bugün

amerika sen busun diye şiir yazıp sonra davasını güttüğü siyasi hareket amerika'dan tebrik alınca neredeyse oynayacak hale gelen gazetede yazarlık yapan eski şair.
bazen gerçekten düzgün tespitler yapan, bazen de fanatik islamcı kesilen yenişafak yazarı. şahsen sevmesem de her görüşten insana saygı duymak gerek, saldırmadığı sürece. o yüzden arada okurum yazılarını. akp tarafından özeleştiri yapmasını deneyen nadir adamlardandır.
adamdır..çabucak unuttuğumuz aylan bebeğin anısına 05 eylül 2015 tarihli bu yazısı burada dursun..

"
Aşağılık Soysuzlar

Bugün böyle. Bugün net ve doğrudan yazacağım. Çünkü bu ikiyüzlülüğü, bu soysuzluğu, bu alçaklığı sadece net ve doğrudan anlatmak gerekiyor.

300.000 (yazıyla üç yüz bin) insan öldürdü Esed. Bu insanların yaklaşık 100 bininin insan yavrusu yani çocuk olduğu tahmin ediliyor. Fakat bu aşağılık soysuzlar 5 yıldır bütün Türkiye'den Esed'in bir 'çocuk katili' olduğunu saklamaya çalışıyorlar. Hatta bazıları bunun karşılığında para alıyor.

Doğu Guta'da kimyasal silah kullanıldığında yere yatırılmış çocuk cesetleri oracıkta, tüm dünyanın gözü önünde yatıp dururken bu aşağılık soysuzlar ne ile meşgullerdi dersiniz? Bildiniz. 'Elde bu katliamı Esed'in yaptığına dair bir delil yok' demekle.
Bir doktor, sahip olduğu son oksijen tüpü ile ölmek üzere olan 3 yaşındaki bir yavruyu hayata döndürmeye çalışırken 'şuf, haza erhabi – bakın bu bir terörist' diye bağırıyordu dünyaya. Ne yapıyordu o esnada bu aşağılık soysuzlar? Bildiniz. 'IŞiD insanların kafalarını kesiyor' diyen sesleri arş-ı alayı buluyordu. IŞiD denen terörist organizasyonun insan öldürmesi 'çok kötü', Baas isimli terörist organizasyonun insan öldürmesi ise 'kabul edilebilir' idi onlar için.

Türkiye, bütün dünyaya insanlık dersi vererek Müslüman, Ezidi, Dürzi, Hristiyan, Nusayri, Arap, Kürt, Türkmen 2,5 milyon insana kapılarını açıyordu. Ne yapıyordu tam o sırada bu aşağılık soysuzlar? Bildiniz. 'Bunların ülkemizde ne işi var?' yaygarası yapıyorlardı. Bu 2,5 milyon insanın 50 ila 100 bininin barınma problemi var diye Türkiye'ye etmedik laf bırakmıyorlardı.

Mülteciler, Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde hayata tutunmaya çabalarken ne yapıyordu bu aşağılık soysuzlar? Bildiniz. 'Yalova'da Suriyeli istemiyoruz' afişleri hazırlayıp şehri süslüyorlardı. 'Şehrimizde mültecilere hayır' kampanyaları yapıyorlardı. 'Gaziantep'ten 500 bin Suriyeli gidecek, 500 bin turist gelecek' cümlesini seçim vaadi haline getiriyorlardı. Lanet olası diktatör Esed halkını öldürüp dururken onunla sıcak, sımsıcak, daha da sıcak pozlar veriyorlardı. Daha ötesi var mı?

Doğru. Büyükşehirlerde bazı mülteciler, çaresizlikten dileniyorlar, 'insan sandıkları' bazılarına avuç açıyorlardı. Neydi buna tepkileri bu aşağılık soysuzların? Bildiniz. 'Bunları Nişantaşı'nda, Teşvikiye'de, Cihangir'de görmek istemiyoruz' tweetleri salıyorlardı evrene. Okuduğunuzda insanlığınızdan utanacağınız, insanlık adına ümitsizliğe düşeceğiniz şeyler yazıyorlardı sözlüklere.
Şimdi bir mülteci çocuğun cesedi karaya vurmuş. Meleklerin gülümsemesi var güzel yüzünde. Görenin kalbini, vicdanını, insanlığını yakıp geçiyor.

