bugün
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu36
- evlilik10
- ali erbaş16
- demet akalın'ın zeka seviyesi9
- icardi190517
- türkiye işçi partisi11
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- arda güler13
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır10
- karınıza range rover alır mısınız21
- anın görüntüsü14
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- xdearm9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı8
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss23
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi20
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- futbolcu ismiyle nick almak11
- escort fiyatlarının güncellenmesi8
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı11
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- susmayan durmayan israile gemi ticareti10
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
yıllardır gerek hollywood gerek avrupa sinema yapımcıları sayesinde iskender (alexander), gladiator, 300 spartalı (300 spartans) ile dünyaya damga vurmuş askerleri, dünya tarihini izledik durduk. merakla onlar hakkında yazırları okuduk, kendi tarihimize bakarak ezik muamelesi çektik. the guns of navarone filminin başlangıcında bile bir güzel yunanistan reklamını sıkıla sıkıla izledik (filmin başında 10dk yunanistanın tarihi yerleri anlatılır).
bazen şakirtler, milliyetçiler tarihimizden bahsetse hadi ordan deyip kovaladık.
lümpenlerin kendi tarihilerini haksız eleştirmelerini izleyip bsg çay koy dedik. bize ezik gözüyle bakmalarını gururumuzu ve onurumuzu çiğneye çiğneye hazmettik.
kendi söküğünü dikemeyen terzi misali dram-romantik-komedi-güldürü filmleri üzerinden kolayca para kazanan ve ister yönetmen ile ister oyuncularımız ve set ekibiyle bu konularda uzmanlaşıp yeşilçam melodramlarını yaratan sinemamıza toz kondurmamaya çalıstık. medya ile seçilmiş insan parçacıkları ile arkasında durmaya çalıstık.
kendimizi avuttuk.
yapılan tarihi filmleri de hatalarını göstere göstere "böyle mi film çekilir" diyerek yerin dibine soktuk.
aslında haklıydık, bizden anca bu kadar oluyor şeklindeki kutsal yanıtı hep kalkan olarak kullandık.
ama asla devam edemedik. yer yer pohpohlananarak yer yer iştaha gelerek tarihimizi anlatan projeler geliştirdik.
şimdi de istanbul'u tekrar fethetmeye hazırlanıyoruz.
son birkaç aydır da gerek medya, gerek çıkan kitaplar ile fetih 1453 rüzgarı estirilmeye çalısılıyor.
filmi izledikten sonra zaten yere vurmaya başlayacagız bu sebeple burda noktalı virgül yapıp işin özüne inelim.
kaçımız gerçekten istanbul'un fethedilmesine giden yolu biliyor?
yitirilen hayatları? yapılan hazırlıkları? yürütülmüş projeleri? kaçımzı gerçekten bir fatih sultan mehmet biyografisi okudu?
hiç.
efsanelerle yoğurularak vatan yahut silistre etkisiyle mayalandırılan tarihimizi okumaktan hep sıkılıyoruz. manalar yüklenerek doldurulmaya çalısılmıs aslında içi boş bir tarih yaşamız gibi geliyor hepimize. ciddi yalın ve gerçekleri gösteren tarih anlayışı olmadıgı için başkalarından ögrenemeye çalıstıgımız (ki genelde yabancı yazarlar oluyor bunlar) tarihten söz ediyorum. son 10 yıldır cıkan safiye sultan ile avrupada yayılan haçlılar zamanı doğuyu anlatan masalsı kitaplardan yavas yavas kendi tarihçilerimizle gerçeğe yaklaşmaya basladık. ilber ortaylı murat bardakçı gibi bireysel çalısmalarla yeni bir soluk geldiğini itiraf edelim.
muhteşem yuzyıl bile doğruluğu tartışılsa da tarihe olan merakı kuvvetlendirdi.
şimdi söz istanbul'un fethinde.
kim ne derse desin osmanlı imparatorluğunun en büyük padişahı olan fatih sultan mehmet hakkında çıkan kitaplar azdır. sanki unutulmaya yüz tutturulmuş gibi. istanbul'u fethedip yüzünü roma'ya ceviren eşsiz ve gerçek bir imparatordan bahsediyoruz. aldığı kültür, hocaları ve osmanlıya getirdikleri tartışılmaz bile. osmanlıyı devletten yavaş yavaş imparatorluk mertebesine cıkaran kişidir soz konusu olan. kullandıgımzı kelimelere dikakt edelim.
çocuklugundan beri gözünü kestirdiği istanbul'u alabilmesi salt asker gücüne indirilmemelidir. hani bilmediğiniz ve öğrenmeye çalışmadıgınız fetih hazırlıklarına etkisi bile önemlidir.
uzun ugraşlarla üzerinde çalıştıgı ve çoğu ortaçağ savaş filminde rastladığınız harp kulesi yahut yürüyenkule olarak tabir edilen savaş kulelerini tasarlamış, macar urban ile hiç görmediğiniz büyük topları döktürmüştür.
sahi ya nerde o toplar? viyana önlerinde belki bize savaşı kazandıracak o toplar nerde hiç düşündünüz mü? belki de ağırlıgından ötürü yeniçriler tarafından götürülmek istenmeyecek o topların deniz müzesinde hiç gördünüz mü?
en büyüğüne şahi adı verilen o muzzam topun bugün yurtdışında bir müzede oldugunu biliyor muydunuz?
sayılacak o kadar çok hazırlık ve işlem var ki!!
