bugün

ismail kılıçarslan şair. [son şiirleri kötüydü hele şu eren safiye mektup kötünün kötüsüydü] tv de program yaptılar öncesinde haber sundu. sunduğu program belli meksika sınırı. başlar da iyiydiler sonradan muhabbet tv programına evrilince tadı kalmadı. iki haftadır sağlam yazılar yazıyor gerçek hayatta. allah için o yazılara imza atarım. ama bu sözlerin hava da kalmasını da istemem. kalmazsa ismail kılıçarslan zaman zaman kötü şiirler de yazsa sağlam bir müslüman olma çabasındaydı diye şahitlik ederim. belki bir gün lazım olur şahidliğimiz.
http://www.habersahifesi....dya/340/ismails_list.html bir yara buldu onu ya iyi edecek ya azdıracak. şu ana kadar yazdıkları şifa niyetine.
dilinin kemiği olmayan , esaslı bir şairdir.
birgün meksika sınırı proğramında reklam dönüşü gömleğinin kollarını düzeltiyor ve benim bak abdest alıp girmiş yayına dememle arkadaşimin o halde yayında abdestini bozmuş dediği güzel bi abi.
Bi düşün di mi? Bi dur, bi soluklan, bi farkına var! Senden büyük padişah, padişahtan büyük Allah var. Okuduğun üç beş kitabın, tanıdığın üç beş adamın, çıktığın üç beş ekranın, seni seven (sevdiğini zanneden) üç beş insanın oluşturduğu boş beleş havaya aldanıp da nerden gelip nereye gittiğini unutma. Sokakta kitap satıyordun aslanım. Paran varsa Yeni Harman sigarası alıyordun, yoksa borç yazdırıyordun alevi bakkala.

Bi düşün di mi? Ama düşünmezsin, modernsin sen çünkü. Sahip olduğun her yeni imkanı bir üst sınıfa atlama fırsatı, tanıdığın her yeni adamı önüne kulvar açacak anahtarcı, karşılaştığın her yeni durumu bir çeşit prestij aracı olarak görmekle meşgulsün.

Sırtındaki iki çantaya bir eskiciden aldığın kitapları, bir eskiciden aldığın umutları yükleyip, yere naylon serip... Uzar bu hikaye. Ama modernsin sen. Unutmaya meyyalsin. Vaktiyle dostlarınla bir yarım ekmeği bölüşebiliyordun, şimdiyse elde etmeyi umduğun bir başarının küçücük bir kısmını bile paylaşmaya yanaşmıyorsun.

Kimsin sen? Bi düşün di mi? Bu semtin seni ne hale getirdiğini, bu tişörtlerin, bu ilaçların, bu ahlaksız algının, bu hırsın, bu vicdansızlığın, bu düzlemsizliğin, bu duruşsuzluğun seni ne hale getirdiğini bi düşün di mi? Ama düşünmezsin. Çünkü Yaratıcının -çoğunuz akletmezsiniz- ayetinin muhatabısın, çünkü modernsin.

ikinci sınıf duyarlılıkların, basit ayak oyunların, şark kurnazlıkların, pozisyon alışlarınla artık o mağdur, o üzgün, o fakir çocuk değilsin. O yüzden unut artık şu mağduriyet edebiyatını, şu içi ezilen adam numaralarını, şu duyarlı insan ayaklarını...

Sesini değiştiriyorsun zaten. Bari yüzün sana kalsın aslanım. (ismail Kılıçarslan - Gerçek Hayat)
hakkında kötü konuşanların dönüp bir aynaya bakmasını rica ettiğim, şahsına saygı duyduğum, sözünü söylemekten çekinmeyen delikanlı bir şairimiz, adamımız, adam gibi adam.
o yaşadiği sürece benim amerikaya laf söyleme hakkımı elimden dilimden alan şair.
bir insanın şair olup olmadığı hususunda uzman görüşü beyan etmenin gereksiz olduğunu düşündüren güzel insandır.
şairliğin kıstaslarını kimin belirlediğini ve o kıstasların ne olduğunu bilmediğim için iyi bir yazar olarak nitelemek istediğim güzel insandır ismail kılıçarslan.
tıpkı tarık tufan gibi her yazdığı okunası ve o her yazdığı içerlerde bir yerlere dokunan adamdır ismail kılıçarslan.
tarık tufan'ın Anna şiirini tarık tufan'dan daha iy... ne tarık tufan'ı en iyi yorumlayandır bence.
bir süredir çok göz önünde olmayandır. hatta hiç göz önünde olmayandır.
meksika sınırında bazen hiç konuşmayan bazense fazla konuşan moderatör kimliği özlenendir.
dışarda bir yerlerde karşılaşılsa sanki 35 yıldır tanıyormuşçasına muhabbetle davranacığını düşündüren güzel insandır ismail kılıçarslan.

