bugün

şiir kitapları 160. kilometre yayınları arasından çıkan şair.
--spoiler--
ah kızkardeşim
hafızamda yüzen balık meşrepli kız
senin hâlâ bir amın var mı
peki benim bir vicdanım
aklın nihaî zaferinden beri
kanadığın günkü gibi
aklımda tuttum seni
kandillerin ışığında bembeyaz
ne unuttum ne kanattım
gözlerinin kederine battım
dünya zevkine yattım
haydi sen de sızlanma artık
konstandinûpoliii konstandinûpoliii diye
işte şu gerçek acı ama gerçek
dünya hiçbir zaman akıllanmayacak
âşık gönüller bir katre teselli bulmayacak
ruhlarımızın üstündeki hasırlar kalkmayacak
mahzun körfez yahudilerine sor istersen
şiirden şiire gezen nehir evliyalarına
pornocular asla saatlerini çıkarmayacak
allah kahretsin fransız ihtilalini
ötekine bir şey demiyorum o kendini kahretti
tarihin bu perdesinde sunulan
dolmuş gözlere iftiharla sokulan
devletlerin zirvelerine haram olası temsilde
parça parça millet müsveddeleri içinde
ikimizi bir bilgi çağında farz edemiyorum
tolstoy haklı kanlı düşünceler köylerden çıkmıyor
cahillerden öğreneceğimiz çok şey var
bu şiir de böyle paramparça kalsın
itilmişlerin ilenci sonsuza dek mübarek olsun
--spoiler--
bu tarihi kim yazdı yavrum
kim çizdi ak kâğıtlara
asyanın kirli yüzünü
avrupanın sabunlu ellerini
sen bu sıralarda dirsek çürüttün de öğrendin
kanuni sultan süleyman hafta sonlarını
hangi kıtada geçirdiğini
bu çiçekleri sen boyadın yavrum
kırmızı çizginin soluna
sen yazdın bu ılık
tuzlu yazıyı
sen halis devlet sütüyle büyüdün yavrum
kavimler kapısında biten otuzbirotları
senin kanınla sulandı
annem seni yetiştirdi
bu sınıfa yolladı
gördün
kaleminin ucunda yemyeşil akan ırmakların
sınır boylarında nasıl kızardığını
senin küçük ellerin
bunları da yazdı yavrum
kırmızı çizginin soluna
olduğu gibi
ne eksik ne fazla
yolculuğun
daha sürecek yavrum
rengârenk bir damarın kopuşu gibi
alacakaranlığın içinden
uygunadım ölümlere
şehrin sütbeyaz meydanlarında
bir gün gelecek
senin küçük ellerinle
kırmızı çizginin soluna yazdıkların
hep birlikte okunacak
yüksek sesle ağlanacak

bu son olacak

artık kan akmayacak.
enis batur'un kara mizah antolojisinde bir öyküsü iki şiiri bulanan edebiyat insanı.

lakin kitapları bulunmuyor, bulunamıyor.

idefix her zaman bir ihtimaldir elbet.

ece ayhan'ın değişiyle "sıkı şair"dir.

şiirinde asla yapamayacaksın
bresson'un filminde yaptığını
evinden kaçmış bir yük eşeğiyle
bir sirk filinin göz göze gelişini
asla anlatamayacaksın
hayde moustapha, epyarn
seninle bir resim yapalım:

moda burnunda durmuşuz
nilgünsüz marmaraya dalmışız
ayşe gitmiş başka adama
gene cep kanyağına kalmışız
sen ilhandan bir madrigal okuyuorsun
ben selimiyeye bir çomak sokuyorum
cahit epyarn. beyoğluna bağrıyor
alın bu bonoları kıçınıza sokun
limanın façası değişiyor
bonolar uçuşuyor martılar kaçışıyor
fok yaşar cam gözlerle yarışıyor
şehir hatları birbirine karışıyor
heybeliden bir fayton kaçıyor
mühürdardan denize uçuyor
denizden oğlan çocukları çıkıyor
birbirlerinin saçlarını tarıyor
gece oluyor ece geliyor
ece gidiyor ecel geliyor
ecel geliyor günsür gidiyor

tur
gut

re
ya
e
dip
el

lu
me
tin
u
yar
ce
mal
can
se
ver

yağmur olup yağıyorlar
gar lokantasına dalıyorlar
vinçler içlerini çekiyor
mendirekler taşlarını döküyor
tezer düşlerini rıhtımda yumurta gibi kırıyor
kırıklardan al dante mısralar yapıyor
gökyüzü tezerin beynine çöküyor
doktor fikret kızkulesinde dansediyor
dans ederken denize dökülüyor
enver paşanın canı sıkılıyor
haydarpaşanın rütbeleri sökülüyor
kader açıklarda yüklü bir tanker gibi
cumhuriyet şamandırasına bağlı bekliyor
halatlar gerildikçe geriliyor
tarih adım adım geriliyor
ermeniler birer birer diriliyor

hayırlı ve hayırsız adalarıyla
ikiye bölü nüyor marmara
uzuyor çat lak ankaraya

sular boşalıyor
çan
ka
y
a
y
a

izzet yasar
ferhan şensoy ile nedim gürsel'in, galatasaray lisesi'nden sınıf arkadaşı.