bugün

çok uzağa gitmeye lüzum yok ilk ayet: ikra! (oku)

ayrıca tatmin olmadıysan;

ilk kağıt fabrikasını kuran alim ibni Fazıl

Kızamık ve çiçek hastalığını keşfeden alim Razi

Mikrobu ilk tanımlayan alim Akşemseddin

Cüzzamı bulan alim ibni Cessar

Vebanın bulaşıcı olduğunu bulan alim ibni Hatip

Verem mikrobunu bulan alim Kambur Vesîm

Retina tabakasını bulan alim ibni Rüşd

ilk göz ameliyatını yapan alim Ammar

ilk kanser ameliyatını yapan alim Ali bin Abbas

Küçük kan dolaşımını bulan alim ibnünnefis

ilk Tabipler odası başkanı Ali bin Rıdvan

Sıfırı ilk kullanan alim Harizmi

Trigonometriyi ilk bulan alim Battani

Tanjant, kotanjant ve kosekantı ilk kullanan alim Ebul Vefa

Trigonometri kitabını yazan alim Nasiruddin Tusi

ilk trigonometrik dönüşüm formülünü bulan alim ibni Yunus

ilk difransiyel kitabını yazan alim. Sabit bin Kurra

Ondalık kesiri ilk bulan alim Gıyaseddin Cemşid

ilk usturlabı yapan alim Zerkali

Dünyanın döndüğünü keşfeden ilk alim Biruni

Dünyanın çevresini ilk ölçen alim Musa kardeşler

Güneşin yüzündeki lekeleri ilk bulan alim Fergani

Yıldızların yer ve açıklıklarını ölçen ve ilk cetveli geliştiren alim Cabir bin Eflah

ilk otomatik kontrol sistemleri tasarlayan alim Ahmet bin Musa

Sibernetiği ilk kuran alim. ismail-El Gezeri

ilk optik temellerini koyan alim ibni Heysem

Sesin fiziki açıklamasını ilk yapan alim Farabi

ilk torna tezgahını yapan alim ibni Karara

Kanatlarla uçan ilk alim Hazerfen Ahmed Çelebi

ilk uçağı yapan alim Ebu Firnas

Yer çekimini ilk bulan alim Razi

Sarkaçlı saati ilk yapan alim ibni Yunus

Maddelerin özgül ağırlığını ilk hesaplayan alim Hazini

Atomun parçalanabileceğim ilk bulan alim Cabir bin Hayyan

Gök kuşağını ilk açıklayan alim Kutbettin Şirazi

ilk kimya laboratuarını kuran alim. Cabir

Saf alkolü ilk elde eden alim Razi

Fosforu ilk bulan alim Beşir

Havan topunu ilk bulan alim Fatih Sultan Mehmed

ilk kıta seyahatnamesini yazan alim ibni Battuta

ilk dünya haritasını çizen alim Mürsiyeli ibrahim

ilk ecza kitabını yazan alim ibni Baytar

sürer gider bu liste. elhamdülillah!
islamın bilime verdiği önem islamı bilenler ve önyargısızca bilmek isteyenlerce malumdur efendim, araştırınız sonra genelleyiniz... ve mümkünse kaynak ile!
(bkz: bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum)
(bkz: islam alimleri)

lütfen bir bakınız la.
Kapitalizmin işçiye verdiği önemle özdeş olandır.

Bir teist;

*Devler ile ilgili çizgi roman okusa güler, ama ademin boyu 12 metre derler verdiği cevap şudur: 'Tanrının kudretine bak'
*Ejderhalar ile ilgil film izlese güler, ama 10 milyondan fazla hayvan tek gemide aylarca kamış 'Tanrının kudretine bak'
*Denizleri yutan yaratık gördüğünü iddia eden olursa güler güler, ama musa denizi ikiye yardı 'Tanrının kudretine bak'
*Hayvanların konuştuğunu iddia eden olursa güler, ama yılan havva ile konuşur 'Tanrının kudretine bak'
*Gezegenleri istediği gibi hareket ettirdiğini iddia eden biri çıksa kanıt ister adam , ama ayın ikiye yarıldığını duyar 'Tanrının kudretine bak'
*Uçan süperkahraman filmi görse güler, isa su üstünde yürüdü denilirse 'Tanrının kudretine bak'
*Örümceğin ısırışıyla örümcek adam oldu dense güler,Topraktan yaradılışta 'Tanrının kudretine bak'