iyi olanlardandır.
iyi ki olanlardandır.
"belki de şunu demek istiyorum:
dünyanın bir namaz ferahlığına ihtiyacı var."
peltek isyanlarıyla, sararmış dişleri kocaman kalbi ile yeniden görebileceğimiz yerde. hoşgelmiş.
hareketleri gülüşünu fena halde hıncal uluşa benzettim.
ben bu şiiri eninde sonunda yazacağım mustafa, sert bir şey olacak

bir merdiveni çıkınca birdenbire bir küçük adayla karşılaşmak gibi olacak

dönecek kendine, eğilip bir sarnıca taflan ve lahavle, eğilip kendime bu ne güzel bir an

yani bu şiir aslında yani mustafa o gördüğüm silah gibi olacak duvarda asılı

bir kızın gözleri gibi olacak incelikler içerecek çıplak olacak ve lahavle

bir düşün insanlık dediğimiz şey tam da gelip masamıza konmuşken

kara bir gölge gibi aramızda sağ siyaset, rahmetli turgut özal ve döviz paritesi

ve mesela yalanlar yani pardon kardeşim isa ve harun ve musa ve Allah'ın rızası

daha çok kanla mesela daha çok prezervatifle nişantaşında kafelere daha çok gitmekle

dur burada mustafa, biraz soluklan, bir çay iç ve başlasın dem ve kün ve lahavle

kanalı değiştirmek gibi merdivenden yürüyüp çıkmak, bir filmi tekrar izlemek gibi

derdest edilmişken, hazır konu açılmışken, kamuoyu yoklamaları tam da şimdi gelmişken

sığınmak istiyor insan abi, yapamıyor ne de olsa katlanamıyor kendine, eskiyor

hep beraber susmak istiyor, hep beraber dua, şükür, diğer teknik ayrıntılar

gece ağırlaşıyor mustafa, zaman doluyor, sonu geliyor her şeyin ve lahavle
Meksika Sınırı adlı programda izleyip sevdiğim büyük bi şair ve düşünür.
Her şeyin düzeleceği umuduyla yaşıyor, hiçbir şeyin değişmediğini görerek ölüyoruz."
güven adigüzel'in bu güzel siirini okumus sair..

http://www.youtube.com/watch?v=L9R1Mp8mHpY
Basortulu kizlarla kim evlenecek adinda guzel bir yazisi vardi. Google amcadan ulasilabilir saniyorumki. Yazi tipki bende ortululer gibi zencilesiyorum diye bitiyordu. Patates suratli belediye takimindan dem vuruyordu kilicarslan. Bence meksika sinirindaki en samimi ve has adamdi. Keske eski grupla devam etselerdi. Ama ne onlarda o heyecan kaldi simdilerde ne bizde galiba...siir kitaplari da guzeldir. Proleterya adli siirini okumanizi oneririm. Bir diger adiyla "anna".
bugün yenişafak'ta yayınlanan Harira da mı içmeyek isimli yazısında son dönemde gözümüze çokça çarpan zengin muhafazakarları ele almıştır. yeni muhafazakar tosuncuklar hakkındaki güzel yazısı için;

http://yenisafak.com.tr/y...arira-da-mi-icmeyek/38758

--spoiler--

Diyarbakır'da iftar vakti fakirlikten intihar eden Hacı Oruç'un hesabının bizden sorulmayacağını düşünüyorsak islam'dan, islam'ın sosyal adalet kavramından hiçbir şey anlamamışız demektir.

--spoiler--
bugünkü yazısı harika olan,güzel insan.
Turkiye'nin resmi ideolojisinin cehalet oldugunu soylemistir.
"Acınızı anlıyorum" diyemem size, yalan söyleyemem.

Çünkü, köyüm hiç yakılmadı.

Çünkü, iki silahlı güçten birini seçmeye hiç zorlanmadım.

Çünkü, oğlum-kardeşim “kaçağa giderken” bombalanmadı.

Çünkü, dinlediğim Kürtçe şarkının kasetini “çevirme” var diye arabanın camından atmak zorunda kalmadım hiç.

Çünkü, “devletin gücünü hissettirmek” lazım diyen bir zeka engelli sabahları top sesiyle uyandırmadı beni yatağımdan.

Çünkü, telefon kulübesinden anamı ararken “acaba takip eden var mı” diye etrafıma tedirginlikle bakmadım hiç.

Hayır. “Acınızı anlıyorum” diyemem size, yalan söyleyemem."
bugünkü yazısı okunması gereken zat-ı muhterem.

--spoiler--

Son zamanlarda twitter'da çokça eleştirildiklerine şahit olduğum bir sosyolojik grup var: Şallı kızlar ya da kısaca 'şallılar'. Hani şu pahalı markalardan giyinen, giyimi kuşamı fazlaca 'islami' bulunmayan, makyaj yapan, slm cnm nbr falan diye yazışan, hatta işi ileri götürüp "olm manyak bi şarkı dinledim" benzeri cümleler kuran prototip'ten bahsediyorum. Jipe binip bilmem hangi marka çantasıyla dolaşanlardan yani.

işte AK Parti'ye oy veren geniş muhafazakar-dindar kitlelerin bütün sosyolojik deformasyonunun yegane suçlusu bu 'şallılar'. Âlâ Dergisi okumak onlarda, Kanyon'dan alışveriş yapmak onlarda, göze far çekmek, yanağa allık sürmek onlarda. Çoğunda 'namaz-niyaz olayı'da zayıf galiba; Af buyurun, twitterda erkeklere mention falan da atıyorlar. Allah bilir DM'den yürüyordur da bunlar.

