bugün

kıbrısta eoka-b örgütünün enosis i gerçekleştirmek amacı ile yaptığı darbenin ardından 20 Temmuz 1974 tarihinde türk silahlı kuvvetlerinin; türkiye cumhuriyetinin kıbrıs üzerindeki garantörlük yetkisine dayanarak gerçekleştirdiği askeri harekat. harekat sonucu adadaki nicos sampson iktidarı ve yunanistandaki cunta devrilmiştir.
daha sonra rumların cenevre antlaşmasına uymamaları nedeniyle türk silahlı kuvvetleri 2. barış harekatını düzenlemiştir ve bu günkü sınırlar çizilmiştir.
dış dünya basınında 'attila operation' diye adlandırılan, sonuna kadar haklı nedenlerle başlattığımız ve keşke adanın hepsini alsaydık dedirten harekat.
(bkz: ayşe tatile çıksın)
Harekatı hazırlayan Ecevit'in barış heykelinde görünmemesi ironiktir. Belki arada kalmıştır falan diye birkaç defa heykelin etrafında döndüm ama yoktu.
1974 yılında kıbrısta çıkan karışıklık sonrası yapılan, türk silahlı kuvvetlerinin tarihinin en büyük operasyonu olan harekattır. harekat sırasında iktidar ecevittir. ordumuzun başarısıyla sonuçlanmıştır. savaşın hala yaşayan gazileri bulunmaktadır.
(bkz: ayse tatile ciksin)
ecevitin türkiye icin yaptıgı en hayırlı istir.
harekat yapılmasaydı birkaç yıl sonra kıbrıs'ta enosis'in ilanı ile akdeniz'de türkiye'nin sıcak karnında bir yunan adası ve yunan üssü doğacaktı. orta ve güneydoğu anadolu yunan uçaklarının menziline girecekti.
hükümet kanadı 50 yıldır savaşmamış bir ordunun ne yapabileceğinden emin değilken genelkurmay başkanı sancar biz hazırız ama acaba siz hazırmısınız? diye hükümete sorarken deniz kuvvetleri komutanı kayacan - beyler ben kayıkla dahi olsa çıkarım, önemli olan işin bu tarafı değil, siz siyasi olarak türkiye'nin haklılığını anlatacabilecekmisiniz ve bizi destekleyebilecekmisiniz diye soruyordu. silahlı kuvvetler tamamen hazırda olsa komutanların içlerinde yinede bir kuşku vardı. ecevit'in karşı taraftan ödün koparıp harekattan son dakikada vazgeçmesinden çekiniyorlardı. 1967'de ve daha önceki olaylarda yine gemilere binilmiş, ada'nın etrafında günlerce dolaşılmış ve geri dönülmüştü. yunanlıların " bekledimde gelmedin" şarkısını radyolarında günlerce çalmaları, dünya basınının alaycı yazıları ve kamuoyndaki tepkiler, silahlı kuvvetler içinde çok ters tepki yapmıştı. bu onur kırıcı durumun tekrarını istemiyorlardı. komutanlar ve ecevit'in toplantısı sırasında son sözü alan kayacan paşa ecevit'e, sayın başbakan; eğer gerçekten ada'ya çıkacaksak ordu'yu gemiye bindirelim, eğer son dakikada geri döneceksek, ne biz komutan olarak ne de siz başbakan olarak kalabiliriz, demiştir. daha önceki tecrübelerden ötürü harekatı yapabileceğimize inananda yoktu. bakış açıları şöyleydi, " onlar gemilere binerler ve inerler" o kadar rahatlardı ki merak edecek bir şey yok, türkler birkaç yılda bir böyle denize açılırlar ve akdeniz havası alıp geri dönerler diyorlardı.
