bugün

Hegel, evlilik etik bir kurumdur, der.
insanlar tek eşli değildir ki kadınlar olsun.

Üreme, gen havuzu, karma çocuklar ortaya çıkartma gibi kavramlar bilinç altında modern bireyin Zihnini kemirir durur. Bunlar her ne kadar “yahu biz müthişiz, bak hele gökdelen diktik” desek de bizi biz yapan şeylerdir ve uzun yıllardır seçilimimize etki ederler. Hatta insanların daldan dala atlamasının, bekarken her Çiçekten bal toplayayım mantığının altında da bu yatar.

Velhasılıkelam; insan evladı bir bireyden üremeye uygun fonksiyonlarda değildir. Crossing over bizleri çoklu birlikteliğe yöneltir. Bu da basit bir evrimsel yönelimdir.

Lakin, ormandaki geyikten, dağdaki keçiden bizleri ayıran önemli bir husus mevcuttur. O da daha gelişkin beyinlerimizdir. Bu ilkel düşüncelerimizi baskılayarak kendimizi bir bireye aidiyet hissetmeye çabalayabiliriz. Toplumsal ahlakımız da Bunu temel alır. Bizleri yönlendirir.

Aşk dediğimiz kavrama bunca anlamlar yükleme sebebimiz de bundandır. Yoksa memelilerin neredeyse tamamı aşık olur. Çünkü Üreme öncesinde eşlerin birlikteliğini sağlama alma, çocuk şansını arttırma ve sonrasında çocukların bakımı Bunu gerektirir.
Sadece biz abartırız.

Tek eşlilik de böyle doğar, itaat ve bağlılık bizleri biz yapar.
Bütün zengin yakışıklı erkeklerin 3 4 tane eşi olduğunu herkes bilir. Biri resmi nikahlı olur diğerleri metres.

Yani diyeceğim şu paran veya tipin varsan ahlak yok veya onu istediğin gibi değiştiriyorsun.

Çevremde çoğu kız yakışıklı bir erkeğe sevgilisi olduğunu bildikleri halde sulanmaları.

Çirkin erkeğin karısı olmaktansa yakışıklı erkeğin 3 kadını olmayı yeglemis kadın tarih boyunca. Açın az bilimsel makaleler okuyun.
(bkz: hipergami)