bugün

eserlerinde yer alan sert toplum eleştirisini ve insanın bireysel özgürlüğünü, ayrıca gelişmesini anlamlandıramayanların, kesinlikle vermek istediği mesajı almasının zor olduğu , fransız filozof.
ona göre tüm insanlar, kendi yollarını çizmeli ve toplumun sorunlarını eleştirerek özgün düşünceye sahip olmalıdır. insan, kendi doğasına eğilmeli ve kendini yapacak değerleri keşfetmelidir.
"varoluş, özden önce gelir" sözünden anlaşılabileceği gibi varoluşçu düşünürdür. kaderin varlığını, seçimlerimizle kendi özümüzü kendimizin belirlediğini öne sürerek reddeder. bu seçimlerde özgür olduğumuzu, ama özgürlüğün de aynı zamanda sorumluluk demek olduğunu vurgular ve kendi özümüzü kendimiz oluşturmak istiyorsak, sorumluluğumuzu almamız gerektiğini söyler. ayrıca,
(bkz: cehennem başkalarıdır)
bir ana kuzusu..
1980'deki ölümünü gazetelerin, "Sartre öldü, imza: Tanrı" başlığıyla duyurduğu, 20. yüzyılın en büyük filozofu olarak nitelendirilen Jean Paul Sartre, hayatı boyunca kadınlar tarafından suda boğulma korkusuyla yaşadı. Yaşamının son yıllarında tamamen kör olduğu dönemde, Beauvoir'la yaptığı konuşmalarda, kendisini kadınlara tamamen vermesine engel olan en önemli şeyin, annesine karşı duyduğu ensest duygular ve onun tarafından terk edilme korkusu olduğunu itiraf etti. Feminizmin önemli kuramcılarından olan sevgilisi Beauvoir'a rağmen, hayatı boyunca kadınlara obje olarak davrandı. Kendisi oldukça çirkin bir erkek olan Sartre, yakın arkadaşı Camus'ye gösterişli fiziği nedeniyle hep kin duydu.
kadınlar tarafından suda boğulma korkusu var. ayrıca annesine karşı hissetiği ensest duyguları. annesine kapılma ve onun tarafından terk edilme korkusu, kendini bir kadına tamamen verebilmesini her zaman engellemiştir de..
entelektüel zorbalık diye adlandırdığı bir özelliğe sahiptir.-aklı ile hakimiyet altına almak-
diyalektik materyalizmden esinlenmiş ve bir siyasi davaya bağlanmayı insanın tek tutarlı davranışı olarak ele almıştır.
karısıyla ilginç ilişkileri var. özgür aşk adı altında birbirlerine başkalarıyla ilişkiyi serbest ediyor bunlar. tabii ki düşündükleri gibi olmuyor pek. kısakançlık başlıyor. simon öğrencisiyle yatınca satre da misilleme yapıyor. hatta simon yaşlanıp cinsellik bir elek olup duvara asılınca satre daha çok göze batmaya başlıyor. böyle bir ilişkisi olan bi adam bu satre..
tam adı; jean paul charles aymard sartre' dır.
sartre''a göre, insan mutlak anlamda hürdür. insanın yazgısını belirleyen bir güç yoksa veya insan için değerler belirleyen bir üstün kuvvet mevcut değilse, insan zorunlu olarak hürdür. hürriyet insan için sadece imkan değildir. varoluşçu felsefe akımı öncülerindendir.
nazım hikmet için ["ben her şeyden önce onun insan olarak büyüklüğünü ve kabına sığmaz enerjisini hatırlatmak istiyorum. onu ağır hastalığı sırasında tanımış, yaşamak ve savaşmak iradesi karşısında şaşıp kalmıştım. ama beni asıl etkileyen onun hüzünlü ve alaycı uyanıklığı oldu. eziyetlerden, ölümlerden kaçıp kurtulan bu adam - başkalarının yaptığı gibi - dinlenmiyordu. biten hiçbir şey yoktu onun için. dıştaki düşmanla savaşırken içteki dostların hatalarına karşı da kardeşçe bir savaşı sürdürüyordu. herkesle birlikte barış uğruna, emperyalizme ve faşizme karşı savaştığı sırada bile, moskova da oynanan bir piyesinde, bürokrasinin tehlikelerine karşı arkadaşlarını uyarıyordu. ne militan disiplininden geçti, ne de yazar eleştiriciliğinden. bu çelişmeyi sonuna kadar yaşadı. bu sürekli gerginlik, son yıllarda, mahpusluktan artakalan güçlerini de yedi bitirdi. ama asıl bu yönüyle bugün bir örnek insan olarak kalıyor aramızda.