harekata karşı rusya'nın tutumu ise belliydi. enosis sonucu kıbrıs'ın nato üssü olması ihtimaline karşılık türkiye'nin yanında olduğunu cumhurbaşkanı korutürk'e gönderdikleri sovvet büyükelçisi grubyakov'un mesajı ile iletilmişti. bu esnada tüm dünya'da darbeye karşı bir tepki oluşurken amerika beklemede kalıyor ve türk hükümeti abd ne yapacak diye merakla bekliyordu. hatta bazı hükümet üyeleri müdahale edersek amerika bizi mahveder diye korkakca demeclerde bulunuyorlardı. kıbrıs harekatına 1967'de aynı deneyimleri yaşamış demirel şiddetle karşıydı. böyle bir harekatın sonucunun türk-yunan savaşı olacağından emindi. sonuçta o günkü şartlarda başbakan demirel olsaydı, ada belki bugün tamamen bir yunan adası olacaktı. yunanlılar 24 saatte costantinapolis'teyiz diye yaygara yapıyorlardı. ama savaşmak cesaret işiydi. bununda onlarda ne kadar olduğu, düzenli bir ordu'ya karşı neler yapabildikleri, tarihin sayfalarında gizliydi.
rum askerlerinin saat 5'de rauf denktaş'ın yaptığı açıklamadan sonra daha askerler adaya ayak basmadan kaçmaya başladıkları ve tek mermi atmadan askerlerin girne limanına geldiği rivayet edilir. tabi tek mermi denildiğine bakmayın eğer kayseri hava indirme tugayı olmasaydı çıkartma askerlerinin yapacakları çok sınırlı kalacaktı.
kıbrıs türk toplumu lideri sayın denktaş ise ilk başta ecevit'in tam tersini düşünüyordu. ona göre darbe girişimi öncelikle rumları ilgilendirir ve çatışmaları türk tarafına sıçratmamak önemlidir.problem barışcı yollar kullanılarak çözülmeye başlanılmalıdır. amerika ise ecevit'e afyon ekimini başlatma kararından dolayı zaten diş bilemekteydi, ve ecevir darbe yapıldığı gün afyon'da bulunhmaktaydı. dışişleri bakanı turan güneş ise pekin de idi ve harekat başlamasına az bir zaman kala yurda gelebilmiş, londra'daki toplantıya ecevit ile katılamamış ve londra'ya gidildiği için köpürmekteydi. başkan nixon watergate skandalının ortaya çıkmasından dolayı konu ile ilgilenemiyor, tüm koordineyi dr. kissenger yardımcısı sisco vasıtasıyla kurmaktaydı. harekatın başlayacağı gece atina'dan gelmek isteyen sisco'nun uçağı harekat esnasında türkiye'de olmasın diye uzun süre inmesine izin verilmemiş ama sonunda çok fazla direnemeden indirilmişti.harekat başladığında temaslarını sürdüren sisco yoksa ben burda boşuna mı konuşuyorum harekat başladı mı? diye sormuştur.
"Necmettin Erbakan 1974-1978 döneminde üç ayrı kaolisyon hükümetinde başbakan yardımcılığı yaptı. Bu dönemde, Kıbrıs Barış Harekatı'nın yapılmasını savundu. Amacı, Kıbrıs'ın tamamını alarak, görüşme masasına oturmak, Rum tarafına gereken toprakları masada bırakarak KKTC'nin dünyaca tanınmasını sağlamaktır. Hükümet ortağı olan Bülent Ecevit buna müsade etmeyerek, Yeşil Hat noktasında Kıbrıs Harekatının durdurulması emrini verdi."

