bugün

http://m.sondakika.com/ha...rdogan-doneminde-7042889/

Yaran adalet bakanı bekir bozdağ açıklaması.
evet , en az erkekler kadar, hatta erkeklerden de çok, erkek cinayetine kurban gidiyorlar artık.
kadınlar erkelerden aşağıda olsun, ama kendi aralarında eşit olsun demek istemiş.
geçende bir akp fanatiği bayanla konuşuyordum. dedi ayetlerde dört kadınla evlilik gerçeği var, isteğe bağlı yalnızca.
peki dedim, elini vicdanına koy söyle, kızını bir adama ikinci, ya da üçüncü eş olarak verir misin, düşündü yok vermem dedi. iyi de dedim o söylediğin ayete karşısın demek. yok kem küm dedi.

bu dönemde kadınlara eşitlik sağlandı mı sağlanmadı mı bilmem, ama gördüğüm kesin bir şey varsa, o da bu dönemde kadınların kafasının hayli karıştığıdır.
görsel
Asılsız önerme.

(bkz: eşitliğe hayır kardeşliğe evet)
http://www.sozcu.com.tr/m...07&system=rahmi-turan
'tarafını seç, başına o örtüyü tak taliplerin de ona göre gelir.'...../.......'adamdaki bakışları görmüyor musun, böyle lider gelmedi gelmeyecek de, nasıl da güçlü görünüyor Allah başımızdan eksik etmesin'

'sen şort giyen hangi kadından hayır beklersin ki, hepsi belli işte o... olmasa ne diye antin kuntin diyinsin'....../.......'o dünya lideri, bütün dünyayı dize getirdi'

'bayan dediğin fıtratına uygun davranmalı kardeşim, senin öncelikli görevin evin olmalı, kadına en büyük sevap zaten kocasına itaat etmesi'....../.......'keşke bu çapulculara bu kadar merhametli olmasa, ben olsam hepsini çoktan öldürmüştüm vatan hainleri ateistler'

'ben köyden kız alacam kardeşim okumamış olsun ortam gören kızlara baksana hepsinin belli niyeti okuyup nolcak sanki ben okuyorum işte yeter ikimizi de'....../.......'inşallah artık sırtımız yere gelmez, ülke en parlak dönemlerini yaşıyor, yaşayacak. öl dese ölürüm lan, valla bak ciddiye almıyorsun ama savaş çıksın gider işidde de savaşırım hiç korkmam'

kasıt yok başlığı okuyunca istemsiz aklıma gelen ilk dört örnek. cidden zihnimi yokluyorum iktidarcı olup bana kadınlara bakış açısıyla güven veren biriyle karşılaşmadım. işin kötüsü erkekler değil, kadınlar da böyle. her şeyi bırak, kadın erkek de bir kenarda dursun, bu dönemde ötekileştirme alıp başını gitti. iki örtülü kadın siyasi görüşünden düşman oldu, taraflar ikiden üçe, beşe çıktı. hoşgörü azaldı, tahammüller tükendi.

kadına eşitliği akp getirdi, cemaat getirdi gibi denişik fikirler ortaya atılıyor. tabiki sohbetlerinde başörtülü bacılarının da hanım bir şekilde söz alıp sorularını saygı çerçevesinde fikirlerini nezaketle sunabildiğini gören çok müslüman beyler için bu büyük bir adım olabilir.

başı açık olan ama elbette ki her kulun yanıldığı ve bir gün doğruyu bulabileceği gibi hak yoluna dönecek olan hanım kardeşlerinin de en az başı kapalılar kadar topluluklarında yer alabildiğini gören ablalar abiler, hanımlar beyler gelecek için umutlanmış olabilir.

kadının sesine haram deyip topluluk içinde konuşmasını uygun bulmadığı için bildirmek istediklerini kağıda yazdırıp kabul alan insanlar da çalışmak isteyen hanımların başörtülü çalışmasını iyi bir adım gibi görebilirler. tabiki her şey adım adım olacak, birdenbire evinin kadını olacak hanımları nerden bulacaklar? yada sadece kadın hasta kabul eden -bayan- doktorların düzenlemesi ne zaman yapılacak değil mi?

