bugün

Enteresan bir hikayesi var bu meselenin.

--spoiler--
izlandalılar TÜRKLERi NEDEN SEVMEZ?

16 temmuz, Türkiye’de birkaç kişinin ancak bildiği/duyduğu, izlanda’nın Osmanlı denizcileri tarafından yağmalanma hadisesinin tarihi.
iskandinav dilinde “Tyrkjaránið” olarak bilinen hadisenin ingilizce karşılığı “Turkish raids”, Türkçesi ise “Türk istilası”.

Kendi kaynaklarımızda “izlanda seferi” olarak geçen hadisenin hikayesi şu şekilde;

16. Yüzyıldan itibaren Akdeniz'de Osmanlı/Türk sancağı çekerek yağma eylemlerine katılan çok sayıda korsan gemisi bulunmaktadır.

Bu gemiler Osmanlı sancağı çekmelerine rağmen köken olarak Türklerden değil, çoğunlukla Kuzey Afrikalı denizci kabile mensuplarından oluşmaktadır. Korsanlar, yağma yaparken kendileri için bir güvence teşkil ettiği için Osmanlı sancağı çekerken, Osmanlı idaresi de kendi nam ve hesabına yağma yapan korsanlardan yüklü miktarda vergi almaktadır. Zamanla bir Türk gölü haline gelen Akdeniz'de neredeyse yağmalanmayan gemi ve liman kenti bırakmayan Kuzey Afrika asıllı korsanlar, bir süre sonra Akdeniz'e sığmaz hale gelirler.

Bunun neticesinde de Cebelitarık Boğazı'ndan geçerek Atlantik Okyanusu'na açılmaya ve Avrupa'nın okyanus kıyısındaki el değmemiş sahil kentlerine göz dikmeye başlarlar.

Hollanda sahillerinin topa tutulduğu sırada Jan Janszoon isimli Hollandalı bir korsan, Osmanlı’nın denizlerdeki heybetinden etkilenerek Osmanlı gemilerinde Türklerle ve Kuzey Afrikalılarla birlikte çalışmak istediğini bildirir.

Osmanlı sancağı altında kılıç sallamak için Müslüman olmak gerektiği bilgisi kendisine verildikten sonra anında islam dinine geçen Jan Janszoon, "Küçük Murat Reis" ismini alarak Osmanlı donanmasında rütbeli bir denizci oluverir.

Yıllar önce Hollanda ile ispanya arasında yapılan 8 yıl savaşlarında ispanyollara kan kusturan bu kişi, Hollanda'nın savaşı kaybetmesinin ardından karada yaşamaya ve kendisini atıl hissetmeye başlar.

Boy göstereceği bir donanmayı sonunda bulan Hollanda asıllı korsan, kısa bir süre sonra kendisine tahsis edilen kadırga ve toplarla yağmalayacağı yeni liman ve gemiler aramaya koyulur.

1620'li yılllarda küçük Murat Reis komutasındaki dev kadırgalar iskandinav ülkeleri üzerine bir sefer başlatır. Danimarka ve isveç'in liman kentlerine yaklaşmaya çalışan Murat Reis, kökeni Vikinglere dayanan ve savaşçı denizcilerden oluşan iskandinavlardan sıkı bir mukavemet görür.

Kuzey denizlerinde geçen ve yıllar süren seferler sonucu tek bir liman kenti ya da gayrimüslim gemisi yağmalanamaz; bu yüzden hem reiste, hem de tayfada büyük huzursuzluk baş gösterir. Murat Reis'in içinde uzun süre bekleyen ve patlamak için fırsat kollayan bu enerji sonunda kendini savunma gücü bulunmayan, sadece balıkçılıkla geçinen, küçük bir ülke bulur. Bu ülke izlanda’dır.

Diğer iskandinav kabilelerden farklı olarak buzuldan oluşan bir adada yaşayan izlandalılar, binlerce yıllık tarihlerinde o döneme kadar kimseyle savaşmamışlardır. Çünkü adına Iceland(buz adası) denilen bu toprak parçası için kendilerine meydan okuyan kimse çıkmamıştır.