Şimdi beni iyi dinle aşağılık soysuz. O çocuk için 'duyar kasacak' son insanın sen olduğunu unutacağımızı mı sandın? 'Batsın bu dünya' derken sadece iki dakikalığına insan taklidi yaptığını hissetmiyoruz mu sandın? Bir çocuğun ölümüne üzülmek üzerinde iyi duruyor diye o pozu yaptığını anlamıyoruz mu sandın? Senin vicdanının, insanlığının, kalbinin kuruyup gittiğini bilmiyoruz mu sandın? Ölen çocukları bile nereli olduklarına göre sınıflandırdığını görmüyoruz mu sandın?

Aşağılık soysuz. Şimdi kastır sen duyarını. Hepimizi aptal yerine koyarak yap hem de bunu. 5 yıldır halkını öldüren o aşağılık diktatörü düze çıkarmaya çalış yine. 'O çocuğun ölümünün sorumlusu Türkiye'dir' de.
Aslında hepsinden katıksız nefret ettiğin Suriyeli çocuklardan birini seç ve duyar kas hadi. O fotoğraf çok acıklı ya. Yap pozunu. Bir garibana bir kase çorbayı çok gördüğünü kendinden bile sakla. Bırak evcil hayvanını, arabanın jantı kadar bile değer vermediğin insanlar üzerinden 'insan numarası' yap hepimize.

Ne diyordu Jim Morrison: 'Belki yeriz zannediyorlar birader. Hepimizi aptal yerine koymaya çalışmaları bundan.'
Beyfendiyi zaten sevmezdim ama az onceki programi ile iyice kıl oldum. 2 kelimeden biri seküler, yok baby shower nerden gelmis, yok amerika bilmem ne etmis, ala dergisinin bulundugu vaziyet, kına gecesi nolmus da modavari olmus.. acaba hic kendini izliyor mu merak ettim. Cok kotu.
(bkz: muhafazakar yalak)
aşık olduğum abimdir. samimidir. severiz, sayarız.
Bombayı ben mi patlattım?

Bazılarına göre evet. Ankara'da 97 insanın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan o hain saldırıyı ben düşündüm, ben planladım, ben hayata geçirdim. Bu büyük acıya sebebiyet veren benim. Peki niçin yaptım bunu? Çünkü Recep Tayyip Erdoğan'ı seviyorum ve onun ele geçirdiği iktidarı kaybetmemesi için elimden gelen her şeyi yaparım. Gözümü kırpmadan insan öldürür, Türkiye'yi kaosun hüküm sürdüğü bir cehenneme çevirebilirim. Çünkü bu bomba, 1 Kasım'da yapılacak seçimlerde AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesini ve böylelikle Recep Tayyip Erdoğan'ın kurduğu diktatörlük düzeninin devamını garanti altına alan bir bomba. Ölen her bir insan AK Parti'ye oy desteği olarak dönecek çünkü. 'Niye' diye sormayın, 'niçin' diye sormayın. Bunun böyle olduğuna inanmanız yeterli olacaktır.

Bazılarına göreyse hayır. Ankara'da 97 insanın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan o hain saldırıyı bir HDP'li düşünmüş, planlamış ve hayata geçirmiştir. Bu büyük acıya sebebiyet veren bir HDP'lidir. Çünkü HDP'nin oyları günden güne erimekte, baraj altında kalma korkusuyla ne yapacağını bilememektedir. Bu bombanın patlaması ile HDP, barajı geçmeyi garanti altına aldığı gibi, geçen seçimlerden daha çok oy almayı da başaracaktır. Çünkü bu bomba, 1 Kasım'da yapılacak seçimlerden sonra başta Recep Tayyip Erdoğan'ı devirmeye yarayacak; üstelik ülkemiz için aydınlık güzel günlerin de habercisi olacaktır.

Çünkü hem AK Parti hem de HDP, üstelik seçimlere 20 gün kalmışken ve üstelik bu bomba doğrudan iki partiyi de hedef alıp zor durumda bırakacakken bu bombanın fitilini ateşleyecek kadar gerzek, mankafa, aptal insanlarla doludur.