biyografi.info dan alıntıdır. ne derece doğrudur bilemiyorum lakin kıbrıs barış harekatı başladığında Ecevit in fransada (sanırım) olduğunu ve hareketin ondan habersiz başlatıldığını duymuştum.
sadece bir saat daha savaş sürseydi ada tamamı ıle bizimdi.
bülent ecevit'i halkın en sevdiği dönemin tek lideri konumuna taşımış, 12 Eylül'ünde dolaylı olarak tohumlarını atmış harekattır.

MSP ile koalisyon halinde olan Ecevit bu şansı kullanarak ülkeyi erken seçime götürüp tek başına iktidar olmak için hükümetin istifasını vermiş, ama dönemin cumhurbaşkanı fahri korutürk'ün yeni hükümet kurma görevini Demirel'e vermesi sonucu, demirel'in ve diğer partilerin olası erken seçim sonrası CHP nin tek başına iktidar olacağı sonucunu bilmerinden dolayı bir hükümet kurması ile birlikte CHP, mecliste en fazla koltuk sayısına sahip parti olarak muhalefette kalmıştır.

Seçimlerde en çok oyu alan CHP ve AP'nin birbirlerine düşman kesilmesi sonrası ülkedeki kaos ortamı daha da artmış ve Ecevit'in güneş oteli toplantıları olarak da tarihe geçmiş toplantılarda, hükümetine güvenoyu alabilmesi için gerekli olan ve kendisine ait "kumar borcu olmayan 13 namuslu milletvekili arıyorum" sözünden sonra, Ap'den istifa etmiş 11 milletvekili ile görüşmüş ve ülkenin en karanlık hükümeti olan "3. ecevit hükümeti" kurulmuştur. Bu hükümette güneş otelinde görüşülen 11 milletvekilinden biri hariç diğer hepsine bakanlık verilmiş ve hükümet politikaları sonrası 12 eylül tarihi kara bir gün olarak türkiye tarihinde yerini almıştır.

edit: güneş oteli ile ilgili yanlışlık düzeltilmiştir.
eveeeeet efendim, şimdi türkiye istek parçası çalıyor:
-bi gece. ansızın. gelebirim!...
şak şak şak şak... çok güzeldi efenim, şimdi yunan arkadaşlarımızdan bir istek parçamız var, mümkünse onunla devam etmek istiyorum:
-bekledim de gelmedin.....
şak şak şak şak gerçekten çok güzel bir parça daha, a o da ne, türk arkadaşlar şarkıyı protesto edecek olacak, yerlerinde değiller, bu pek bi üzücü oldu halbuki burda ne kadar eğlenceli bir ortam sağlamıştık... neyse efendim, haftaya görüşme....fıcck, shırılk, shalk! tarrrrrrr turrrrrrrrrrr bam bam bam picuuuuuuuuuvvvvv!!!
saat farkı dolayısıyla türk kuvvetlerinin geç gitiği ve adadaki türklerin erken bayram edip rumların da erken uyandığı opereasyon.
sivil kanının dökülmesinin durdurulması amaçlanmış savaş. şimdilerde unuttuk onu biz abim denilen savaş. buranın halkı değil de baştakilerin terbiyesizliği sayesinde saçma, gereksiz ve çıkar için yapılmış bir müdahele gibi gösterilmektedir. aşağıda avrupa birliğine giden kapı, yukarıda sorun ve çözümsüzlük.
bület ecevit'in ölmeden önce yaptığı doğru harakettir... ilk ve sondur...
doğuda askerlik şubelerinin önünde yığılmaya sebep olan harekattır.
(bkz: 1974 kıbrıs barış harekatı)
kibris'da ilkokul ders kitaplarından çıkarılmasıyla,yetişen çocukların gençlerin belki de haberi dahi olmayacak olan,insanın bunları düşündükçe 'acaba boşuna mıydı'diye sormadan edemediği barış harekatıdır.
rum faşistlerinin insanlık dışı uygulamalarına seyirci kalmamak adına yapılması gereken ve yapılan operasyon.
20.07.1974'te gerçekleştirilmiş harekattır. 33. yıldönümüdür. merhum bülent ecevit halka şöyle seslenmiştir:
"Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, indirme ve çıkarma hareketine başlamış bulunuyor. Allah milletimize,bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin. Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük bir hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarım ki, kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil barış için ve yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz. Bu karara ancak diplomatik, politik yollar denendikten sonra mecbur kalarak vardık.
Bütün dost memleketlere, bu arada son zamanlarda yakın istişarede bulunduğumuz dost ve müttefikimiz Birleşik Amerika ve ingiltere'ye meselenin müdahalesiz halledilebilmesi için gösterdikleri iyi niyetli çabalar için şükranlarımı belirtmeyi borç bilirim. Eğer çabalar sonuç vermediyse elbette sorumlusu bu iyi niyetli gayretleri gösteren devletler değildir. Tekrar bu harekatın insanlığa ve bütün Kıbrıslılara hayırlı olmasını dilerim."
Tamami ile genelkurmay'in karari ve basarisi ile gerceklesen harekattir. kibris'a harekat karari alindigi sirada bulent ecevit afyon'da hashas tarlalarinda inceleme yapiyor, donemin disisleri bakani'da uzakdogu seyahatinde bulunuyordu. genelkurmay almistir harekat kararini bulent ecevit daha sonra haberdar olmustur bu karardan. o'nun sansi o donemin basbakani olmasidir. bu tipki istanbul'un fethine benzer. Istanbul'un fethinde en buyuk pay sahibi candarli halil pasa olmasina ragmen butun onur fatih diye anilan ikinci mehmet'e bahsedilmistir devsirme osmanli tarihcileri tarafindan.