bugün

insanların 4 yılını çalıp mesleksiz bırakan* güzide üniversite.
piyasaya adam yetiştirme konusunda anadolu üniversitesi, mimar sinan ve marmara'dan geri kalan, kuramsal bilgi ve akademisyen yetiştirme açısından da ilef'e yaklaşamayan fakültedir.
güzel sanatlar fakültesiyle karşılaştırılmaması gereken fakültedir. rakip diğer devlet iletişim fakültelere kıyasla istanbulda bulunması ve yeterli teknik donanıma sahip olmasıyla ayrıcalıklıdır. evet ilk yıl inkılap dersi verir, ama bu diğer okulların tüm sözel bölümlerinde vardır zaten. anfilerdeki ses sorununa katılmakla beraber, sorunun ses sisteminden ziyade öğrenci sistemiyle alakalı olduğunu düşünmekteyim. zira sınıfta sadece dersi dinlemek isteyenler olduğunda ses sistemine ihtiyaç kalmayacaktır.
mezun olduğum şimdilerde o serbestliği çok özlediğim güzel fakültem. mezunlarına iş yada meslek kazandıramamsı gibi bir durum söz konusu değildir. zira sektör cadı kazanıdır. sabırla staj yapar sonrasında 700 liraya çalışmaya tama edersen işsiz olarak görülmezsin. ya da müthiş bir zekaya ve yaratıcılığa sahipsindir. nerede olursan ol yıldızın parlar bunun fakülteyle alakası yoktur.
kantindeki adını hala bilmediğim abla ve adem abi(şimdilerde iktisat kantininde)
öğrenci işlerindeki nihal abla
araş. gör. korhan mavnacıoğlu
öğretim görevlisi ayşe kalay
öğretim görevlisi selma serdaroğlu
ve en nihayetinde
dekan prof. dr. suat gezgin fakültenin değerlerindendir.
birde veysel batmaz olmasa süper olur
iyidir hoştur, ne umdum ne buldum dememek lazım, keyfini çıkarabildiğin 4 yıl verir sana.
bir de canım cananım benim fakültemdir.
suat gezgin'iyle nudoğan rigel'i ile murat özgen'i ile yetişmiş gazeteciler çıkartan fakültedir. Bu arada pek kişi sevmese de çok sevdiğim şebnem çağlar da iyi hocalarındandır.
'bir iletişim fakültesi teknolojiyi kullanmaktan ne kadar uzak olabilir?' sorusunun yanıtı niteliğinde bir fakültedir. internet üzerinden ders kayıdı yapabilmek bu fakülte öğrencileri için sadece bir ütopya olabilir.
en üst katta beko'nun şubesi açılmış koridorlarıyla daha bırakın ses sistemini aydınlatması bile olmayan derslikleriyle kapıdaki tek dertleri işten çıkarılma korkusu olan güvenlik görevlileriyle bar taburesi misali kantindeki kuntik oturma şeyleriyle * yarmış yurdum iletişim fakültesi.
istanbul üniversitesi beyazıt kampüsünün hemen yanında bulunur. içinde, gazetecilik, halkla ilişkiler ve radyo sinema tv bölümünü barındırır. yönetmen olmak için buradaki rts bölümü kesinlikle seçilmemeli. güzel sanatlar fakültesindeki sinema tv bölümleri tercih edilmelidir.
vergi dairesine benzeyen ve belki de bu yüzden 4 sene boyunca üniversite havasını asla bulamayacağım fakültedir.
az önce maskeli bir grubun "tekbir" getirerek ellerindeki satır ve bıçaklarla bahçesine girerek bahçede arkadaşlarıyla oturan gazetecilik bölümü 3. sınıf öğrencisi 22 yaşındaki f. ş.'yi bıçakladığı fakülte. bu da ilgili haber:

http://www.hurriyet.com.t...ndem/14338054.asp?gid=373
madem kendilerini gizlemek için maske takmışlar, niye tekbir getirip kim olduklarına dair işaretlerde bulunuyorlar diyerek provakasyon olduğunu tespit ettiğimiz olaydır. *
aclan uraz'ın varlığıyla güzellik kattığı fakültem. stüdyo sıkıntısı yaşamaktadır. tercih yapacak arkadaşların önceden gidip görüp bir araştırma yapması gerekir. ben o araştıtrmayı yapmamıştım sonra ufak tefek hayal kırıklıkları yaşadım. yan gelip yatmak ve sadece eğlenceyle dolu bir 4 yıl geçirmek isteyenler bu fakültenin ikinci öğretimlerini seçsinler ama yok ben çalışacağımm diyorsanız mutlaka birinci öğretime girmeye çalışın. beklentiniz her daim düşük olsun arada bir sizi şaşırtıp gülümsemenizi sağlayabilir böylelikle.
gençliğimin en güzel yıllarını feda ettiğim okuldur. 4.5 yıl boyunca * gidip gelmekten dolayı bana pek çektiren eğitim kurumudur. orda okuduğumdan değil, hayatımda orda okuyan bir varlık olduğu için. ayrıca güvenlik zaafiyeti hat safhadadır.
güvenlik zaafiyetin olduğu kuşkusuzdur. bina girşinin bulunduğu kısım aslında bahçe değil, bir sokaktır.(kaptan-ı derya sokak)
buradan otomobil geçer, seyyar satıcı geçer, seyyar kredi kartı pazarlamacısı geçer, ellerinde bıçaklar ya da ağzında salyalarla gerçek ya da insan görünümünde köpekler geçer.

güvenliksizliğin baş sebebi olan şey ise arka kapısı bu sokağa açılan tarihi camidir. zira dışarıdan bu camiyi kullanmak için gelen cemaat, kaptan-ı derya sokak'tan geçiyor.

gericiliğin her alanda iktidar olduğu bir dönemde bu kapının kapatılıp sokağın başlarına duvar örülerek okul bahçesi haline getirilmesi ise, epey zor görünüyor. (imkansız değil)

okulun akademik kadronun niteliği bakımından yetersiz olduğunu söyleyemeyiz. ama hocaların öğrenciye yaklaşımlarında isteksizlikleri ve tepeden bakışları kolayca sezilebilir.
genelde asıl işi akademisyenlik olmayan, dışarıda iş yapan hocalar ve akademisyenler içinde ise ilerici ve solcu yönleri baskın olan hocaların bu bahiste istisnayı oluşturduğunun altını çizelim. mesela "öyle bir geçer zamanki" dizisinin "süleyman" karakteriyle tanınan oyuncusu, türkiye komünist partisi dostu renan bilek bu fakültede oyunculuk dersi vermektedir. (bu sene veriyordu)
iletişim teorilerini ve medyanın yapısını inceleme, anlama ve çözme gibi işlevleri olan derslerin hocaları genelde eleştirel aklı kullanır ve kullandırmasını da öğretirler.
karl marx, althusser, chomsky gibi "kızıl dünya"ya ait pek çok isim derslerde anılır, fikirleri işlenir.

fakülte kantini hiç alışılamayacak bir ortama sahiptir. yerden 1 buçuk metre yükseklikteki masaların etrafına konulmuş bar taburelerine oturur ve arkadaşınızla en ciddi memleket konularını tartışırken, yere yetişmeyen bacaklarınızın çocuklar gibi boşlukta sallandığını farkedersiniz. sonra homurdanarak bir okkalı küfür sallarsınız.

gazetecilik bölümünde okumasına rağmen gazete okumayan, gündemi takip etmeyen ezici öğrenci çoğunluğu, fakültede siyaseti bitirememiştir. okulda siyaset vardır, sol vardır.

velhasıl, bahçedeki güvenlik meselesini dışarıda tutarsak, tercihlerinizde okula baş sıralarda güvenle yer verebilirsiniz sevgili kardeşler.
Farklı üniversite mezunlarının tezli yüksek lisansa kabul edilmeleri neredeyse imkansız olan fakülte.

Kafanıza koymuşsunuzdur, bu fakültede tezli yüksek lisans yapacaksınızdır. Mülakattaki jüri üyelerinin yayınlanmış bütün kitaplarını okuyup çıkarsınız karşılarına. Sordukları her soruya verecek bi cevabınız vardır, "tamam oldu bu iş" der, güle oynaya çıkarsınız mülakattan, ancak yetmez işte. istanbul üniversitesi'nin en alakasız bölümünden mezun olmuş aday gelir, hiçbir soruya yanıt veremez, hatta ağlayarak çıkar mülakattan. ama o kazanır, siz kazanamazsınız. Böylesi bi zihniyetteki fakültenin eğitiminden ne hayır gelir, bilinmez tabi...
kütüphanesi sevilesidir, özelliklede çalışanlarına.
bilgi yuvası olan okul gizli eğlence mekanlarından denebilir.
gerek kahvaltı olsun, gerek müzikler şen şakrak danslar gerek counter ya da film izlemesi vs.
harika dedikoduda döner hani birde bulmaca çözme günleri mevcut.
tabi bu sadece çalışanları adına söylenebilecek tadılabilcek özellikler.*
öğrencilerinde iletişim hakkında farklı dillerde bulabileceği kaynaklar mevcut.
ferah temiz yani kütüphane.

sır: iletişim fakültesine girdiğinizde ankara havasının çaldığını duyarsanız; artık nerden geldiğini tahmin edebilirsiniz.
öncelikle belirtmeden geçmeyelim; kütüphanecisi ağınlı'dır.

şimdi gelelim konumuza;

yüksek öğrenimim boyunca staj yönetmeliğini iki kez değiştiren. ilkinde dış stajı kaldırıp iki iç staj yapmayı yeterli gören; sonraki değişiklikteyse ikisi iç toplam beş staj isteyerek derslerim bitmesine karşın mezun olamamamı sağlayan okulumdur. hayır, zamanında staj formu isterken vermeyen de kendileriydi; şimdi utanmadan üç staj daha istiyorlar benden.

hayır, derdim diploma da değil aralık'ta askere gitmeye çalışıyorum!

ekleme: 9 yılın ardından sonunda geçici mezuniyet belgesini aldım. gelin görün ki aralık'ta askerlik yalan oldu. nisan celbiyle artık.
3.sınıf öğrencisiyim. ve benim dediğime kulak asın, "bu okulu gitmeyin!" bu kadar netim. üniversitede iletişim anlamında gerçek eğitim burada yok. bu fakülte okulun adını ve o devasa kapısını kullanıyor. başka bir .oku yok.
eğer hayat görüşünüz ''şu dört seneyi bitirip bir işe kapağı atayım'' ise boşuna gelmeyin. işe kapağı atma hayalini gerçekleştirmek için okumaya gerek yok, yırtık olmak yetebilir. Fakat ''ulan şu hayatın tadını çıkarayım, bir daha mı dünyaya gelicem'' kafasındaysanız buyrun gelin, keyfini çıkarın.
bitmedi allahsız hala.
şu sıralar hızlı bir yenilenme içine giren fakültedir. macintosh falan aldılar birsürü.(tabi herkes kullanamıyor) sıraları falan yeniliyorlar. tercih yapacaklar için söylüyorum karı kız davasına geliyorsanız gelmeyin ama okuyacam adam olacam davasına geliyorsanız buyrun.
dersliklerini yenilemiş sınırlı sayıda son model bilgisayarlarla çağı yakalamaya çalışan adı afili ama eğitimi vasat orijinal kantinli canım! fakültem.ben gazeteci olacağım bu yüzden istanbul üniversitesi iletişim fakültesi gazetecilik bölümüne gitmeliyim diyen arkadaşlara tavsiyem gelmeyin gazeteci olacaksanız farklı fakülteler düşünün örneğin siyasal bilimler..kocaman fakültede sadece bir hoca mı zamanınızın boşa gitmediği hissini verir?evet.
ülkemiz basını üzerine karabulut gibi çöken egemen ideolojinin baskısına karşı iletişim fakülteli olarak söyleyeceklerim, yapacaklarım, yazacaklarım var diyenler,
"sinema konuşmak, tartışmak, izlemek, film çekmek istiyorum" diyenler,
başka ortamlarda okulda ne yapıldığı sorulduğunda "hiç bir sosyal faaliyet yok yeaa" diye sızlananlar,
sinema ve basın topluluğu adlı geminin kaba inşaatı tamamlandı ve yola çıkıyor haberiniz olsun.
gelin tanış olalım, işte feysbuk sayfası:
http://www.facebook.com/p...C4%B0NBAT/384986398197431
bir de böyle bir şey var;
https://www.facebook.com/...41&type=2&theater