Emin olun, şu an Türkiye'nin en az yarısı için durum böyledir. Dahası durumun böyle olması taraflar açısından herhangi bir soruna sebebiyet vermemektedir. Bombaların patlamasından sadece 10 dakika sonra herkes 'seçtiği bir katil'i hedef tahtasına yerleştirmiştir. Katil ya devlet, Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti üçlüsünden biridir ya da HDP, Selahattin Demirtaş ikilisinden biri.
Şimdi bu aklın, insafın, vicdanın tükendiği noktada duralım. Ve 97 insanın hayatını kaybettiği bu hain saldırıda ölenlerin hepsine rahmet dileyelim. 'Kimse, hiçbir insan teki böylesi bir ölümü hak etmemektedir. Lanet olsun insana bunu yapana' cümlesini de ekleyelim peşine. Ve soralım: 'Bombayı kim patlatmış olabilir?'

Şurası açık. Bu türde bir eylemi planlayıp hayata geçirebilecek güçte örgütler belli. PKK, IŞiD ve DHKP-C derhal akla gelenleri. Bu saldırıyı pekala IŞiD, bir uluslararası ihaleye girerek ya da girmeksizin patlatmış olabilir. PKK ve DHKP-C de öyle. Üstelik bu eylemden her üç örgütün 'üst düzeyde haberdar olması' da gerekmez. Küçük ekipler bu işi gerçekleştirmiş olabilir.
Peki ama amaç nedir? 'Ne komplosu ulan' deyip her seferinde 'uluslararası güç odakları'nı pas geçmemizi isteyen o eksik akıllıları bir kenara bırakıp soralım. Suriye'de yepyeni bir savaş konseptine ilerleyen Rusya'nın bu eylemden elde edeceği sonuçlar var mıdır? Vardır. Rusya'nın varlığı ile yeniden biti kanlanan Esed rejiminin bu eylemden elde etmeyi umacağı sonuçlar var mıdır? Vardır. Peki 'yerli şebbihalar'ına bu işi ihale etmiş olabilir mi? Olabilir. Hatta ve hatta 'Türkiye'nin yeniden konvansiyonel pozisyonuna dönmesi gerekir' baskısı yapan NATO ve benzeri çevrelerin bu eylemden elde edebilecekleri sonuçlar var mıdır? Vardır.

Her seferinde 'bırakın bu dış güçleri, katil AK Parti'dir, katil HDP'dir, katil Erdoğan'dır, katil Demirtaş'tır' cümlelerine can-ı gönülden katılmakta bir beis görmeyen taraflara bir sorum var: Batı hükümetlerinin gazeteler eliyle 'Türkiye'ye çok ihtiyacımız var' cümlesini dolaşıma soktuğu şu günlerde böyle bir saldırının olması gerçekten hiç mi ilginizi çekmez? Cemil Bayık'ın 'metropollerde bombalar patlayabilir' tehdidi ile hiç mi ilgilenmezsiniz? Bir süredir Mesut Barzani'nin 'bütün oyunların dışına itilmeye' çalışılması falan hiç mi girmez dikkat sahanıza?

O meydandaki insanların ölüm emrini bir ülkenin Cumhurbaşkanı'nın, HDP Başkanı Demirtaş'ın, Başbakan Davutoğlu'nun verdiğine kesin olarak kanaat etmeye yatkın zihniniz, hiç mi bu emri bir terör örgütünün, bir uluslararası güç şebekesinin Türkiye'ye 'teslim ol' çağrısı olarak okumaz?

Kör müsünüz? Siz gözünüzü açana kadar daha kaç insanın hayatını kaybetmesi gerekiyor?
Ne diyordu Dante: 'Ölümden ve kaostan medet uman o karanlık var ya yeğen. Memleketi felç etmek için elinden geleni yapan o karanlık. O karanlığı dağıtmaya bir mum yetecek; fakat o mumu elbirliği ile yakabilirsek...'
bugün tayyip erdoğan "tekkeye mürid aramıyoruz" söylemiyle tarafını cem kuçik'ten yana seçmesi sonrası hayallerinin yıkıldığını düşündüğüm, yüz ifadesini de fazlasıyla merak ettiğim tosuncuk. kötü biri mi bilmiyorum ama çirkin bir adam.
entellektüel(tek l ile yazmayı sevmem) seviyesi oldukça düşük islamcı yazar.
Kendine islamcı diyen yazar.
Çok enteresan bir iktidar eleştirisi yapmış *

görsel
islamcı bir tipitip. ha bu da kabataş tayfadandır. Emmi getir hele izlet o görüntüleri yav.
Herkesin bu herife demek istediğini zeki demirkubuz dedi

görsel
AKP Genel Merkezi'nde, partiyi islamcılardan kurtarmaya çalışan bir 'çete' var demiş .

https://t24.com.tr/haber/...isan-bir-cete-var,1159929