bugün

dostlarını eğlendiren palyaçonun, eski kitabıyla başbaşa kaldığında yaşadığı yıkıntının üstünde dans eden kertenkele gibi hissediyorum.
Bilmiyorum ya, yaşayasım gelmiyor açıkçası.

Bazen diyorum hani kendi kendime ergenliğine yeni mi giriyorsun lan diye ama, yok ya.

insanın canını çok fazla şey birden sıkıyorsa kaçmak istiyor, ben de kaçmak istiyorum.
beni etkilemedin hiçbir zaman. ne avuçlarını koklamak geldi içimden ne de parmaklarını sevmek. birçok kadını da sevmedim zaten. onlar adım attı ben de tuzak oldum, bekledim. aşkı ya da huzuru beklemedim. bekleyecek daha önemli şeylerim vardı.
Kalbin atmadığı saatler ve saatleri her gün tekrar eden insanlar var. Çöllerin dışında kalmış çöller, okyanusların sırtını çevirdiği okyanuslar var. Her şey birbirini sindirmeye çalışıyor.

Taşmak isteyip taşamıyorum, halim yok. Sürekli günleri tekrarlıyorum. Günlerin sırasını unutmaktan korkuyorum. Isı nasıl hesaplanır, dairenin alanı hesaplanırken pi kaç alınır, hatırımda. Gündelik her şey yavaş yavaş siliniyor. Buğu gibi. Günlerin sırası, aylar ve rakamların çağrıştırdıkları.
Doğum günüm, kimlik numaramın ilk üç rakamı ve kredi kartlarımın son dört hanesi, artık hiçbiri hatırımda değil. Dairenin alanı hesaplanırken pi üç virgül on dört alınır ve yarı çapı ile çarpılır. Biliyorum.

insan ne kadar çok düşünürse o kadar aciz bir varlık olduğunu fark ediyor. Aynaya bakmak istemiyorum, o görüntüye tahammül edecek cesarette değilim. Belki müzmin bir anksiyete belki varlığıma yönelik bir isyan, bilemiyorum. Ben sadece öfkeyi, kini, simsiyah zehir gibi nefreti hissediyorum.
Hiç kalbi atmadan yaşayan insanlar var, kendimden biliyorum.. iyi biri değilim, olmak ister miydim? Cevaplaması zor bir soru. Kim için, ne için? Galiba istemezdim. isteseydim bunu sormazdım.

Hayatta pi’nin üç virgül on dört alındığı hiçbir problem yaşamadım, insanlar yalın olmayı arzuluyor. Virgülleri ve küsuratları sevmiyor. Ben yine de dairenin alanını hesaplarken yarıçapı, üç virgül on dörtle çarpıyorum.
Toplardamarımdan akan sıcacık kirli kanın akışının ağırlığını hissediyorum. Bileklerim sızlıyor. Kalpsiz insanların da canı yanabiliyor, tuhaf bir şey bu. Şekersiz çaydan tat alabilmek gibi. Şekersiz çaydan aldığım tadı şekerli çaydan hiçbir zaman alamadım. Geometrik bir mesele değil, daha çok bilinçaltı ve biraz anatomi bilgisi.

Karsaz Geldi Geçti Dersiniz..
Bıktık şu not dilencilerinden her sınavdan 2 gün önce başlıyorlar not istemeye. yahu yok yok vermek istemiyorum. Şehirden ayrıldım geldim biraz kafa dağıtıyım diye haftanın 3 gününü kütüphanede harcadım. Biz bilmiyor muyuz gezip eğlenmeyi. 2 kitap okuyamayacak kadar acizseniz gelmeyin şu bölüme bedavacılar sizi. Online sınavda bile not dileniyorlar be.
Çok şey geçmesine rağmen içimden transit geçiyo yani hiçbişey geçmiyo.
Maksimum hız= ışık hızı
Matematiksel kanunlar
Minimum mesafe= Planck uzunluğu

Gibi keşiflere bakarak simülasyon teorisine inanıyor bazılarımız. Planck sabiti hariç diğer keşifler yanlışlanamamış şimdiye kadar.

