman geçer sonra kadilar kendilerine sarilmayi ögrenirler.
Umarim ögrenirler,yoksa ruhlar sapkin yollara çarpar kendilerini.
Sapan ruhlarin dogru yolu bulmasida yeni acilar demektir.
Bunu bilir kadinlar;o yüzden eninde sonunda
ögrenirler kendilerine sarilmayi....

Çok aglayan kadinlar,bir çok seyden
vazgeçen kadinlardir aslinda..
Her damla olgunlastirir kadinlari evet ama
olgunlastikça o safça inandiklari ask gerçegi
onlarin gözünde küçülür.
Küçüldükçe degerini yitirir ve isteo zaman
kendilerine sarilip,yeni bir kadin yaratirlar kendilerinden.
Güçlü,yenilmez,magrur ve aska inanmayan...."
(bkz: depresyon)
kadınların aşk acısını bağıra çağıra yaşamamasından çıkarılan yanlış bir sonuçtur.

Ayrıldığımda odama kapanıp ağlayarak yediğim dondurmaları bi ben bilirim lan. vücuduma mutluluk hormonu salgılatıcam diye 5 kiloya yakın dondurma tüketiyordum her gün.
kişiden kişiye göre değişir gerçekten aşıksa kolay atlatamaz ama koy ver gitsin diyen tiplerde vardır elbette.
en basitinden.

kadın damızlık koca arar bulunca evlenir.

erkek kadınla tanışır ve daha sonra tüm hayatı paylaşabilceğine karar verir.

kısaca erkeklerde evlenme isteği doğru insanı bulduğu inancıyla başlar,
oysa kadınların kriterleri baştan bellidir ve onlar her daim evlenmek ister..
--spoiler--
kadinlar susarak gider!
çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der. erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.
--spoiler--

cemal süreya
bunun sebebi bayanların daha güçlü olmalarıdır.
buna sebep olarak saçımızın uzunluğu, ilgilenilecek tırnaklarımızn olması, sırada bekleyen tipler sayılabilir.
güncel Önemli Başlıklar