bugün

kafasindakini hic takmasa hem kendisi icin hem de millet icin hayirlara vesile olacak insan, deli, sair...
dayağını yememe ramak kala elinden kurtulabildiğim seyyar şairimtrak. arkadaşla yürüyoruz istiklal'de -tabi ben bu hasta ruhlu tombalağın varlığından bihaberim o zamanlar- yaklaştı usulca "bir şiirimi okuyabilir miyim size" gibisinden bir laf etti, taksim'deki delilerden sadece biri, kırmamak lazım diye dinledik biz de insan gibi. şiir bitti tam ayrılıyorduk ki "duuurun" dedi hıyar; yok efendim eserini dinlemişiz de parasını verecekmişiz, yok, satacak elindeki şiirimsili kağıdı. güneşte dikilip o bünyenin yanyana getirdiği cümleleri incelikten dinlemek zorunda kalan ben "yok almayacağız sağolun" deyince, şair ruhlu dallama üstümüze yürümeye başladı. asabi de bir de. iriden hallice tabi. koştuğumu hatırlıyorum.
en çok konak'ın ya da mephisto'nun önünde görülen, ara kere kafasına saçma sapan saçımsı şeyler yapıştıran, kps'de pide yerken görülebilen dombili delidir.
kaç yıldır beyoğlu'ndayım, bir kere dahil olduğum bir gruba denk gelme talihsizliğini göstermemiştir.
taksimdeki 'deli'lerin şair versiyonu.
kıç yanaklarında yaklasış 7 memeli basur bulunabilme ihtimaline sahip insan.. 5 milyonumu tokada getirdi..
ersin karabulut'un kendisinden dayak yediğini bir köşesinde anlattığı ruhhastası şairimsi. sattığı şiirleri atatürk kitaplığından çaldığı bizzat görülmüştür.
gobekli, yari kel bi amcamizdir. surekli istiklal caddesinde gezinir. uzerinde eskimeye yuz tutmus bi ceket, koltugunun altinda siyah bir el cantasi gezinir. siir satar bu arkadas, kendi siirlerini. noterden bunlarin kendine ait oldugunu onaylatmistir.
cadde uzerinde ozellikle ciftlere takilir. ve en az bi on ytl somurmeden rahat birakmaz insanlari. 'deli sair' lakabidir bunun, adini hatirlayamadim simdi.