Tamam. Sorunu bu şekilde tespit edip içlerini rahatlattığıma göre, yazıyı buraya kadar okuyan erkekler bundan sonrasını okumayıp mutmain kalplerine ve secde etmekten delinmiş seccadelerine kesin dönüş yapabilirler.

Kime ait olduğunu hatırlamıyorum, lakin ben Mehmet Çelik hocadan duymuştum şu muhteşem dizeleri:

Her günahın şarap gibi sarhoşluğu olsaydı
o vakit anlardık kim ayyaş, kim ayık

Bunu bir kerede ve sertçe söyleyeceğim: Tesettür Müslüman erkeklere de farz olsaydı, 28 Şubat sürecinden bu yana yaşanan sosyolojik deformasyonun üzerlerinde(daha doğrusu üzerimizde) nasıl sırıttığını bir bakışta anlayabilirdik.

28 Şubat'ta üniversitelerde oluşturulan baskı ortamında 'bacılarımız peruk takmamalı, başlarını açmamalı' deyip sakallarından kurtulma gerekçesini 'jilet elimden kaydı' cümlesiyle açıklayan 'erkek'leri gördü bu gözler. Bir müddet sonra okul önlerinde direnen bacılarını nasıl yalnız bırakıp sınavlara sıvıştıklarını da;

Tesettür, özelde başörtüsü Müslüman kadının alamet-i farikası. Bütün sosyal hayatını bu alamet-i farika üzerinden kurmak zorunda. Senin gibi gerekirse sakalını kesemez. Senin gibi gerekirse her türlü ortama girip çıkamaz. Senin gibi diğerlerinden ayırt edilebilecek belirgin bir özelliği olmaksızın kalabalığın arasına karışamaz. Senin gibi dilediği şirkette, istediği devlet dairesinde çalışamaz. Sokaktaki hakareti bile senin yerine o yemek zorunda kalır.

Bir yozlaşmadan söz edeceksek, bir deformasyondan, bir çürümeden söz edeceksek benim oyum önce erkekleredir hacım. Çünkü sen (yani ben) 'muhafazakarların takıldığı mekanlarda' sabahlara kadar nargile çekip okey oynayınca hiçbir sorun yokmuş gibi yapmanın yolunu bulur, bunu kendine izah edebilirsin. Aynı ortamdaki bir 'şallı' grubu, azıcık yüksek sesle gülse 'bunlar hep böyle' cümlesini de yapıştırırsın ama.

Sen 400 dolarlık ayakkabı alabilir, saçını 150 liraya kestirebilir, jipe binebilir, erkek arkadaşlarınla deniz kenarı tatiline çıkabilir, 'bağzı kızlar çok güzel' geyiğine takılabilirsin. Senin 'Müslüman olduğunu anlayabileceğimiz' belirgin bir vasfın yok ki. 'Asıl meselenin tam da bu olduğunu' kavrayabilecek bir zihne de sahip olmadığın için hayat sana güzel. 'Kurban olduğum koca Rabbim' bu dini sana değil, seni temsilen şallılara indirmiş ne de olsa. Sen dilediğin gibi sekülerleşebilir, istediğin herzeyi yiyebilirsin.

'Şallı' diye dalga geçtiğin grup tam olarak 'sen böylesin' diye böyle. Anlıyorsun değil mi hacım? Deformasyon cinsiyet ayrımı gözetmiyor.

Hah. Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim. Modern dünyanın sana yutturduğu güzellik kriterlerine inanıyorsun sen hacım. Kaşlarını aldırmayan, üzerine giydiği elbiseyi 'uyumlu bir kombin' haline getirmeyen kızları güzel olarak tanımlamıyorsun. 'ikimiz de çalışırsak elbirliği ile kalkınır gideriz\' yalanına inandırıyorsun kendini. Sonra da gevrek gevrek sırıtarak 'şallı kızlar' geyiği yapıyorsun.

Ne diyordu Tolstoy: 'Behey gafil. Başkasının şalını eleştireceğine kendi kafana bir şal geçirerek başla işe.'

--spoiler--

http://yenisafak.com.tr/y...slan/salli-erkekler/39431
tarikat kursa ilk müridi ben olurum yazarı. müthiş kişilik,Mevlam sayılarını arttirsin.
yeni şafak gibi bir gazetede vicdân sâhibi olan bir isimdir. islamcı olunacaksa, akp sempatizanı olunacaksa onun gibi olmalıdır. karakter olarak çoğu akp'linin chp'lilerden farkı yok ama bu adam 'denişik'. http://yenisafak.com.tr/y...icarslan/utaniyorum/53186
kendini nimetten sayan bir garip iktidar yalakası. yalamasın demiyorum tabi, hobi olarak yine yalasın.

https://twitter.com/kilic...status/504565123013697537
çürümüş islamcılik hamurunda oyalanan lafazan.