bugün

Türkler tarafından çok sık yapılan "kadından....... olmaz" genellemesinin bir dalıdır sadece. gerçi düşündümde, kadın şair kim var ya Türkiye'de???
Kadınlardan şair olur karşıt önermesi sunulabilir önerme. Kadından şair olur iyi deolabilir. Denk geldiklerim genellikle birbirine uymayan kelimeleri yanyana getirmekte ustaydılar.

Seni düşündüm ağladım
Ellerin avuttu beni
Göğsünde bastırdım hıçkırıklarımı
Senin yokluğunda yine senle avundum

bu erkek şiiridir. Sade ve anlaşılır
kadın şiiri ise;

Seni düşündüm sonbahar yaprakları gibi
son trenin ıslığı gibiydi ellerin avundum
Göğsün gece gibi karanlık yutuldum
sen yokken dünya cehennemin dibi

Çok beceremedim ama, genellikle bunun gibi son bahar yapraklı, ada vapurlu olur. Zenginleştirmek yerine boğar şiiri.

Bu arada şiirlere kaynak götüm...
Yani şiir yazmak maharet isteyen bir şey değil...
(bkz: anna ahmatova) * *
(bkz: gulten akin)ben sairim diye gecinenlerin cogunu cebinden cikarir.
eylül deniz şiiri okumamış kişilerin düşüncesidir.
kadından şair olmaz çünkü onlar zaten bir şiirdir.
http://www.antoloji.com incelendiğinde kadın şairlerin ötesinde, iyi kadın şairlerin de görüleceği ve bu yüzden, tipik yanlış genellemelerden birisi.

ille de isim vermek gerekirse insancıl dergisi şairlerinden Berrin Taş ı anmak yerinde olacaktır.
hormonlarının etkisinden kurtulamadıkları ve aşk duygusunu bir türlü mantıklı analiz edemedikleri gerçeğinden hareketle doğruluğu pek yüksek olan bir önermedir.
bu da, tabii ki bir genellemedir.
(bkz: sezen aksu)
(bkz: şehrazat)
(bkz: gider bu)
(bkz: hatice mine bahadır)
(bkz: ben varken yakışmıyor bu sözler beyler)*
Elbette yanlış olan önermedir. Zira kadın şairlerimiz tarih boyunca hep olmuştur. Lakin kendilerini ifade edebilecek bir platform bulamadıklarından dolayı sessiz şiirleriyle yaşamışlardır. Sonraki yıllarda ise kadın şairlerimizin şiirlerini okuma fırsatı bulmaya başladık. Toplumsal gelişme tamamlandığında bu sayının artacağı aşikardır. Bir de çağımızda yaşayan kaç tane iyi erkek şair vardır tartışılır.
(bkz: özlemim)
(bkz: sappho)
insanın aklına "sylvia plath necidir acep?" sorusu gelmiyor değil.

edit: kadından şair olabilirmiş değil mi?
(bkz: birhan keskin)
Kâğıt kadın, kalem erkek savına inat

içimize yer etmiş, ta derinlere kök salmış, oralarda kireçlenip katmerlenip tozlanmış düşünce kalıpları var.

Çoğu zaman farkında dahi olmadan kullandığımız, kanıksaya kanıksaya normal addettiğimiz. Bunlar en çok cinsiyet gibi, toplumsal olanı biyolojik olan ile karıştırdığımız mevzularda zuhur eder. Kadınlar böyle böyledir, çünkü toplum böyle şekillendirir kız çocuklarını demeyiz mesela, kadınlar böyle böyledir çünkü doğaları gereği... deriz.

Bu doğaları gereği safsatalarından biri uyarınca, -edebiyat tarihinde sayısız erkek yazarın iddia ettiği gibi- kalem erkek, kağıt dişidir. Erkek yazar, kadın ise ya yazılır ya da yazdırır. Kalemi elinde tutan, dolayısıyla hikayeyi anlatan birinci tekil şahıs ise erkek kalır. Oysa benim bildiğim edebiyat, tıpkı aşk ve tasavvuf gibi, aşkınlık arayışından beslenir. Aşmak bu 'ben'in hudutlarını, kalıplarını, sınırlamalarını.. aşmak ve bir öte bene ulaşmak, öteki ile aradaki mesafeyi eritmek ta ki o ve ben diye bir ayırım olmadığını anlayıncaya kadar. Edebiyat ve tasavvuf ve aşk 'ben'in dışına uzanan yolculuklardır, 'ben'i yüceltmek için yapılan vurgular değil.