"vefalı dost, yiğit militan, insan düşmanlarının amansız düşmanı, her yerde hizmet etmek ama hiçbir şeyi görmezden gelmek istemiyordu. (...)
"durup dinlenmeden nöbet tutan bir insanın eserleri, ölümünden sonra da, sizin için aynı işi yapıyor.] demiş filozof.
(bkz: intihar kacis degil reddedistir)
birini sevmeye çalışmak başlı başına bir iş, bir girişimdir. güç ister, yürek ister, körlük ister.. hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki uçurumun üstünden sıçramak ister, demiş felsefeci.
benim gibi yaşlı bir devrimciye ödül vermek, kapitalizmin öc alma girişiminden başka bir şey değildir. *
http://www.sartre.org
http://www.jpsartre.org
nedense orhan pamuk'un nobel almasıyla daha bir hatırlanır olmuş düşünürdür. nobele tamah etmemiştir ya, ve orhan pamuk gerine gerine o nobeli almıştır ya, işte tam da bu noktada ülke gündemine oturacak bir soylu aranmaktaydı ve yeni kahramanımız da sartre oluverdi. sartre ile orhan pamuk kıyası yapmak şüphesiz abesle iştigaldir. ancak orhan pamuk'u yerin dibine sokup da sartre'ı yüceltenler tipik bir taşra kurnazlığına yatmaktalar. fransa cezayir'i işgal ettiğinde bu pek muhteremler cezayir'i elbette hatırlamamış ve onun yanında yer almamışlardır. ha ne zaman ki fransa ermeni soykırımı var demiştir, bu noktadan sonra ülke gündemine cezayir girer olmuştur. sartre'ın bizde yüceltilmesi de o hesap. ancak orhan pamuk-sartre kıyası yapanların atladıkları bir nokta var. madem ki orhan pamuk'a türkiye'den bakıyorsunuz, o halde sartre'a da türkiye'den değil de fransa'dan bakmanız doğru olandır. ülkeniz başka bir ülkeyi işgal ediyor, kaldı ki hiçbir ülkenin kamuoyunda bu olay işgal adıyla yer bulmaz, bunun için savaş tanımı yapılır, demokrasi tanımı yapılır, özgürleştirme, ehlileştirme tanımı yapılır, ve sizin bir yazarınız çıkıp cezayir'de işgal var diyor ve karşı tarafta saf tutuyor. bunun türkiye'de olabilecek karşılığı vatan hainliğidir. bunun fransa'daki karşılığı ise "her ne olursa olsun, sartre bizim büyük bir yazarımızdır, bizim büyük bir filozofumuzdur" olur. arada bir erdem farkı vardır. görebilenedir, görmek isteyenedir.
düşüncesini ifade etme biçiminde özgünlüğü yakalamış filozoflardan.
küçük yaşlarda geçirdiği çiçek hastalığından dolayı, sağ gözünde ortaya çıkan görme sorununu, daha o zamandan özgün düşünce yapısıyla karşısındakine unutturabilecek derecede keskin bir zekaya sahip olmuş, ' özgürlüğün sınırları olmalı, başkasının özgürlüğüne karışılmamalı ' şeklindeki iddiayı, ' insan kendini yapar, özgür seçimleriyle ilerler, böylece karşısındaki insanın düşünceleri kendisinin sorumluluğu olur ' diyerek çürüten ve özgürlüğü, en azından fransa' da, zincirlerinden kurtarmak için savaş vermiş büyük fransız filozof. bireyin evrimleşerek özgün bir yapıyı oluşturduğu tiplemesi, friedrich wilhelm nietzsche' nin ubermensch' i ile benzerlikler taşımaktadır.