Kendinizi kandırmayın.Bir dindeki mucizelerin hiçbir mantıksal açıklaması yokken din bilimi engellemez diyemezsiniz.
Ömer hayyam der susarım.
sonradan durmuş önemdir artık yoktur efenim.
cordoba ve Palermo gibi kentleri medeniyet timsali yapmıştır.
Terakkinin kaynağı ilimdir. insanlar için kaçınılması gereken en büyük düşman cehalettir. Çünkü bütün terakki ve tekamüllerin engeli, bütün tedennilerin kaynağı cehalettir. Kur’an, yüzlerce ayet-i kerimesinde insanları dinî ve dünyevî ilimleri öğrenmeye teşvik eder. Bunlardan ikisini takdim edelim:
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer Sûresi,9)
“Eğer bilmîyorsanız, zikir (ilim) ehline sorun” (Nahl Sûresi , 43)

Peygamberimizin ilme teşvik eden pek çok hadis-i şerifleri vardır. Bunlardan birkaçı şöyledir:
“Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz.”
“Her şeyin bir yolu var. Cennetin yolu ilimdir.”
“ilim Çin’de bile olsa, gidiniz, alınız, tahsil ediniz.”(Beyhaki, Şuabu’l-iman, Beyrut, II. 254 )
“Hikmet müminin yitik malıdır. Nerede bulsa alır.” (Tirmizi, ilim 19)
“Kadın ve erkek her Müslüman’a ilim öğrenmek farzdır.” (ibn Mace, Mukaddime, 17)

Bilindiği gibi, Peygamber Efendimiz, Medine-i Münevvere’ye teşriflerinde ilk iş olarak mescit ile birlikte medresesini tesis etti. O medresede okuyan o günün talebelerine “ehl-i suffa” deniliyordu. Bunlar bütün hayatlarını ilim ve irfana vakfetmişlerdi. Günümüze kadar gelen bütün islâm mektep ve medreselerinin temeli bu Suffa Medresesidir.

Eğer din gelişmeye engel olsaydı, asr-ı saadetteki gözler kamaştıran o terakki, Avrupa’nın üstadı olan Endülüs’teki o tekamül, dünyayı hayrette bırakan Selçuklu ve Osmanlı medeniyetleri vücuda gelebilir miydi! islâm aleminde imam Gazali, ibn-i Sina, Farabî, imam Rabbani, Mevlâna Celaleddin Rumî gibi binlerce ulema ve hükema yetişebilir miydi!
islâm’ın ilme karşı olmasının düşünülemeyeceğini Bediüzzaman Hazretleri şöyle dile getiriyor:

“Köle efendisine ve hizmetkâr reisine ve veled pederine nasıl düşman ve muarız olabilir? Halbuki islâmiyet, fünunun seyyidi ve mürşidi ve ulûm-u hakikiyenin reis ve pederidir.” ( Muhakemat, 10)

Günümüz Müslümanlarının, bilim ve teknoloji sahasında istenilen seviyeye gelmedikleri bir gerçektir. Fakat bu geri kalmışlığın sebeplerini, islâmiyet’e mâl etmek ve onda aramak gerçeği kesinlikle aksettirmez.

Bazı çevreler, fennin her keşfini, dine karşı kazanılmış bir zafer gibi ilan ediyorlar. Bu, fenni inkar eden bir batıl din için doğru olabilir. Ama, bir Müslüman bu tür gelişmeleri, “Allah’ın kudret kitabı olan şu kainattan bir sırrın daha çözülmesi” şeklinde değerlendirir. Yeni keşifleri duydukça, Allah’ın ilmine ve hikmetine karşı hayranlığı ve hayreti daha da artar.

Konunun çok önemli bir yanı da şudur: Hakk kitaplarının en sonuncusu ve en mükemmeli olan Kur’an-ı Kerim’de insanları fen bilimlerinden yasaklayan bir tek hüküm mevcut değildir. O halde bazı kimselerin islâm’ın bilim ve tekniğe karşı olduğunu iddia etmeleri tamamen dayanaksız ve kasıtlıdır.

Müslümanların islâm ruhundan uzaklaştıkları, daha doğrusu, planlı bir şekilde uzaklaştırdıkları son bir asırlık dönemi esas alıp, on dört asrın bütün terakki ve tekamüllerini görmezlikten gelmek insaf ölçülerine sığmaz.

alıntı.
(bkz: enstrümanları recm eden müslümanlar)
Kamer sûresi 53. âyet : Küçük, büyük her şey satır satır yazılmıştır.(diyanet meali)

periyodik cetvelden az çok anlarsan düşün derim.

ayrıca cebir ve algoritma hakkında da araştırmalar yapabilirsin. özellikle algoritmanın insan iradesiyle bağlantısını düşünebilirsin.

