bugün

izmir otobüslerinde sıkça görülen, izmirlilerin alışmış olduğu fakat şehre misafir gelenlerin şaşkınlıkla maruz kaldığı faşizm şeklidir.
izmir gibi güzel, liberal ve demokratik bir şehirde telefonla konuşan insanlara bağırılması, mesaj yazanlara 'bu otobüste telefon kullanmak yasak!' şeklinde agresif yaklaşım hiç yakışmıyor gibi. diğer şehirlerde de aynı uygulamalar mevcuttur fakat izmir otobüslerinde telefon çalmaya başladığında insana kötü kötü bakmaya başlıyorlar, kaza ile telefonu açarsanız da nazik(!) bir tavır ile karşı karşıya kalıyorsunuz.
izmir halkı bu konuda biraz daha ılımlı olsa güzel olur sanki...*
izmir dışındaki her şehre de yayılmasını temenni ettiğim, faşizm demenin ağır kaçtığı ama kesinlikle gerekli tavır. hayır yasaksa konuşma kardeşim. iki dakika sabret inince ararsın, dimi ama?
gerekli bir uygulamadır. yoksa akşam işten çıkmışsın, kafa olmuş kazan. yanında bir tikigül arkadaşıyla 'ay ığranç filan oldum, bööö geldi dersten cıktıııım gibinle otobüse attım kandımı ciciş' gibisinden bır bır bır konuşuyor. şimdi gel de dayak manyağı yapma bunu. bu gibi örnekler sebebiyle izmir' de otobüste cep telefonu ile konuşmak yasaktır; konuşmayınız, konuşturmayınız.

edit: gerekli sözcüğü formata aykırıymış, kullanmayınız.
(bkz: faşizme karşı yapılan faşist saldırı)
bursadaki sarı terminal otobüslerinden birinde, birebir şahit olduğum bir olay:
telefonla konuşmakta ısrar eden bir adam, kendisini kibarca uyaran şöföre: "ne var be ne var?! uçakta bile kapatmıyorum ben telefonu! ne kapatıcam otobüs lan alt tarafı!" diye cırlamıştır. böyle durumlar mevcutken ki adamın kendini ve uçağa binmeyi bir bok sanmasını geçtim uçakta telefonu kapatmamayı -artık erkeklik mi desem delikanlılık mı bilemedim-'dan sayması apayrı bir durum.
hal böyle olunca bendeniz de bu tarz bir "faşizm" gerekli diye düşünüyorum zira kibarlığa pek gelemeyen bir milletiz.tepeden inen demir yumruklara bayılırız!

ayrıca:
(bkz: izmir insanıyla bursa insanı arasındaki farklar)
izmirde hala telefon sinyaliyle bozulabilen otobüslerin dolandığını gösteren faşizmdir. inin o aletlerden yahu binmeyin öyle şeylere. *
sadece izmir için değil genelde tüm otobüslerde, halkın aklına en başta yanlış olarak benimsetilmesinden doğan faşizmdir. bunun temeli mercedes marka otobüslerin fren tertibatında kullanılan sistemin üreticisi bosch firmasının parçanın kullanım ortamının otobüslere uygun olmamasından ötürü garantisi vermemesinden kaynaklanmıştır. ancak mercedes marka aracınızın fren tertibatı arıza yaptığında firma "e bu kullanımdan manyetik alandan vs." gibi ayaklara yatıp topu araç sahiplerine ve mercedes firmasına atınca da bilgi eksikliğinden bunları araçlara yazmak adet halini almıştır.

(bkz: bir deli kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkaramamış)
Hemen hemen her yeni gelen yabancının izmir'e alışmakta en çok sıkıntı çektiği konulardan birisidir. Benim de başıma gelmişti afaroz edilmiştim otobüsten.

Efendim bendeniz üşenmedim bizzat mercedes firmasına bir mail attım. Özellikle izmir'e son dönemde alınan conecto model otobüslerin aynılarından pekçok şehirde olmasına rağmen neden cep telefonu yasağının sadece izmir'de uygulandığını sordum. Verilen cevapta özetle aslında cep telefonunun sistemleri bozmadığını ancak aynı anda yüz küsür tane telefonla bir de hareket halinde konuşmanın nasıl bir sonuç doğuracağını tespit edemedikleri için telefon yasağının olduğunu yazmışlardı. Bunun çözümünün ise otobüslerin standart donanımlarına ek olarak takılabilecek küçük ve cüzi fiyata sahip harici anten kullanmak olduğunu da eklemişlerdi. Ancak eshot, herşeyde sorumluluktan kaçma konusunda örnek bir kurum olduğu için bu masrafa girmemiştir ve dolayısıyla otobüslere basit uyarılar yapıştırarak cep telefonuna aklınca yasak getirmiştir. Çünkü bir kaza anında kazanın nedenini açık olan cep telefonlarına bağlayıp işin içinden sıyrılmak(hele ki o anda telefonla konuşan birisi varsa onu günah keçisi ilan ederek) çok daha kolaydır. Otobüslerde dikkat edilirse uyarılar otobüs üreticisi tarafından fabrika teslimi konulmamış, sonradan ilave edilmiştir.(yazılar farklı)