inception filmini izleyen bilir ki rüya içinde rüya gören biri rüyada olan birine göre daha uzun yaşadıgını hisseder. Yani bundan önce daha uzun yaşadığımızı hissettiğimiz bir rüyadan uyandık ve Matrix'teki zion gibi bir yere döndük. Ve Bu sonsuza kadar sürüyor, zamanın sıfır(0) olduğu duruma yaklaşıyoruz ama tam yaklaşmıyoruz.(limit) çünkü sonsuz bir gerçeklikte yaşıyoruz.
iyi saçmalamışım.
insanlara güvenim sıfır ama bu öyle bir sıfır değil aşırı yorucu bir sıfır, en sevdiğim kişi bile olsa güven konusunda hep bir önyargım ve tedirginliğim oluyor, insanların iyi niyetli olduğuna inanmıyorum mesela ya da samimi olduklarına, gerçekten çok sevsem de bu böyle, belki ben güvensiz biriyimdir ben samimi değilimdir ondan onları da öyle görüyorumdur ama ben insanların içinde hiçbir şüphe oluşmasın diye aşırı çabalayan biriyimdir de öyle düşünüyorum en azından, bunu muhatap olan insanlaea sormak lazım yine de.

Bu yüzden paylaşımcı da değilimdir bazen, güvenmediğim için ya da karşı tarafın samimiyetine inanmadığım için. Takıntılı bir ruh hastası olabilir miyim
Her gün aynı,
Her gün aynı,
Her gün aynı.
(bkz: hayat)
iki adet meme olsada emsek.
Bu sene kar yağmasından yıldım amk,

Mart 23 olmuş hala kar yağıyor hala kar yağıyor,

Hayır bari tuta heryer beyaza bürünse neyse,

Anca çamur anca soğuk amk.
Ulen mikindirik bi testte bile kibritçi kız çıktım, iyi mi! O kadar şanslı masal karakteri varken!

Ben de şenlik ateşi yakarım aq.
Bilmiyorum gelişine yaşıyorum bu aralar . Sonuçlarını da çok düşünmedim . Umarım hata yapmıyorumdur .yaparsam da tecrübe olur.
Hey yaklaşık 13 yıl sonra yeniden sözlükteyim . Nasıl heyecanlıyım yıllar sonra yeniden ...En son üniversite hazırlıktaydım, şimdi ise ohoooo neler oldu neler (gülücük) neyse anlatacak çok hikaye girilecek çok entry var. Eee hoşgeldim o zaman .
Hiçbir şeyi bilmeyip asalak gibi yaşayıp mutlu olmayı mı yeğlerdim yoksa yaşanmışlıklar sonucu acı çekilip öğrenilen mutluluğu mu bilmiyorum.
içerik bulunamadı.
bu aralar manyağa bağlamış durumdayım, çok dengesizim ve sıkılıyorum. acilen biri beni bu durumdan kurtarmalı.
bilemiyorum, Altan. içimden haykırmak, bağırıp çağırmak, can yakanlardan tek tek hesap sormak geliyor. tüm o imkansızlıklara göğüs germeye çalışan genç, yürekli kadın gitmiş, yerine ise umudunu heptan çöpe atmış, 'sikerler artık' demiş yaşlı, huysuz karının teki gelmiş gibi. hayat ne acayip be
Valla hepimizin içinden geçen bir hükümet var. Başka da aklıma gelmiyor.
hava soğuk, kuşlar donuyor.
dün yazdım iki adet meme olsada emsek diye eksilediniz ne yapak mk. içimizden de mi geçirmeyek?
Özledim.
Mınakoyim bu memleketin.
içimden geçtiklerini nasıl yazabilirim? Beni s.iktilermi diyeyim?
umudunu kaybetme, dünyada güzel insanlar hala var. nerede ne zaman karşına çıkacağı belli olmaz. belki uzun zamandır aradığın muhabbeti, belki sıcaklığı, belki özlemi bulacaksın. ve belki tüm kara bulutlarını bir anda dağıtacak ve seni hayata yeniden bağlayacak...