bugün

dünyada savaşların en incesi, en girifti, straji ve taktikte zekaya en ihtiyaç olanıdır.
ortada hiçbir zaman açığa vurulamayan istekler vardır, tam olarak ne istetinildiği açıkca söylemek imkansızdır.
karşı tarafın "hem bu bilmeceyi kurması hem de çözmesinin" beklendiği durumdur.
hem tüm benliğini vaadetmeyi hem de onun tutsağı olmadan cayıvermeyi gerektirir...
eşi benzeri olmayan bir mücadele hırs, kıskançlıkla doğan yüzyılların savaşı ölümle son bulmaktadır. sadece onlar yaşarlar sadece. erkekler***
(bkz: hacı gizli demişsin biz bir gizlilik göremedik)
o ince savaşı yapmazsınız, kaybedersiniz. yaparsınız; yine kaybedersiniz. bu savaşın ne galibi vardır, ne de mağlubu. sevgiyi çoğaltmak için kullanmak varken gücü, bu savaş niye? eksiltili bir aşk olduğu için olmasın sakın?
"yağmala beni kadın, yüreğinin istediği kadar !"-
diye düşünür erkek; kadın yağmalamaz oysa, çalar.'' (bkz: Nietzsche)

kısacası: erkek cesurca; kadın sinsice savaşır.
kadınların en çekici olanının bile illa ki beğenmediği ve kafaya taktığı bir yeri vardır. bunu kompleks yapar. sürekli olarak özel ve güzel biri olduğunu kendi kendine ispatlamak ve rahatlamak ihtiyacı içindedir.. bunu da erkeklerden gördüğü ilgi ile yapar.
bu kompleksleri yüzünden kendisine ilgi duyan adamın ağzına sıçar. adamın hala ısrarla peşinde koşuyor olması ona kendini özel hissettirir. tüm aşşağılık komplekslerini tatmin eder.

bu sebeple kadınlar her ne kadar yılışık erkek sevmeyiz dese de inanmayınız palavradır.en yavşak en yüzsüz en yılışık erkeği tercih eder. cool takılan erkeğin hiç şansı yoktur türkiyede.
ya iste manupile olup olmama durumuyla ilgili bir durumu vardir. kadin, erkegi devamli olarak manupilasyonlara tabi tutmanin pesindedir, tarihin her döneminde böyledir bu. sen kadin ne kadar güzel olursa olsun, dogru oldugunu düsündügün bir seyi aciga vurdugun zaman da , mesela en basitinden seks grevi yapar, ya da "hosgeldin" demez, sevgi de kisitlama yapar.

ancak söyledigin arkasinda durdugun seyin gercekten dogru olduguna inaniyorsan, onunla konusur,olayi aciklarsin- o her neyse- eger gene anlamiyorsa, istedigi kadar yan cizsin, eger seni seviyorsa zaten senin dedigine gelecektir. haaa eger gelmiyorsa, demek ki seni o kadar da sevmiyor demektir. zaten sevgi dedigin seyin kisisel psikolojik durumla bastan sona ilintisi vardir, insanin neye göre ve nasil saygi görmedigini, söylediklerinin bir sey ifade etmedigi hissine kapilmasinin sahsin psikolojik durumuyla cok büyük ilintisi vardir. eger kadin araya bir duvar örüyorsa, sen de o duvari kismen yiktikca yeniden örüyorsa, onu kendi haline birakcaksin. giderse gider, biterse biter, öyle olmasi senin icin daha iyidir.

iliskiler de genellikle kadini kaybetmemek icin taviz veren taraf erkektir. kadini mutlu etmeye calismayi erkek kendi üstüne görev bildigi icin bu böyledir. ama icten ice kadin bütün bunlari bilir ve o iyi hislerin hepsini etki altina almaya ve bu hisleri silah olarak kullanmaya calisir. bunu farkettigin anda konuyu gündeme tasiyacaksin. yoksa cok gec olabilir ve o cok sevdigin kadindan nefret etmene sebep olabilir.
gizli falan değildir aslında iki taraf da kendini kandırır erkek kadının kadın da erkeğin ciğerini bilir elbet; ama bunun adına savaş deyip gizlidir demek nedense hoşumuza gidiyor.
erkek kadının kadın da erkeğin her halinden iyi anlar sadece blöf yaparlar hepsi bu.
dünyayı ayakta tutan savaştır.
bir tiyatro yazarın çok iyi anlattığı olay. ne yazık ki türkçe ya da ingilizce, herhangi bir metnini bulamadım.

haluk bilginerin canlandırdığı versiyon için:
(bkz: evlilikte ufak tefek cinayetler)