Buna karşıt olarak da şöyle bir durum var: Efendim maalesef halk olarak toplu ulaşım araçlarında telefonla nasıl konuşulacağını çok iyi bilmiyoruz. Kimimiz saatlerce çevreye saygısızca konuşur, kimimiz yüksek sesle konuşur vs. Başımdan şöyle bir olay geçmişti. izmir'de 515 numaralı buca otobüsüyle akşam eve dönüyordum ki bir hafta sonra sınavım vardı ve bütün gün ders çalışmaktan kafa kazan olmuştu. Üç tane ergen bozuntusu ve boyunlarına doladıkları atkıyla bucalı oldukları aşikar olan(bucalıları rencide etmek gibi bir derdim yok, söz entryden dışarı) gerzekten bir tanesi yüksek sesle telefonla konuşmaya başladı. Ha biter dedim yok, yol uzun yolculuk boyu çekilmez arkadaşları vasıtasıyla uyardım. Tabii ki akabine ne var bilaaaader noooolmuş yani konuştuysak hiç mi binmedin sen buca arabasına şeklinde başlayan ve galiz küfürlerle sonlanan bir sürü cümle duymamla yakasına yapışıp birinin suratına patlatmam bir oldu. Kavga çıktı, herkes benden yana ama bunlar hala inatla bana küfretmekteler, biz bucalıyız diyerekten delikanlılık ayağı çekmekteler. Sonuçta üçünü de şoför otobüsten attı, biz de rahat ettik.

Yani demem o ki cep telefonu yasağı, her ne kadar saçma sapan nedenlerle gelmiş olsa da, biz telefonla konuşmayı öğrenmedikçe yürürlükte kalmalıdır. En azından kafanız biraz daha rahat oluyor yolculuk boyunca.
(bkz: istanbul halk otobüsünde oruç vakti simit yemek)

aslında bu kadar eş-değer değiller. sonuçta izmir'deki durum diğer insanları ilgilendiriyor, ancak verilen tepki...**
insanı fitil eden yaklaşımdır. bu konuda hassas olanlar da genellikle yaşlı olanları olmak üzere bayanlardır. sizi aramayacak biri tutar o otobüsteyken arar tam açarsınız, tutar teyzenin biri hemen atlar, çemkirmeye başlar. aslında şu vardır ki, o otobüsü kullanan şoförün telefonu her daim açıktır ve istediği zaman konuşur.
yerli mi yersiz mi olduğuna, telefonu açık şöförler gördükçe karar veremediğim durum.ayrıca ilkginç bir kontrol mekanizması vardır bu durumun şöyle ki; otobüsün müdavimleri zamanla gammazlık sınıfına yükselip, sonar gözleriyle açık telefon ya da telefon benzeri( aslında benzemesede olur ) elektronik cihazları aramaya buluncada insanların içinde yüksek sesle insanı rezil etmeye kendilerini adamışlardır. elinizdeki cihazın mp3 ya da farklı bir elektronik alet olduğunu anlatmaya çalışsanız da genelde yaşlı bir teyze olan gammazcı eleman kabullenmez ve sizi dibe batırmaya devam eder.
otobüstekilerin en yüce amacı konumundadır. işte bu yüzden kendilerini istanbul'la sadece kıyaslama konumundan ileri gidemeyecek, hep aynı seviyede kalacaklardır.
o abs li frenler tutmazsa o konuşma birinin hayatına yol açabilir olduğu için haklı tepkidir.

kapatırsın ve inince ararsın gibi basit bir çözümü vardır.
tüm kentlerde olması gereken "faşizm"dir.

aynı model otobüslerin işlediği tüm kentlerdeki otobüslerde telefon yasağı imi bulunur. ama öküzlerin çok oldukları kentlerde bu durumu ciddiye alan bir avuç insanı umursamayan pek olmaz.

anlatamazsınız "canımı, sağlığımı tehlikeye atıyorsunuz" deseniz de. sırf böyle bir durumda belediye otobüsünde kadının biriyle yarım saat dalga geçtim otobüsün yarısı gülmekten katılıyordu. ama hanımefendi cep telefonu kulağına yapışık doğduğu için umursamadı.

istanbul metrosu'nda da benzer bir durum söz konusudur. duraklarda "inenlere öncelik verin" tarzı yazılar, imler, sesli uyarılar gırladır. gelin görün ki her seferinde inenlerden önce vagonlara binmeye çalışan; oturmak için üç kuruşluk aklı sıra çakallık yapan tipler vardır.

vagondan inerken her seferinde bu kişinin tam karşısında dikilir ve gözlerimi gözlerine dikerim. hâlâ anlamazdan gelirse "arkadaşım izin ver de inelim" derim. ben mecbur muyum sizin dangalaklığınız yüzünden slalom yapmaya?
vagona binerkense tam her yer dolmuş ve bizimkiler kapının önüne denk gelen yerlerde kalmışken "arkadaşım şöyle açılın bakayım" derim. tamamını vagona binecek güruhun en arkasına sallarım.

bu tip uyarılar, uygar bir toplumda duyulmayacak olsalar da özellikle akdeniz havzası'nda yaşayan toplumlardaki "kurallar çiğnenmek içindir" yaklaşımı nedeniyle zorunluluk durumdadırlar. konu yalnızca bireyselse amenna istediğin haltı ye; istediğin kuralı çiğne! ama tutup da başkalarına zarar verme, zaman/para/v.s. kaybettiremezsin. öyle bir hakkın yok.

(bkz: izmir i sevme nedenleri)