Bu yüzden savaşçı yetenekleri gelişmeyen ve sadece balıkçılıkla hayatlarını idame ettiren bir ada ülkesinin Murat Reis'in güçlü kadırgalarına karşı koyması hiçbir şekilde mümkün olmamıştır.

izlanda'nın güney ve batı kıyılarını istila eden Murat Reis komutasındaki korsanlarımız ilki 1627 yılında gerçekleşen izlanda yağmasında ada halkının tüm değerli eşyalarına ganimet olarak el koyarlar.
Ayrıca Murat Reis, genç ve sağlıklı olan erkekler ile kadınlardan oluşan yaklaşık 800 ila 1000 kişiyi yanına alarak adadan ayrılır. Sarışın, renkli gözlü, uzun boylu ve iri kemikli kızlar kadın pazarlarında, güçlü ve iri yapılı erkekler ise köle pazarlarında çok büyük talep görür.

Bu yüzden yakın bir tarihte izlanda'ya ikinci bir sefer düzenlenir. Bu kez daha fazla insan taşıyabilmek için daha büyük kadırgalarla yola çıkan Murat Reis, ikinci izlanda seferinde 2000 genç kadın ve erkeği yanına alarak önce Cezayir'e, ardından da istanbul'a doğru yola koyulur.

O dönem nüfusu 60.000 civarında olan izlanda, sadece iki seferde genç ve üretken nüfusunun büyük bölümünü, değer ifade eden milli servetinin de tamamını kaybeder. Bunun üzerine savaş eğitimi alan genç izlandalılar önce silah kullanmayı, ardından da kendilerini savunmayı öğrenirler
izlanda tarihi, "Tyrkjaránið" olarak bilinen ve büyük bir yıkımı ifade eden Türk seferleri sonucu adeta yeniden yazılır. 17. Yüzyılın ortalarında çıkarılan bir yasayla ülkede Türk öldürmek meşru bir eylem olarak kabul edilir ve Türk öldürenlere hiçbir ceza verilmeyeceği duyurulur.

Bu yasa yaklaşık 350 yıl boyunca yürürlükte kaldıktan sonra, 1990’larda başkent Reykjavik'te Türk milli hentbol takımı ile izlanda arasında oynanacak Dünya Kupası eleme maçı öncesi fark edilerek apar topar ilga edilir.

izlandalılar için milli bir yas vesilesi olan ve her yıl 16 temmuz günü anılmaya devam edilen bu hadise için yüzyıllar önce bir de halk şarkısı (Tyrkjaránid ) bestelenmiştir.

https://kocaeliekspres.ne...altislem=detay&id=351
--spoiler--

görsel

Edit: hellenicperson arkadaşımıza değerli katkılarından dolayı teşekkür ederim.

https://www.wikizeroo.org...3JUMzJUJDa19NdXJhdF9SZWlz
Bu konuda Mallık osmanlıda malesef. Musluman oldu diye elin azılı katillerinin altına gemi filosu verir istediklerini yapmasına musade edersen ustune camurda yapisir bok da yapisir.
Şimdi emperyalist amerika diye abd'yi kötülüyoruz ya zamanında bizim osmanlı da az şerefsiz değilmiş hani. Ben sadece cukkama bakarım diyerek tıpkı şimdi amerikanın yaptıklarını 500-600 sene önce yapıyormuş. Sorana da ilay-ı kelimetullah dersin kim bilecek? Amerika da gittiği yerlere demokrasi götürüyor ya. At yalanı s.k inananı. Hem yalandan kim ölmüş ki?
Osmanlının geçim kaynağı vergiler ve yağma idi..

Avrupa bizden görerek bizden sonra afrikada ki ülkelere gitti ve bunun adı sömürü oldu..
Yıksa senelerce biz bunu yaptık..

iyide yaptık.
zamanında limanlarına yanaşıp seçmece şekilde köle yapmışız hepsini de ondan.
Tarihi olaylara günümüz bakış açısıyla yaklaşılması yanlıştır. Elbette savaş kötü, insanlar ölüyor vs. Vs. Hangi zaman olursa olsun bu gerçek var ama dönemin şartları düşünülmeli. Osmanlı kara hakimiyeti konusunda son derece başarılıyken, denizlerde aynı başarıyı göstermesi uzun yıllar almış, bu başarıları da ordusuna kattığı türk korsanlar sayesinde kazanmış. Hayata toz pembe hayallerinizle bakmayın, yere göğe sığdıramadiğımız barbaros hayrettin paşa'da korsandı öncesinde ve o da gittiği limanlara dostluk, kardeşlik götünmüyordu.