yok kardeşim yok benim artık umudum filan yok. bu ülkede insanlığa bu partilerden bu cemaatlerden hayır geldi mi ki bide kadınlara eşitlik gelecek? hayır daha kadınlar kadın arasında eşit değil, sen kalkıp erkeklerle kendini kıyaslıyorsun? ne haddine??? daha kadın kadına insan olduğu için değer vermiyor, kadın o kadar düşman ki kadına, otobüste sesli gülen insana hadsizce karışan yine kadın! 'erkeğe erkekliğini hissettireceksin, ben benim yerime karar veremeyen erkeği napayım karı gibi' diyen, yine kadın.

biz birbirimizi bir koruyamıyoruz ki, kadınlığımız o kadar baskılanmış ki, azıcık normale yaklaşacak olana 'ahlaksız, edepsiz, namussuz' sıfatlarını yakıştırabiliyoruz. tercihlere de saygı duymuyoruz hatta karakteri bile silip atabiliyoruz. daha da kötüsü, bu dönemde insanlar ahlaksızla dinsizi, namussuzla ateisti aynı anlamda kullanabiliyor. bu alakasız kavramları birbirine karıştıracak duruma kim getirdi, ne ara geldi?

ya resmen evlenene kadar sınav öğrencisi gibi. ideal eş tanımına uymak için hangi zevklerini bastırıyorlar kimse tahmin edemez. kadının bedeni evlenene kadar topluma aittir. ablası, komşusu, akrabası, otu, boku, başbakanı, cumhurbaşkanı üzerinde söz hakkına sahiptir. evlendikten sonra ise kocasına aittir. kahretsin ki kocasının da beyni o toplumun belki asla değişmeyecek ataerkil karadelik ruhuna aittir. bu kısır döngü sonlanacak gibi de değil, herkes halinden memnun, memnun değilsen zaten topluma ait değilsin. kalıbın hazır.

kim anlatmak istemediği şeyleri yaşamak ister ki? kim hem deli gibi başka bir hayat yaşamak isterken, bu istekleri için kendini cezalandırır. kadınların geldiği durum da bu. kendine kadın derken kötü hisseden, -ya acaba kız mı desem... diyen insanlara mı eşitlik sağlanmış? ben söyleyeyim mi, bu yaşamları belli bir kesimin fark etmesi zor ama o kadar şekilci ve takıntılı bir kitle var ki.

sözlük benim annem örtülü. evlendiklerinde annemle babam dindar insanlardan korkan, hayatlarını da ortalamada tutmak isteyen insanlarmış. babam belki bayram namazlarına gidermiş mesela, annem hayatında gördüğü tek örtülü anneannesinin annesi olan bir kadınmış. bizde her zaman önemli olan şey yani vermek istedikleri yalan söylememekti mesela. evde herkes birbirine dürüst olacakti bu evden çıkarken ocağı kontrol etmek kadar önemliydi.

annemle babam yapmak istediklerini birlikte yapan tiplerdi. sporlarını, yemeklerini, gezilerini birlikte yaparlardı. sonra güven mesela. azıcık güven sarsıcı şeyleri bile kaldırmazdı bizim aile. yani olsa çoktan dağılırdı. sonra çöp atmama mesela. asla ama asla dışarı çöp atılmaz.

bir kere babamın elinden şişe alınması çok zor bir yere düştü. fark ettikten sonra gerçekten babam on beş dakika sadece onunla uğraştı. annem geç kaldığımızı söyleyince babamın cevabı: bizi örnek alacaklar, hem söyleyip hem biz yaparsak ne anlamı kalır?

dedikodu mesela. asla yapılmazdı. sonra siyasete saygı vardı. oy zamanı annemle babama özellikle sorardım ama söylemezler kime oy verdiklerini. kimseye de sormazlar. ikisinin çok zıt partilere oy verdiği zamanları da fark etmiştim. sonra büyüklere saygı. ikisinin de ailesi birbirine o kadar zıtlardı ki, yaşam şekilleri o kadar farklı ki, iki tarafa da diğer taraf asla yaşanmaması gereken ilk hayat örneği.

annem birdenbire örtünmedi. süreç uzun sürdü ama önce annem namaza başladı. ardından babam başladı. annem kuran okumaya başladı. sonra babamla mesela namazlardan sonra dua ettiklerini hatırlıyorum. sonra annem örtünmeye karar verdi, babamla ilk eşarbını aldılar mesela. babam annemin zevkini bildiğinden bir valiz eşarp ve uzun kıyafet almıştı hediye olarak. kapanmasını o mu istedi hayır ama bu ikisinin birlikte yürüdüğü bir yoldu, daha doğrusu babamın annemi takip ettiği bir yol. tıpkı farklı hayat tarzı seçen insanların zamanla yetişip kendileri için en uygun olduğunu düşündüğü yolu seçtiği gibi. herkes arayış içinde ve hiçbir hayat diğerinden daha değerli değil, zaten insan tercihleriyle var olur, herkes aynı şeyi tercih etseydi insanlar değil robotlar olurduk. farklı insanlarız ama farklı yollar seçmek demek diğer bütün yolları üstündekilerle yakmak demek değildir.