gerisi sana kalmış.
(bkz: müslüman teknoloji üretmez diyen mal) larda mevcuttur efenim.
%0 oranındadır. islam dini bilime asla önem vermez. amacı sadece insanlar cahil olsunlar, hep tanrı olacak varlığı övmeyi emreder.
islam ülkelerinin dünyayı yönetiyor olmasını açıklamaktadır. *
islami düşünen devlet adamlarının genellemeye dahil edilerek öneminin anlaşılmayacağıdır.
islam bilginleri ile dalga geçerek yok yhaa onlar o kadar şey değil diyerek yaptığı buluşların araştırmaların değerini düşürenlere şunu söylüyorum. siz bir farabi'yi küçültebilir misiniz? ya da ibn-i sina'yı, ibn-i heysem'i? bu insanlar Batı dünyasının hayranlıkla izlediği kişiler ancak bizim yeni yetme Batı hayranları ya da ergen ateistler bu adamları küçük görmeye çalışıyor. sözde daha batılı daha ateist olacağım diye. sizin buna gücünüz yeter mi?
miktarı baya bir fazla olan önemdir.

müslüman alimlerinin sayısı bilinmez ama skolastik avrupa kendi kendine çürürken bir devri müslüman alimler geliştirmiştir. endülüs diye bir gerçek vardır. hatta avrupa'daki gelişmeler endülüs'ten sonra zincirleme halinde süregelmiştir. müslüman alimlerin helenistik döneme ait latince'den arapça'ya çevrilen eserler ve bizzat alimlerin kendi eserlerinden yararlanarak skolastik düşünceyi yıkmışlardır. mesela osmanlı'ya bakarsak ilk dönemlerinde muntazam bilim çalışmaları yapılmıştır. değişik diyarlardan alimler pay-i tahta getirtilmiştir. kütüphaneler kurulmuştur. ali kuşçu, akşemseddin, katip çelebi, piri reis gibi bilim insanlarına sahip bir devlet olmuştur. genelleme yapılması yanlıştır kitleler hakkında. bazı müslümanlar insan taşlayıp kafa kesiyor diye her müslüman'dan bunu bekleyemeyiz.

farabi'yi bilirsiniz. müthiş bir filozoftur. farabi felsefeyle dini ayırmamış. ikisinin birbirlerini tamamlayan olgular olduğunu söylemiş. ve aklı kuran-ı kerim'den önce getirmiş. yani kitabı önce akıl süzgecinden geçirip, sonra inanın demiş.
gazali ise dogmatik şeyleri savunmuş, kuran-ı kerim'in akıl süzgecinden geçmesine gerek olmadığını söylemiştir. bunun kutsallığı bozacağına inanmıştır biraz. farabi'nin eserlerini eleştirmiş ve onun yolundan giden alimlerle atışmıştır.

gelelim bu iki alimin osmanlı'yla ilişkisine. dediğim gibi osmanlı fatih sultan mehmet devrinde neredeyse dünya'nın en iyi teknolojisine sahipti. fakat osmanlı'nın duraklamasına ve yıkılışına baktığımızda bilime değer hiçbir şey olmayan, cahil, şeyhül islam'ın esaretinde hasta bir adam görüyoruz. bunun değişik sebepleri vardır. mesela benim için oldukça anlaşılır bir örnek var onu sizlere ileteyim.

yavuz sultan selim'in mısır'ı fethetmesinden sonra islam için kutsal olan bir takım şeyleri istanbul'a getirdiği, bol bol altın bulduğundan falan bahsedilir. fakat istanbul'a mısır'dan sayısı 350'ye yakın profesör getirdiği pek bilinmez. bu profesörlerin hepsi gazalicidir. mısır'da adı hatırımda kalmamış bir üniversite vardır ve tüm profesörleri gazalicidir. bu üniversiteden profesörleri toplayıp istanbul'a getirmiş padişah. gelelim can alıcı noktaya. bu profesörleri osmanlı topraklarındaki medreselere dağıtmış. sonra osmanlı'nın islam'a bakış açısı ister istemez değişmiştir. bilime yaklaşımının da değişmesi kaçınılmazdır. zaten kanuni'den sonrası malum.

osmanlı örneği vermemin sebebi 600 küsür sene islam'ın temsilcisi olmuş imparatorluk olmasıdır.

sonuç olarak batı'nın rönesansı, reformu doğu ile batı arasında dengelerin değişmesine nedendir. atalarının alim olduğu bir toplum cahil de olabilir bunda şaşırılacak durum yoktur. gün gelir doğu dünyası batı'yı bilimde geçer. bu da olabilir. yani demek istediğim dünya boş bir ceviz tanesi gibi boşlukta yuvarlanana kadar bilimde doğu ve batı'nın rekabeti sessiz ve yavaştan da olsa sürecektir.
Bilim geliştikçe hiç verilmeyen önemdir.