bugün

8 yaşında bir ilkokul öğrencisi olarak satranç kulübüne sadece pazarları uğrayabiliyor, geri kalan günlerde evde kendi başına çalışıyordu. 11 yaşına geldiğinde Havana'nın en iyi oyuncularından biri olarak kabul ediliyordu. Yeteneği öyle gelişti ki daha 13 yaşındayken o zamanın Küba şampiyonu Corzo'yu mağlup ederek ülkesinin şampiyonu oldu. O zaman için inanılmaz bir başarıydı. ilerleyen yıllarda üniversite eğitimini almak için gittiği ABD'de yaşamaya başladı. Satranç tutkusu öyle kuvvetliydi ki üniversitede sadece kısa bir süre kalarak, ABD'nin satranç merkezlerini dolaşmaya başladı ve rakiplerini inanılmaz bir kolaylıkla yendi. 1909 yılında dünya satrancının zirvesindeki oyuncularla karşılaşmaya başladı. Zamanın en kuvvetli oyuncularından ve dünya şampiyonu adaylarından Frank Marshall'ı sansasyonel bir şekilde yenişi, San Sebastian Büyükustalar turnuvası'nda Vidmar, Rubinstein, Marshall gibi oyuncuların önünde birinci olması satrancın yükselen yıldızı olduğunun onaylanmasını sağladı. 3 yıl sonra Saint Petersburg Büyükustalar turnuvası'nda Capablanca Lasker'le ilk kez karşılaştı ve kaybetti. Bu turnuvadaki ikinciliği ona dünya şampiyonluğu maçında oynama hakkını verdi. Birinci Dünya Savaşı yüzünden maç ancak 1921'de Havana 'da başlayabildi. Maçın seyri beklenmedik şekilde gelişti. Capablanca dört oyun kazandı, on oyunda berabere bitti. 24 oyun üzerinde anlaşmış olmalarına rağmen Lasker ondördüncü oyundan sonra çekilmeye karar verdi. Dünya şampiyonluğunun 27 yıl sahibi olan büyük Lasker'in tek bir oyun kazanamadan maçı bitirmesi herkesi şaşkına çevirmişti.

Capablanca'nın rüyası gerçek oldu. Basın onu "beloved of gods "olarak yüceltti. Satranç uzmanları onu "Satranç makinesi" olarak isimlendirdiler. Milyonlarca satranç oyuncusuna göre de o karşı konulmaz bir güçtü. Yeni dünya şampiyonunun parlak ve tartışma götürmez başarılarının basında hararetle tekrar edilmesi ve abartılması bir süre sonra Capablanca'yı, kendisinin yanlış bir şekilde yenilmez olduğu düşüncesine götürdü. Oyun disiplini ve çalışma kapasitesi eski düzeyinden uzaklaştı. Oyunundaki tehlikeyi sezme içgüdüsü de zayıflamıştı. Bu özellikle New York 1927 'de göze çarptı.

Bu turnuva, galip bitirmesine dünya şampiyonunun oynunundaki krizin işaretçisiydi. Buna rağmen Alekhine dışında kimse bunu farketmedi. Capablanca Alekhine'le yapacağı maça üstün oyununun tekrar onaylanacağı bir olay gözüyle bakıyordu. Mücadeleli ve dramatik mücadeleden sonra maça tam olarak hazırlanan Alekhine Capablanca'yı Buenos Aires 'de yenerek dünya şampiyonu oldu.

Ünvanını kaybettikten sonra 1928'den 1939'a kadar Capablanca yarışmalarda başarıyla mücadele etti. Son resmi turnuvası 1939 yılındaki Buenos Aires Olimpiyadı idi. Küba'nın birinci masasında bu dahinin sonsuz yeteneği son defa tahta başında parladı. Birinci masalarda Alekhine'i gerisinde bıraktı. Üç yıl sonra 8 Mart 1942'de öldü. Capablanca en küçük avantajları bile kazanca çevirmeyi başarabiliyordu. Bu yüzden "Satranç Makinesi" takma adını almıştı. Oyunu öyle sağlamdı ki oynadığı 583 turnuva maçından 302'sini kazanmış 246'sını berabere yapmış ve sadece 35 tanesini kaybetmiştir. 1914 yılından 1927'ye kadar sadece 5 oyun kaybetmiştir. Bu bugünün hiçbir büyük ustasının ulaşamayacağı bir başarıdır. Bu sebeptendir ki Capablanca'nın ismi yenilmezlikle beraber anılmaktadır.

