bugün

istanbul'da yaşayanlar beyaz türlerdir, onlar birinci sınıf insanlardır. ankaraymış, sivasmış, anadolunun başka kentleriymiş peh... yahu buralara yerleşim yeri bile denmez istanbul varken. buralarda yaşanmaz bile. insanları kabadır bi kerem. oysa istanbul insanı öyle mi ya? ne gezilecek adam gibi bir mekanları ne de denizleri? bu insanlar resmen yaşamıyo şekerim. istanbul da yaşayan bir insan, ankarada yaşayan bir insana 10 basabilir en az, ama o kadar yücedir ki ayıp olmasın diye 5 basar. istanbul gibisi yok valla...
yok ben gayet esmerim.
(bkz: beyaz lisan)
biz taşralılar mektep görmüş, mürekkep yalamış, kültür birikimi yapma potansiyeli olan hemşehrilerimizi seçip istanbula gönderiyor olsaydık doğru olabilecek önermedir. fakat bu durumda her istanbul seyahatimde bunca yıllık ömrümde görmediğim pisliği yapanlar, otopark mafyaları, eli çükünde dolananlar vs vs vs benim sanrılarım olacaktır sadece. evet istanbul şahane bir kent ve orada şahane insanlar var (ama beyaz türkler şahanedir demiyorum, kendini beyaz türk zanneden angutlardan hiç de haz etmiyorum üstelik) fakat şehir şövanizmi yapmak pespayeliktir.
beyaz türklere hakarettir bu!
renk ayrımcılığına girer.

hayır efendim her fırsatta demiyor muyuz ki istanbul kültür kaynaşması, renklerin buluşması felam. e o zaman ne diye kısıtlayalım değil mi beyazmış bilmem neymiş. bu arada renk ayrımcılığı dedim de aslen beyaz bir renk değil. -hatta siyah da beyazın zıt anlamlısı değil. rengin anlamı mı olur cicim allasen?-

o değil de bu "sazan avcıları" gitgide çoğalıyor. öyle ki avcı/av oranı 1 e yaklaştı nerdeyse -git gide büyüyor azizim anlayacağın.- ben diyorum ki siz beyaz eti boşverin. şöyle 7 kişi birleşip bir danaya girin, kesmezse deve de olur bak caizmiş.

ah bu da benden olsun klasiklere katkı amaçlı;
-hanım koş ace promosyon yapmış, anlamasın kimse erzurum' dan geldiğimizi.

ayrıca can yücel' i saygıyla anıyorum.