--spoiler--
autodidacte' nin gözüne çatalı alıp saplardım. çığlıklar kopar, autodidacte gözünden çatalı çıkarırken bağırırdı. ancak yapmayı düşündüğüm gereksiz bir eylem olurdu.
--spoiler--
(bkz: hepimiz katiliz)
en kolay bulunanları pipolu fotograflarıdır.
http://www.youtube.com/watch?v=85vEXo7Wntk
nazım hikmethakkında:

Ben her şeyden önce onun insan olarak büyüklüğünü ve kabına sığmaz enerjisini hatırlatmak istiyorum. Onu ağır hastalığı sırasında tanımış, yaşamak ve savaşmak iradesi karşısında şaşıp kalmıştım. Ama beni asıl etkileyen onun hüzünlü ve alaycı uyanıklığı oldu. Eziyetlerden, ölümlerden kaçıp kurtulan bu adam - başkalarının yaptığı gibi - dinlenmiyordu. Biten hiçbir şey yoktu onun için. Dıştaki düşmanla savaşırken içteki dostların hatalarına karşı da kardeşçe bir savaşı sürdürüyordu. Herkesle birlikte barış uğruna, emperyalizme ve faşizme karşı savaştığı sırada bile, Moskova'da oynanan bir piyesinde, bürokrasinin tehlikelerine karşı arkadaşlarını uyarıyordu. Ne militan disiplininden geçti, ne de yazar eleştiriciliğinden. Bu çelişmeyi sonuna kadar yaşadı. Bu sürekli gerginlik, son yıllarda, mahpusluktan artakalan güçlerini de yedi bitirdi. Ama asıl bu yönüyle bugün bir örnek insan olarak kalıyor aramızda.
Vefalı dost, yiğit militan, insan düşmanlarının amansız düşmanı, her yerde hizmet etmek ama hiçbir şeyi görmezden gelmek istemiyordu.
Durup dinlenmeden nöbet tutan bir insanın eserleri, ölümünden sonra da, sizin için aynı işi yapıyor.
*
Jean Paul Sartre ''dan inciler:

-intihar kaçış değil, reddediştir

- Ask, iki insanın bilinçlerini birleştirme çabasıdır. Boşuna bir çaba çünkü insan kendi bilincine mahkumdur

- En büyük günah pişmanlıktır

- Varlığında, varlığın var olmasının söz konusu olduğu bir varlık olarak var olan bir varlığım

- Nesnelerin bir ters yüzü vardı, insan aklını kaçırdığı zaman bunu görürdü

-Benim gibi yaşlı bir devrimciye böyle bir ödül vermek, kapitalizmin öç alma girişiminden başka bir şey değildir. (Nobel Ödülü nü reddederken )

- Birini sevmeye koyulmak başlı başına bir iş, bir girişimdir. Güç ister, yürek ister, körlük ister... Hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki uçurumun üstünden sıçramak ister, düşünmeye kalkarsan aşamazsın onu...

-En bayağı bir olayın serüven haline girmesi için onu anlatmaya koyulmamız gerekir ve yeter. insanları aldatan da bu zaten. Kişioğlu hikayecilikten kurtulamaz, kendi hikayeleri ve başkalarının hikayeleri arasında yaşar. Başına gelen her şeyi hikayeler içinden görür. Hayatını sanki anlatıyormuş gibi yaşamaya çalışır.

-Düşünce özgürlüğünden yoksun olmak düşündüğünü söyleyememek değil hiç düşünememiş olmaktır
felsefesine karşı olanların dahi ciddi bir saygı duyduğu üstaddır.
deli goz sartre.