Capablanca sadece aktif bir satranç oyuncusu değil aynı zamanda tanınmış bir satranç habercisiydi. Pek çok dünya satranç dergisine makaleleri ve analizleriyle katkıda bulunmuştur. 1920'de 35 oyununu anliz ettiği ilk kitabını, "Satranç Kariyerim" i yayınlamıştır. 1932 yılında da dünya çapında başarı gösteren "Yeni Başlayanların El Kitabı" nı basmıştır. Capablanca gelmiş geçmiş en büyük satranççılardan biridir. Öldüğü zaman ondan övgü ve hayranlıkla bahseden çok insan olmuştur ama belki de satranççıların düşüncelerini en iyi ifade eden Alekhine olmuştur: "Onun ölümüyle bir daha bir eşini göremeyeceğimiz bir satranç dahisini kaybetmiş bulunuyoruz. " *
"iyi oyuncu her zaman şanslıdır" diyen büyük usta,efsane satranççı.
kübalı dünya satranç şampiyonu. 1921 ile 1927 yılları arasında dünya satranç şampiyonu ünvanını taşımıştır. 1921 yılında emanuel lasker'i havana'da yenerek ünvanı kazanmış.
alekhine yaptığı maçları her satranç oyuncusunun incelemesi farz olan, öldükten sonra beynine bakıldığı zaman normal bir insandan daha fazla kıvrım içerdiği farkedilmiş, insanlık tarihinin alekhine ile beraber görebileceği en büyük satranç oyuncusu. dünya şampiyonu.
gelmis gecmis en yetenekli satranc oyuncusudur, ama en iyisi midir bilinmez. cunku kendisi muthis yetenegini gelistirmek icin hic calismamistir, acilis bile ezberlememiştir dogru durust, ki gunumuzde orta seviyede bir turnuva oyuncusu cogu acilisi ezbere bilir. bunları yapsaydı, belki hic yenilmeyecekti -ki bir donem 8 yıl boyunca yenilmemistir-; ama hic calismadan dunya sampiyonu olması da; karizmasını epey arttırıyor degil mi? karizmasını arttıran diger unsurlar arasında hayatı boyunca 35 mac kaybetmis olması; bir simultane gosteride aynı anda 103 kisiye karsi oynayıp; 102 galibiyet 1 beraberlik alması sayılabilir.

buyuk satranccilarin coguna sorulan "kac hamle ilerisini gorebiliyorsunuz?" -ki gayet sacma bir sorudur, herkes icin pozisyona gore degisir- sorusuna buram buram artistlik kokan bir cevap vermistir:

"sadece bir hamle ilerisini gorebiliyorum, ama her zaman dogru hamle o"

yakısır valla capablanca'ya artistlik...
capablanca, lasker'den sonra, alekhine'den önceki dünya satranç şampiyonu. her kübalı gibi çapkınlığıyla bilinir. yakışıklıdır da. satranç dışında briçle de ilgilenmiştir.

alekhine ile maçı öncesi herkes ünvanını koruyacağını düşünüyordu. çünkü o güne kadar alekhine ile maçlarında capablanca'nın ezici bir üstünlüğü vardı. capablanca'nın, şampiyona öncesi alekhine'e karşı 5 galibiyet, 0 yenilgi ve 7 beraberliği olmuştu. ama ünvan maçı beklenildiği gibi gitmedi. alekhine çok iyi hazırlanmıştı ve yenemezse sittin sene şampiyon olamayacağını biliyordu. çekişmeli geçen ünvan maçında, alekhine 6 galibiyet, 3 mağlubiyet, 25 beraberlik alarak büyük bir başarıya imza attı ve capablanca'nın onca çabasına rağmen asla onunla rövanş maçına çıkmadı. kendisi bu çirkefliğine rağmen, 1935'te şampiyonluğu kaybedeceği max euwe'nin 2 yıl sonra rövanş teklifini kabul etme centilmenliğinden faydalanacaktı.

