bugün
- icardi190517
- ali erbaş13
- türkiye işçi partisi11
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu35
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- arda güler13
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır10
- karınıza range rover alır mısınız21
- anın görüntüsü15
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- xdearm9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı8
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss23
- evlilik9
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi20
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- futbolcu ismiyle nick almak11
- escort fiyatlarının güncellenmesi8
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı11
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- susmayan durmayan israile gemi ticareti10
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü23
hadi ama hangimizin aklından geçmiyor ki bu?
her sabah 07:30'da vivaldi abinin dört mevsiminden en sevdiğim o yaz mevsimi, david garrett versiyonuyla inliyor odamın duvarları arasında. gözlerimi ilk açtığımda "alarmı 5 dakika ötele" diyorum ve kafamı tekrar yastığa gömdüğümde o alarmı bir kaç kere daha ötelemek master card'ın nutkunu tutacak bir değer. her ne kadar saati 08:00'a kurmak, bu duruma şahit olan hayat misafirlerim için kesin çözüm gibi görünse de böyle bir zevkten geri kalmak isteyeceğimi sanmam.
jet hızıyla kahvaltı niyetine birkaç lokma sigara altlığı -o da aklıma gelirse, canım çekerse- gömlek ütüleme süresince tıkınılabilir durumda oluyor. nihayet gözlerimi ovuşturarak iniyorum merdivenlerden. gün içindeki en büyük antrenmanım bu merdivenlerdeki seyahatim. sigaramı yakıyorum apartman kapısından tam çıkarken ve kendi kendime "akşam eve gelip, erkenden uyuyacağım" diyorum. oysa birkaç dakika içerisinde toplu taşıma araçlarının buram buram leş kokusu arasında buluyorum kendimi ve kusmaklı olarak atıyorum üzerimdeki uyku sersemliğini. gün içinde türlü-çeşitli sıkıntıyla uğraşıyor, türlü ve gene çeşitli adamla muhattap oluyorum. binlerce liralık telaffuzların arasında ufak çaplı beyin amcıklaması geçirdiğim sırada "öğle yemeği" yetişiyor imdadıma. eğer tek başıma yiyebilirsem ne ala... ya yok götü tavanda bir mütteahhit ile randevu ayarlanmışsa öğle yemeği için, menüde az pişmiş yarak oluyor hep.
herneyse işimi seviyorum en azından. ya da seviyormuş gibi yapabiliyorum hala... akşam oluyor ve o sabah kendime söylediğim yalan, alıp başını gitmiş oluyor bir yerlere. genelde "doğru eve gitmek" kısmı gerçekleşmiyor hikâyemin. ikinci ihimal de "uyumak" kısmı sandığım kadar kolay olmuyor.
uzun süre bunun, kendimi kandırmak için uydurduğum basit bir avutmaca olduğunu düşündüm. işime yaradığı sürece kullanılabilir durumdaydı da hani. ama sonraları taktiğimin birileri tarafından çalındığını öğrendim. bugün, etrafımda herhangi bir işte çalışan olarak modern köleliğine devam eden kim varsa aynı yalanla avutuyor kendini.
metroya topkapı-ulubatlı istasyonundan benimle binen şu adam, onun hemen yanında duran ve davutpaşa istasyonunda inen şu talebe kızcağız... bi de çatık kaşlı adamlar.
en çok onların bu taktiğe ihtiyaçları var sanırım.
her sabah 07:30'da vivaldi abinin dört mevsiminden en sevdiğim o yaz mevsimi, david garrett versiyonuyla inliyor odamın duvarları arasında. gözlerimi ilk açtığımda "alarmı 5 dakika ötele" diyorum ve kafamı tekrar yastığa gömdüğümde o alarmı bir kaç kere daha ötelemek master card'ın nutkunu tutacak bir değer. her ne kadar saati 08:00'a kurmak, bu duruma şahit olan hayat misafirlerim için kesin çözüm gibi görünse de böyle bir zevkten geri kalmak isteyeceğimi sanmam.
jet hızıyla kahvaltı niyetine birkaç lokma sigara altlığı -o da aklıma gelirse, canım çekerse- gömlek ütüleme süresince tıkınılabilir durumda oluyor. nihayet gözlerimi ovuşturarak iniyorum merdivenlerden. gün içindeki en büyük antrenmanım bu merdivenlerdeki seyahatim. sigaramı yakıyorum apartman kapısından tam çıkarken ve kendi kendime "akşam eve gelip, erkenden uyuyacağım" diyorum. oysa birkaç dakika içerisinde toplu taşıma araçlarının buram buram leş kokusu arasında buluyorum kendimi ve kusmaklı olarak atıyorum üzerimdeki uyku sersemliğini. gün içinde türlü-çeşitli sıkıntıyla uğraşıyor, türlü ve gene çeşitli adamla muhattap oluyorum. binlerce liralık telaffuzların arasında ufak çaplı beyin amcıklaması geçirdiğim sırada "öğle yemeği" yetişiyor imdadıma. eğer tek başıma yiyebilirsem ne ala... ya yok götü tavanda bir mütteahhit ile randevu ayarlanmışsa öğle yemeği için, menüde az pişmiş yarak oluyor hep.
herneyse işimi seviyorum en azından. ya da seviyormuş gibi yapabiliyorum hala... akşam oluyor ve o sabah kendime söylediğim yalan, alıp başını gitmiş oluyor bir yerlere. genelde "doğru eve gitmek" kısmı gerçekleşmiyor hikâyemin. ikinci ihimal de "uyumak" kısmı sandığım kadar kolay olmuyor.
uzun süre bunun, kendimi kandırmak için uydurduğum basit bir avutmaca olduğunu düşündüm. işime yaradığı sürece kullanılabilir durumdaydı da hani. ama sonraları taktiğimin birileri tarafından çalındığını öğrendim. bugün, etrafımda herhangi bir işte çalışan olarak modern köleliğine devam eden kim varsa aynı yalanla avutuyor kendini.
metroya topkapı-ulubatlı istasyonundan benimle binen şu adam, onun hemen yanında duran ve davutpaşa istasyonunda inen şu talebe kızcağız... bi de çatık kaşlı adamlar.
en çok onların bu taktiğe ihtiyaçları var sanırım.
bazen çok zor oluyor. insan bazen yanlış eve...
vazgeçtim. çok kötü şeyler olacakmış gibi geldi.
vazgeçtim. çok kötü şeyler olacakmış gibi geldi.
Tarafımca pek mümkün olmayan durum. Eve gelince mesleğim ev hanımlığına dönen nadir kişilerden biri olarak, bu durumu yapacagim günü hasretle beklemekteyim..
yanlış eve gidip uyumaktan daha iyi olan eylemdir.
gece 1'de işten çıkan 2'de evde olan insanın yapacağı en doğru hareket..
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar