bugün

herkese göre değişir ama bana en melodik ve hoş gelen aksan.
(bkz: javier bardem)
ingilizceyi sempatik yapan tek aksandır denilebilir.
(bkz: penelope cruz)
ingilizce'nin ebesini belleyen aksandır. kelimelerdeki farklılıklara bir şey demiyorum, nihayetinde her milletin ayrı aksanı var, hatta anadili ingilizce olanların farklı farklı havası var; ama dilin genel müziği, yani cümlelerin akıcı olarak anlaşılabilmesi için gereken asgari bir ahenk lazım, işte bundan eser yok, yani zahmet etmeyip ispanyolca konuşsalar daha çok anlaşılır olacaklar, hem de karşı taraf hiç ispanyolca bilmese bile, o derece yani.
dinlerken sanki karşındaki uyuşturucu kaçırıyormuş hissi verir. sanki her an kokolar paçalarından dökülcek gibi. hep kolombiyalı meksikalı lavukların bok yemeleri bunlar. güzelim penelope, tertemiz javier bardem falan, benim gözümde bir anda pablo escobar oluveriyor. en arıza versiyonlarından birini al pacino tony montana karakterine can verirken sergiler.
invite - inbite
very - bery
investment - inbestment
candace'i kandas diye okurlar bir de. simdilik kulagima carpanlar bunlar. bir de have'i dogru duzgun telaffuz edemezler, "haeeaav" gibi bir ses cikartirlar a'nin baskili oldugu. curly'ye kurli dedi bugun birisi mesela. ahahah. cok seker bir aksandir, bagimlisi olursunuz hatta benim gibi asiri kacirip gidip bu aksani konusan bir yarimadaliya vurulursunuz falan. aman diyeyim cok kulak asmayin bu aksana, adama buyu muyu bir seyler yapiyor, sonra kirik kalbinizle kaliyorsunuz.
fernando torres'in üslubu diyebiliriz. Sen onca senedir britanya'da kal, liverpool ve chelsea gibi takımlarda oyna, hala 'decision' (desişın) kelimesini sanki bir ispanyol kelimesi gibi, yani 'decisión'(desişyooğn) gibi söyle.

Bunları gördükçe Tuncay şanlı ve Fatih Terim'e laf edesi gelmiyor insanın.

iyi ingilizce konuşan ispanyol yok mu, en azından futbol adamı olarak, tabi var. Mesela;
(bkz: cesc fabregas)
(bkz: rafael benitez)
(bkz: roberto martinez)
(bkz: gerard pique)