capablanca'nın olayı, doğallığındadır. bir satranççı onun için, "alekhine ile oynadığınızda ne olup bittiğini anlamıyor, bir sonraki hamlesini tahmin edemiyor ve yeniliyorsunuz, capablanca ile oynadığınızda ise ne olup bittiğini biliyor, rakibin ne yapacağını da biliyor ancak yine de yeniliyorsunuz" demiştir. capablanca için satranç karmaşık değil çok basit bir oyundu. tam bir oyunsonu virtüözü idi ve bazı oyun sonlarında tamamen eşit gibi görünen pozisyonları bile galibiyete taşımasıyla ünlüydü. kramnik, onun için "çalışsaydı bu onun için kötü olurdu, çünkü ekstradan düşünmek zorunda kalırdı, onun stili, çalışmamayı gerektiriyordu" demiştir.

capablanca, satranç oyuncularının iyi bildiği "satrancın esasları" kitabına, mağlup olduğu tüm oyunları koymuştur. dediğine göre, mağlup olduğu oyunlardan çok şey öğrenmiştir. gerçi makaraya mı almıştır bilinemez, çünkü çok az mağlubiyeti vardır ve bunların çoğu kariyerinin başlarında ve sonlarında olmuştur. şampiyon olduğu 6 sene içerisinde 7 maç kaybetmiştir sadece. tam bir yenilmezdir. 103 maçlı simültanede 102 galibiyet ve bir beraberlik kırılması neredeyse olanaksız bir skordur. kendisi, satrançta beyaz tarafın her türlü berabere yapabileceğini iddia etmiştir ve satrancın mekanik bir oyuna dönüşeceğini öngörerek, yeni sistemler önermiştir. capablanca satrancı denen bu oyunda tahta 8*8 yerine 10*8'dir ve fil+at gibi hareket eden arcbishop, ve kale+at gibi hareket eden chancellor taşları vardır. tabi kabul edilmedi bu. aynı şekilde ilerde bir başka efsane şampiyon fischer da satrancın mekanik bir oyun olma potansiyeline dikkat çekmiş ve değişik açılışlarda oyunun başlamasını önermiştir. tabi bu da kabul olmadı.

capablanca, satranca kattığı teorileri ve oyun sonuna dikkat çekmesiyle satrancın ilerlemesine büyük katkıda bulunmuştur.
Alekhine: Onun ölümüyle birlikte bir eşine daha rastlayamayacağımız bir satranç dahisini kaybetmiş bulunmaktayız.
Kasparov" un benim ustalarım kitabında, Capablanca"ya bir şans daha verilseydi Capablanca" nın üzerine oynarım demiştir.
nam-ı diğer; satranç makinesi.
satrancı neredeyse irticalen oynamış ve saatlerce antrenman yapmamıştır.

on iki yaşındayken katıldığı kübadaki birincilik turnuvasının finalinde, rakibi olan satranç ustasını mükemmel bir oyunla mağlup etmiştir. bu partide rakibi, capablanca' nın yeterince teorik bilgiye sahip olmaması durumunu avantaja dönüştürmeye çalışmış, fakat capablanca yepyeni bir devam yolu keşfederek oyunu tamamen lehine çevirmiştir.

ayrıca yakışıklılığı, karizması ve nezaketiyle de iştihar etmiştir.
1921 ile 1927 yılları arasında dünya satranç şampiyonu unvanını taşıyan kübalı isim. birçok maçının analizi youtube'da var. adam efsane ya.
"1922 yılında Cleveland'da aynı anda 103 kişiye karşı simültane oynamış ve sadece bir beraberlik dışında tüm maçları kazanmıştır."
"Capablanca'nın zaten satrançla ilgili çok çalışmadığı ve doğal yeteneği ile bu başarıları kazandığı söylenir. Aldığı üçüncülükten sonra daha sıkı çalışmaya başlar ve 1927 New York turnuvasını bütün maçları kazanarak kazanır. ikinci olan Alexander Alekhine Capablanca ile şampiyonluk unvan maçı oynamaya hak kazanır.
Bu turnuvadan sonra Capablanca yenilmezliğine iyice inanır ve unvan maçı ile pek ilgilenmez. Oysa Alexander Alekhine Capablanca'nın oyun tarzını yoğun bir şekilde inceleyerek unvan maçına hazırlanmıştır. Tüm satranç dünyasını şaşkınlığa uğratarak Capablanca 1927 yılında unvan maçını 6 mağlubiyet ve 3 galibiyet ile kaybetmiştir."

(bkz: Satrancın Mozart ı)
(bkz: Satranç Makinası)