bugün

+düştüğünde bir yerin acıdı mı?
-cennetten düştüğünde esprisini mi yapacaksın...
+hmm şeyy evet...
-bas git!

+ee siz gördünüz mü acaba?
-sizinle tanışmak için bahane esprisini mi yapacaksın...
+hmm şey evet...
-bas git!

+aaa siz o değil misiniz?
-güzel bir ünlüye benzetme numarası mı çekeceksin...
+hmm şey evet...
-bas git!

kısaca kız "daşşahlı" diye tabir ettiğimiz tiplerdense hiç şansınız yoktur...
selam beni hatırladın mı?
tanışalım mı?
sen ayşenin arkadaşı degilmisin? ayşe nerde? neyse adın neydi?
ateşin var mı?
+ biz çok fakiriz, hayatta baba parası yemedim, ne kazandıysam kendim kazandım, simitçilik yaptım, boyacılık yaptım.
- hmm öyle mi, çok enteresan.
+ şu kafede bir şeyler içsek mi peki, hem sana daha detaylı anlatırım hayat hikaye mi.
- ne münasebet!
+ cinsi münasebet, ehe ehe.
+ya ayşe sana birşey soracağım.
-efendim mehmet?
+sevgilin var mı?
-yok.
+artık var uleynnnn!!!!
-hıhı evet peki ok.
+filiz?
-efendim.
+sevişelim mi?
- sevgilin var mı?
+ yok. senin?
- var.
"sen de mi kalabalıktan/partiden sıkıldın"
ne klisedir yarabbim bu laf! partili balkonlu sahne barındıran film, sinemanın tillahı olsa sırf bu klise yuzunden izlemiyorum. hatta gelmis gecmemis en iyi 10 film arasinda sayabilecegim "cin city" bile sırf boyle bir sahneyle basliyor diye barisamadim guzelim filmle.. neyse ki rodrigez abimizin kara mizahi meseleyi tatlıya bagladı.

ama tekrarlıyorum,

balkonda yüzü karsiya donuk sigara/sampanya icen hatunun arkasından kendini disarı atan o adam "sen de mi kalabalıktan sıkıldın" turunde bisey sacmalarsa, bil ki karı bunu yemez. yerse eger, bu durum da onun kalitesini ortaya koyar. aman diyim abi.. sakın!
-ateşim çıktı benim galiba ya!
+bakiyim! yoo bir şeyin yok armutcan!
-hayır nazlıgül, aşkının ateşinden cayır cayır yanıyorum!
bar ortamı, yüksek sesli salınma müziği..
kız boş boş etrafa bakınmakta, şişe birasını içmektedir. erkek kızı görür elindeki bardağıyla yanlamaya başlar. kafasındaki o mükemmel soruyu sormak için hamlesini yapar :

erkek - ne içiyorsun ?
kız - bira ?
ve erkek paralize olur.. çünkü soracak başka sorusu yoktur... yeni konu düşünür ve aklına gelen ilk cümleyi söyler ;

erkek - biliyor musun, ben 6,5 kilo doğmuşum.
kız - yani ?
erkek - yani tombullardan hoşlanırım.

daha sonra erkek bu cümleleri kuracak başka bir kız ararken , kız bir daha asla dışarı çıkmamak üzere mekandan ayrılır.
yavrum senden bi çocuk yapalım mı?
(bkz: müjde ar)
(bkz: merhaba bagyan danışabilir miyiz)
Konuşuyoruz ama sevgilin kızmasın.
Bomba gibisin..baban terorist mi?
"Düşerken çok acıdı mı?", "annene el mi kaldırdın?" Tarzı yaratıcı olduğu düşünülen cümlelerdir.
- saatiniz var mı ?
+ yok.
- alırız.
???..
- marhaba.

marhaba ne aq?
cümle değilde taktik vereyim.

(bkz: barney stinson) taktik kitabından.

taktiğin ismi ted mosby.

yapılması gerekenler;

1) bir damatlık kiralayın. eğer bir damatlığınız varsa bu yazıyı kapatın, karınızın yanına gidin.
2) bir barda ya da kafede gömleğiniz ve papyonunuz dağılmış bir şekilde içmeye başlayın.
3) önceden hazır etmiş olduğunuz alyansla hüzünlü hüzünlü oynayın, parmağınızdan çıkarın ve seyredin.
4) en sonunda biri gelecek ve neler olduğunu soracaktır. ona nikah masasında terk edildiğinizi söyleyin.
5) eğer yerse -ki burası türkiye, yeme'meme ihtimali yüksek vururlar adamı çünkü- sizi üzgün halinizden kurtarmak için yapmayacağı şey yoktur.