bugün

kanal d'de baslayan ve veya baslamak üzere olan bir dizi ismi.
buyrun burdan devam edin.
ilkokulda okutulan roman klasiklerindendir. roman günümüze uyarlanmış, dizi haline getirilmiştir. biraz ilginç olmuş ve ilk bölümü cok trajedik bitmiştir. *
louisa may alcott'ın unutulmaz eseri. ikinci cildi, yıllar önce "iyi hanımlar" ismiyle yayınlanmış kitaptır. çocuk klasikleri arasında, unutulmayacak kadar iz bırakan, hayata dair ders veren bir eserdir.
boyle devam ederse dehsetle izlenecek dizidir. az bir kismini gordum, notumu verdim. gordugum dizinin basi mi, kici mi idi bilmiyorum? fakat hangi cagdayiz, bu insanlar ne kadar guzel ve ne kadar gercek disi diye bagiriyormusum kollarimdan tutup, televizyonun karsisindan surukleyerek goturulerken. fistik gibi bir dolu genc kadin, civan gibi bir delikanli, koskler falan. yalniz kizlarin babasi uzun yol tir soforu mu ne? anne eski manken olmali. tir soforu ile evlenmez ki yurdumda eski mankenler? ya da ben mi delirdim nedim? o bir teyze mi ne vardi balon aldigi esas oglanin, yoksa evin hizmetcisi miydi o da? oh my god o kadar karisik ki, tipler, olaylar, goruntuler hangisi gercek, hangisi hayal, ben nerdeyim asla anlamiyorum. offfff ya, bakmasin demis doktor artik diziye miziye, hakli mi ne?
ben ilk defa söyle bir bakayım diziye dedim de...şoklardayım.
bu nasıl bir oyunculuktur, bu kızlar hergün anneleri babaları ölüyormuş gibi davranıyolar resmen. sanki komşunun annesi ölmüş de başsağlığına gidiyolar.
bade bile daha çok üzüldü. gördüğüm en kötü oyunculuk, o kadar.
güzel kız oynatmakla olmuyo bu işler.
acaba ölümün hayatın bi parçası olduğu mesajını veriyorlar da ben mi anlamadım.
neyse.
Louisa Alcott tarafından yazılmış olan roman.
gerek oyunculuk, gerek senaryo, gerek her şeyiyle ucuza getirilen dandik yaz mevisimi dizilerinden. bir de "genco" gibi tutar da bütün bir yıl yayınlanırsa, hiç şaşırmam.
daha ilk bölümden ne küçük emrah ne yaprak dökümü ne de sezercik kalmı$tır. helal olsun.
anne ve babaları aynı gün ölmüş çocuklar için verilen tepkilerin malesef vasatın üstüne çıkamadığı dizi.Komşuları daha çok üzüldü diyebilirim evet.
yaprak dökümü vs. ile bir kere daha sayıca fazlalığı kanıtlanan duygusal izleyici kitlesine yönelik duygu sömürüsü dolu dizi. oyunculuk vasatın altında, orta halli bir hikaye..seyirciye "yazın takılsın bunlar böyle" dercesine bir dizi.
an itibariyle, çarpık ilişkilerden gına getiren dizidir.
(bkz: abi ayağı göt ayağı)
(bkz: abla ayağı göt ayağı)
(bkz: kanka ayağı göt ayağı)
(bkz: kardeş ayağı göt ayağı)

hadi bunları duyduk da,

(bkz: enişte ayağı göt ayağı)

bu ne zkim oluyor anlayamadım.
(bkz: götü yere yakından korkmak)
sürekli kötü olaylarla gelişen dizidir. başlarına sürekli felaket gelen beş küçük kadının hikayesi. yaprak dökümü gibi iç karartıcı bir dizi. eh artık başlarına daha kötüsü gelemez derken daha da kötüsü oluyor walla. içimdeki mazoşist sadist egoist feminist * duyguları uyandırıyor. ne diyelim hayırlısı olsun yazık valla kızcağızlara.
birgünde bütün kriminolojik olayların gerçekleşebildigi ve bunların tek bir ailenin başına gelmesiyle gelişen , maalesef annem tarafından da ilgiyle izlenen dizi.dizi manyaklıgında son nokta dedirten dizidir aynı zamanda.öyleki geçen gün, abimi bile bu diziyi izlerken buldum.tutmamasını ve yeni sezonda yaynlınmamasını ümit etmekten başka yapıcak bişi yok sanırsam.
son olarak 15 yaşındaki hanım kızımızın eniştesinin tecavüzüne maruz kalmasıyla bünyedeki mide bulantısının ana sebebi.

tamam biz de biliyoruz hayatta böyle şeylerin olduğunu. ama bu derecede tiksindirici bir şekilde gösterilmez ki bu şey insanlara. ana-baba ilk bölümden öldüler. 4 numaralı kızcağız kalp hastası. hala zaten psikopat bir şey. en büyük desen, onun da gelecek başına bir şey ama du bakalım.

içim sıkıldı ulan...
genç kızlarımızın libidolarını dadmin için düştüğü durum. onlar artık genç kızlarımız değil, yaş 15, tanım;küçük kadın

vay anasını ne günlere kaldık.
Kalbin ağlasa da gülümse inadına
Düşler takıp saçlarına yürü rüzgarlara

Kurduğun hayalleri ayazlar yıksa da
Sen yeter ki hep ümit et hayat döner sana

o pembe gül yüzünü kederle soldurma
Daldaki son yaprak gibi sarıl hep hayata

Kurduğun hayalleri ayazlar yıksa da
Sen yeter ki hep ümit et hayat döner sana

Unutma göğün asıl rengi mavidir
En kör gece bile sabahdır sonunda
Kalbin ağlasa da gülümse inadına
Düşler takıp saçlarına yürü rüzgarlara
O pembe gül yüzünü kederle soldurma
Daldaki son yaprak gibi sarıl hep hayata
Geçerken acılardan gülmeyi unutma
Fırtınalara direnmektir yaşamak birazda
Kurduğun hayalleri yağmurlar yıksa da
Sen yeter ki hep ümit et, hayat döner sana
SEN YETER Ki HEP ÜMiT ET,HAYAT DÖNER SANA

sözleriyle bizleri etkileyen şarkı.(küçük kadınlar dizisinin jenerik müziği...)
şu anda yayınlanmakta olan, iğrenç oyunculuklarla dolu, çekim açıları berbat olan, izlenen odada bir saniye bile durmaya tahammül edemediğim ağlak dizi.
bunun yerine kanal d 2 saat kendini ve personelini sieastaya alsa yeridir.
5 yaşındaki minik cansu ya atılan dayak sahnesiyle iğrenç ötesini aşmış olan yerli dizi.
berbat ötesi bir dizi... "bu millete ne versen yer" diyen yapımcıların ve senaristlerin şaheseri...
çocukken okuduğumda çok etkilendiğim bir kitaptı. şimdi ise ilgiyle izlediğim bir dizi.
iç karartıcı,zayıf senaryolu yerli dizilerinden biri daha..klişeleşmiş her şey bu dizide mevcut.
bu küçük kadınlara dahil mi bilmiyorum ama bi enişte var o dizi de. teenager bi kızı kirletti kirletecek. merakla bekliyorum eniştenin icraatlerini.

(bkz: senaristler göreve)
güncel Önemli Başlıklar