Denizlerde mutlak hakimiyet için o dönemde korsanları kullanmak başarılı ve riskli bir strateji. Başarılı kısmını tarih kitapları yazıyor, riskleri de böyle durumlar işte. Ama akdeniz türk golü haline gelirken hiçbir limanda abd askerini karşılayan iraklılar gibi karşılanmadı osmanlı.

Günümüz kafa yapısıyla düşündüğünüz zaman yanlış bir strateji deseniz de o dönemde başarılı olmuş bir strayeji sonucu izlanda'nın başına gelen bir olay. Ortada bir savaş varsa yağma ve ölüm olması normal.
eyyyy izlanda sen kimsin ya...
bu arada bakınca başlığın 200 den fazla versiyonunun üretilebileceğini farkettim.

yok arkadaş yok türkün türkten başka dostu yok gerçekten.
Seven kim.
Eskiden denizler korsanlardan sorulurdu.
Ve bu korsanlar genelde bir devlete bağlı olur ve ona haraç verirdi.
Kompleks yapmaya gerek yok.
Türklerin de karanlık yanları olduğunu anlamış olduk.
hala adamları köle yaptık diye gururlananlar var.

ama ilginç olan bununla gururlanan sığırlar şimdi aynısını yapan abd ve ingiltere ye kan kusar ve yerden yere vurur.
Daha o güne kadar savaş ne bilmeyen, buzul ülkesi.
Tek ekonomisi balıkçılık.

--spoiler--
lki 1627 yılında gerçekleşen izlanda yağmasında ada halkının tüm değerli eşyalarına ganimet olarak el koyarlar.
ayrıca murat reis, genç ve sağlıklı olan erkekler ile kadınlardan oluşan yaklaşık 800 ila 1000 kişiyi yanına alarak adadan ayrılır. sarışın, renkli gözlü, uzun boylu ve iri kemikli kızlar kadın pazarlarında, güçlü ve iri yapılı erkekler ise köle pazarlarında çok büyük talep görür.

bu yüzden yakın bir tarihte izlanda'ya ikinci bir sefer düzenlenir. bu kez daha fazla insan taşıyabilmek için daha büyük kadırgalarla yola çıkan murat reis, ikinci izlanda seferinde 2000 genç kadın ve erkeği yanına alarak önce cezayir'e, ardından da istanbul'a doğru yola koyulur
--spoiler--

Şunu başkası yapsa, neler neler deriz...
hikayeyi yıllar evvel gene görmüştüm bir yerlerde. tam hatırlamıyorum belki bir kitapta belki bir müzede bir yerlerde yazılı olarak. şimdi okurken aklıma geldi tekrardan görmüş olduğum. bana haklılarmış gibi gelmişti o zamanlarda da şimdide. zamanında çinliler, moğollar nasıl ki bize baskılar uyguladı onun bir benzeri bu. tabi türkleri öldürmeye ceza yok gibi bir uygulama veya milli takımımıza hava alanında eziyet çektirme gibi bir hakları vermiyor kendilerine. netice itibari ile osmanlı yok türkiye cumhuriyeti var artık. ancak böyle milletler böyle acıları asla unutmazlar. düşünsene 60 bin nüfusun var ve birileri gelip nüfusundaki neredeyse tüm genç kadın ve erkekleri toplayıp götürüyor ve köle olarak satıyor..

osmanlıdan günümüze dış politikada değişen hiçbir şey yok görüldüğü gibi. cumhuriyetin ilk yılları hariç hala ne idüğü belirsiz tipler devşiriliyorlar ve ellerine imkan verilerek "fetih" yapmaya yollanıyorlar. sonra ihale bize kalıyor. yüzyıllar önce bu küçük murat denilen tipe tanınan imkanlar bugün öso-suriye milli ordusuna tanınıyor. şu anda tüm dünyada suriye milli ordusunun türkiyenin hamiliğinde olduğu biliniyor. yarın bir gün ki o yarın bir günü çok uzak sanmayın bu milli ordu da suriyede olmayacak işlere giriştiği zaman ki girişeceklerinden de şüpheniz olmasın ihale gene bize kalacak. göreceksiniz. buraya yazdığımız birçok şey iktidar destekçisi arkadaşlar tarafından beğenilmiyor ama sonunda hep biz haklı çıkıyoruz.