şimdi sadece bu anlattığımla istanbul'un fethi hazırlıklarının nasıl bir uğrası oldugunu hayallerinizde canlandırabilir misiniz?
şimdi subatta gösterime girecek filmde tüm bunları aramaya çalısacagım.
bulamayacagımı bilsem de.
şimdi dağılın.
edit: imla
bazen şakirtler, milliyetçiler tarihimizden bahsetse hadi ordan deyip kovaladık.
lümpenlerin kendi tarihilerini haksız eleştirmelerini izleyip bsg çay koy dedik. bize ezik gözüyle bakmalarını gururumuzu ve onurumuzu çiğneye çiğneye hazmettik.
kendi söküğünü dikemeyen terzi misali dram-romantik-komedi-güldürü filmleri üzerinden kolayca para kazanan ve ister yönetmen ile ister oyuncularımız ve set ekibiyle bu konularda uzmanlaşıp yeşilçam melodramlarını yaratan sinemamıza toz kondurmamaya çalıstık. medya ile seçilmiş insan parçacıkları ile arkasında durmaya çalıstık.
kendimizi avuttuk.
yapılan tarihi filmleri de hatalarını göstere göstere "böyle mi film çekilir" diyerek yerin dibine soktuk.
aslında haklıydık, bizden anca bu kadar oluyor şeklindeki kutsal yanıtı hep kalkan olarak kullandık.
ama asla devam edemedik. yer yer pohpohlananarak yer yer iştaha gelerek tarihimizi anlatan projeler geliştirdik.
şimdi de istanbul'u tekrar fethetmeye hazırlanıyoruz.
son birkaç aydır da gerek medya, gerek çıkan kitaplar ile fetih 1453 rüzgarı estirilmeye çalısılıyor.
filmi izledikten sonra zaten yere vurmaya başlayacagız bu sebeple burda noktalı virgül yapıp işin özüne inelim.
kaçımız gerçekten istanbul'un fethedilmesine giden yolu biliyor?
yitirilen hayatları? yapılan hazırlıkları? yürütülmüş projeleri? kaçımzı gerçekten bir fatih sultan mehmet biyografisi okudu?
hiç.
efsanelerle yoğurularak vatan yahut silistre etkisiyle mayalandırılan tarihimizi okumaktan hep sıkılıyoruz. manalar yüklenerek doldurulmaya çalısılmıs aslında içi boş bir tarih yaşamız gibi geliyor hepimize. ciddi yalın ve gerçekleri gösteren tarih anlayışı olmadıgı için başkalarından ögrenemeye çalıstıgımız (ki genelde yabancı yazarlar oluyor bunlar) tarihten söz ediyorum. son 10 yıldır cıkan safiye sultan ile avrupada yayılan haçlılar zamanı doğuyu anlatan masalsı kitaplardan yavas yavas kendi tarihçilerimizle gerçeğe yaklaşmaya basladık. ilber ortaylı murat bardakçı gibi bireysel çalısmalarla yeni bir soluk geldiğini itiraf edelim.
muhteşem yuzyıl bile doğruluğu tartışılsa da tarihe olan merakı kuvvetlendirdi.
şimdi söz istanbul'un fethinde.
kim ne derse desin osmanlı imparatorluğunun en büyük padişahı olan fatih sultan mehmet hakkında çıkan kitaplar azdır. sanki unutulmaya yüz tutturulmuş gibi. istanbul'u fethedip yüzünü roma'ya ceviren eşsiz ve gerçek bir imparatordan bahsediyoruz. aldığı kültür, hocaları ve osmanlıya getirdikleri tartışılmaz bile. osmanlıyı devletten yavaş yavaş imparatorluk mertebesine cıkaran kişidir soz konusu olan. kullandıgımzı kelimelere dikakt edelim.
çocuklugundan beri gözünü kestirdiği istanbul'u alabilmesi salt asker gücüne indirilmemelidir. hani bilmediğiniz ve öğrenmeye çalışmadıgınız fetih hazırlıklarına etkisi bile önemlidir.
uzun ugraşlarla üzerinde çalıştıgı ve çoğu ortaçağ savaş filminde rastladığınız harp kulesi yahut yürüyenkule olarak tabir edilen savaş kulelerini tasarlamış, macar urban ile hiç görmediğiniz büyük topları döktürmüştür.
sahi ya nerde o toplar? viyana önlerinde belki bize savaşı kazandıracak o toplar nerde hiç düşündünüz mü? belki de ağırlıgından ötürü yeniçriler tarafından götürülmek istenmeyecek o topların deniz müzesinde hiç gördünüz mü?
en büyüğüne şahi adı verilen o muzzam topun bugün yurtdışında bir müzede oldugunu biliyor muydunuz?
sayılacak o kadar çok hazırlık ve işlem var ki!!
şimdi sadece bu anlattığımla istanbul'un fethi hazırlıklarının nasıl bir uğrası oldugunu hayallerinizde canlandırabilir misiniz?
şimdi subatta gösterime girecek filmde tüm bunları aramaya çalısacagım.
bulamayacagımı bilsem de.
şimdi dağılın.
edit: imla
beyazıt akmanın dünyanın ilk günü kitabını okumaktır.
edit: bunu eksileyen şu kitabı bir okusun başka bir şey istemiyorum arkadaş.
edit: bunu eksileyen şu kitabı bir okusun başka bir şey istemiyorum arkadaş.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar