bugün

çok akıllı olduğum günler de olmuştu. fakat sanırım uzun zamandır deliyim.
hayat boyu hep arkadaşlarım, ailem, çevremdeki herkes tarafından olumlu ve hayır demeyen biri olarak tanındım. ve haklılardı, öyleydim.
sırayla kazık atmaya başladılar.
önce arkadaşlarım, sonra ailem.
bak bişey diyeyim mi, hani derler ya babana bile güvenmiceksin, çok doğru.
bi de derler ya, babama güvendim anamı s.kti diye. aynen öyle.
fakat sırayla herkes kazık atmaya başladı. ailem var lan dedim, ne olur ki, başka kimse olmasa da olur dedim.
emin ol, hayatımdaki en sağlam, en büyük ve en yağlı kazığı ailemden yedim.
30 lu yaşların tam ortasında, cami avlusuna bırakılan bebekten farkım kalmadı.
yapayalnız kaldım lan. sudan çıkmış balığa döndüm bildiğin. aptallaştım.
toparlanamadım uzun bir süre. çalışmaya verdim kendimi. ilk etapta maddi olarak doğrulmak gerekiyor böyle zamanlarda. yalnız yaşamaya başladım. alışamadım buna da.
üç işte ve hatta dört işte çalıştığım anlar oldu. günde 3 saat uyuduğum zamanlar oldu. bak bunu ajitasyon olsun diye anlatmıyorum. bir başarı hikayesi de değil zannettiğin gibi. ancak belimi doğrulttum.
uyuyamıyordum zaten. çalışmakla geçirdiğim zamanlarda her şeyi unutuyordum ya da en azından dikkatim başka şeyde oluyordu.
üstelik sustum bir de. var ya car car konuşan ben sustum lan. farketmeden hem de. yani sustuğumu farketmedim. farkettiğimde aradan epey zaman geçmiş oluyordu.
herkes bana, ben herkese tuhaf gelmeye başladım. hayatı gözlemlemeye başladım. değerleri, inançları, arkadaşlığı, yaşamı. kısaca her şeyi.
ve hayat mottom oluştu. her şey çok saçma
bütün yaşam felsefem bu oldu.
her şey çok saçma
mantıklı şeyler olduğunda izliyorum sadece. ki bu nadiren oluyor. saçma şeyler olduğunda ise gülüyorum. hoşuma gidiyor çünkü. her şey çooook saçma..
insanları izleyin.
bir süre sonra göreceksiniz saçmalığı. ya da ben deliyim kadın erkek ilişkisi. inceleyin süreci. yaşananları inceleyin. çook saçma. etkileme çabaları. yemeğe çıkmalar. yatak süreci. sonrasında kavgalar. ve ayrılık. sonra her şey sil baştan.
ne saçma.
iş süreci. para kazanma vs.
gün 7 buçukta aydınlanıyor. sen sekizde bilemedin dokuzda iştesin. o bir saat de yolda geçiyor.
hava kararırken çıkıyorsun. sonra da hayat diyorsun. hafta da bir gün sana ait. şanslılar için bu 1 buçuk bilemedin 2 gün oluyor.
yani hayatının yedide birini yaşamak ve hayatını sürdürebilmek için yedide altısını feda ediyorsun. hesabı uzatırım. ama çok saçma.
ya da ben deliyim

şimdilik bu kadar.

fakat bu delilik bendeyken devamı gelir.
Çok sevdiğim nadir Türk dizilerinden biridir "Şubat". Tavsiye ederim izleyin..
Şubat 19. Bölüm introsundan alıntıdır.
--spoiler--

--spoiler--
Gerçek bilgelik deliliktir. Kendini bilge sanmak, gerçek deliliktir.

Delilik gerçek sizle tanışma halidir.
Ne yani bu bir ayrıcalık degil ki hepimiz öyleyiz.
Deli görmek istiyorasan 1-2 gün benimle geçir, raporumda var. Sonra sığınağına gidip şükredersin.
Bir gün birine "ben delileri kıskanıyorum."demiştim."neden?"demişti.çünkü onlara özeniyorum.evet,bu insanlar boşuna delirmediler.bir şeyler oldu;canlarını acıttılar,üzdüler onları belki de en sevdikleri.çok acı çekmenin ardından etraflarına dönüp baktıklarında güvenecek kimseleri yoktu belki de.ne yapacaklarını bilemez oldular,kime güveneceklerini bilemediler.ve sonra bir anda hiçbir şeyi umursamaz oldular ve artık mutlular onlar.delilere özeniyorum çünkü artık onları kimse üzemez.akıllarını münasip bir yere bırakıp da olsa artık mutlu olabiliyorlar.

insanlar,yaptıkları davranışlara bekledikleri tepkileri vermediğimizde bize tuhaf davranırlar.ve insanlar çoğu zaman üzülmemizi beklerler,onun için uğraşırlar.ben şu gencecik yaşımda çok üzüldüm ve artık üzülmek istemiyorum.bunun yolu delirmekse delirebilir miyim lütfen?
insanın kendisini bilmesi ne hoş sevgili deli kardeşim.
(bkz: beyin işlemlerini başlatın)
güncel Önemli Başlıklar