Lakin bu yolculuğun öznesinin erkek, nesnesinin ise kadın olduğunda hemfikirdir niceleri. Arayan-yaşayan-yazan özne hep erkek gözüyle anlatılır, kurgulanır. O ilahi, ulvi ve semavi arayış, erkeğe has bir içsel yolculuk olarak tarif edilir. Bu durumda kadınlık ise dünyevilikle özdeşleşir. Maddiyatçılık, tüketim düşkünlüğü, hedonizm vb. Yoksa nereden çıkardı dünyaya tutkun kişi kadın değilse bile kadınlaşır! lafı?

Bu alanda verdiği muazzam eserlerle ardında derin bir iz ve hem merak hem minnet dolu okurlar bırakan Annemarie Schimmel, islam-tasavvuf kaynaklarındaki benzer doğrultuda yazılmış şiirleri ve hikayeleri uzun uzun inceler. Dünyevilik ile kadınsılığın genel olarak özdeşleştirildiği sonucunu çıkartır. Nice belgede bu dünya, dişleri dökülmüş, berbat yüzünü boyayarak kapatmaya çalışan çirkin bir kocakarıya benzetilir. Dünya nimetlerine aldanan kişi aslında bu kocakarıya aldanmakta, onun peşinden gitmektedir. Yahut da genç ve şehvetli bir kadına benzetilir dünya, bir kez daha erkek özneyi yoldan çıkarmaya ahdetmiş. Her gün binlerce koca öldüren düzenbaz bir kadın& diye geçer bu tarif kaynaklarda. iranlı şair Senai, cins-i latifi pek sevmediğini saklamaz ve ne zaman olumlu bir laf etmesi gerekse bir dindar kadın bin kötü erkeğe bedeldir diye geçiştiriverir mesela. Şiirlerinde temel aldığı özne hep ya mert ya da civanmerttir. Öznenin erkek olduğu fikri bilhassa Gazali tarafından sıklıkla dile getirilecektir daha sonraki yıllarda. Nefs kelimesinin Arapçada dişil olması, nefse dair her olumsuzluğu kadınlara ve kadınsılığa atfetmeyi kolaylaştırır. Erkek daha uhrevi arayışlar içine girecektir, ama işte kadın dünyevi bir tuzak olarak dikilir önüne. Bu mantığın izlerini edebiyatta rahatlıkla takip ederiz. Peyami Safa, Ömer Seyfettin gibi kadınsılıktan hazetmeyen& yazarların hikayelerinde genç ve alafranga kadınların hemen her zaman tüketime meyyal, hep maddiyatçı, hep nefs düşkünü ve aşırı-Batılılaşmış olmaları tesadüf değildir.

Öyleyse ne kalıyor geriye? Entelektüel birikim ya da ruhsal olgunluk gibi maddiyat ötesi alan erkek özneye, o alanın önündeki biricik engel dünyevilik de kadın nesneye ayırılıyor. Yaşayan erkek, yaşanılan kadın. Yazar erkek, yazılan kadın. Sevgili Cemil Meriç bile bunu vurguladıktan sonra...

işte bu yüzden kadın yazar olmak, felsefede-edebiyatta ve dahi tasavvufun bir kanadında mevcut ve alışılmış dengeleri tersine çevirmek, normalin hudutlarıyla oynamak demektir. incelenen nesne halinden çıkıp, arayan özne& olmaya cüret etmek demektir. Kağıt değil, kalem olmak.. hakkında aşk şiirleri yazılan, methiyeler döşenilen, uğruna yollara düşülen Dulcinea değil, bizzat o şiirlerin hikayelerin romanların kitapların yaratıcısı olmak, bizzat Kalem olmak...

elif şafak..
(bkz: nilgün marmara)
lale muldur gibi şairleri tanımayanların düşüncesi...
kadın şair, az ama özdür. kadınlar yazdı mı çok iyi yazar!
ancak nilgün marmarayı tanımayan cahilin edeceği sözdür.
şair kişilere daha başka örnek için...
(bkz: yelda karataş)
(bkz: didem madak)
(bkz: bejan matur)
(bkz: furug ferruhzad)
şair nigar hanımdan sonra yetişmemiştir, sonrakiler hep kötü birer kopyadırlar...
(bkz: bütün genellemeler yanlıştır)
kadın şair olmaz, kadın erkeği şair yapar.
olur olur bal gibi de olurdiye cevap verilebilecek düşüncedir.
güncel Önemli Başlıklar