ve tabiki yok hiçbir gün o örtüyü ne siyasete alet ettiler ne de bir başkasını farklı giyiniyor diye ötekileştirdiler. kıyafetler değil çünkü insanı insan, inancı inanç yapan. kadının çalışmamasına gelene kadar kul hakkı vardı mesela. kadının kocasına görevlerine gelene kadar çocuk hakları vardı, vicdan vardı değil mi?

şimdi ne var? kadının davranışı, kadınlığın gereklilikleri, kadının görevleri. sürekli kendi hayatımdan örneklendirmiş olabilirim konu da dağılmış olabilir ama zaten kendi kendine konuşuyorsun mzn devam et, evde mesela kadın kahvaltıyı hazırlar dimi böyle öğrendik. yok kardeşim benim babam hazırlardı her sabah. her sabah o adam kalkıp hepimize kahvaltı hazırlar, sonra annemi uyandırır, annem kuran çalıştırır, yani annem babama öğretiyor her sabah, sonra gelip bizi uyandırırlardı. giymek istediğim, okumak, yapmak istediğim hiçbir şeye de antipatik yaklaşmadılar. esas olan vicdandı ve senin için rahatsa, kendini doğru yolda hissediyorsan ve senin doğrularına göre tutarlı davranıyorsan için rahat olsun kızım gibi konuşmalarla da desteklediler. eşitlik bu değil midir? eşitlik kanunlarla mı gelir, bakışlarla mı desteklenir? eşitlik dememiz için zihniyeti ortak hoşgörüde temellendirmemiz gerekmez mi?

kadın kadınlığından utanacaksa, yaptıklarını saklayacaksa, isteklerinden korkacaksa, doğru olan bir model alıp ona benzemedikçe gemileri yakacaksa, bunun acısını da bütün hemcinslerinden çıkaracaksa eşitlik buysa yani, bu maskeyle yaşamak istemiyorum. gizli saklı duygularla gelen sahte eşitliktense mertçe ikinci plana atılmayı tercih ederim. açık açık söylesinler, kadınsın otur oturduğun yerde sokağa çıkma, başını ört değerini arttır, senin görevin evin kocan desinler daha rahat ederim. içinden bunları söyleyen insanların kalkıp eşitlikten adaletten bahsetmesi daha çok sinirlendiriyor. hayattan soğuyorum.

kadın ne yaparsa kendi kendine yapacak ne bir partiyle ne bir akımla olmayacak. her kadın kendi kendine bilinçlenecek, yakınlarının elinden tutacak, tek başına yaşamanın normalliğini kabul edecek, iki yüzlü erkeklere sırt çevirecek ve onlar adam olana kadar onlara ihtiyacı olmadığını kanıtlayacak, erkeğin emri altına girmekle hayatı paylaşmak arasındaki farkı iyice öğrenecek, çocukları da böyle yetiştirecek ki nesiller sonrasına daha sağlıklı bir toplum kalsın. niye hak ettiğimiz saygı ve değeri yine bunu bizden esirgeyen erkeklerden bekleyelim ki? yada gelip bizi kurtaracak bir parti yada grup beklemenin ne anlamı var? okumak, yapmak, gezip görmek istediklerimle düşüncelerimle varım. tercihlerimle varım. sevdiklerimle ve kabul ettiklerimle varım. ne saçmasapan eşitlik vaatlerini ne uyuz uyuz tartışmaları, kabul etmiyorum. eşitlik beklentisine girmenin gereksizliğini aslında eşitliğin kafamızda bittiğini de açıklamak için elimden geleni yaparım. hemcinsime güç veremem ama ne kadar güçlü olduğunu fark etmesine yardımcı olabilirim. zaten kadınlar olarak ihtiyacımız olan sadece fark etmek. sonra korkusuzluk da onu takip edecektir. zaman alır ama eşitlik tartışmaları da kendiliğinden söz konusu olmaktan çıkar.

(bkz: ütopya)
(bkz: kadın mı kız mı)
güncel Önemli Başlıklar