bugün

Islam'ı, Selef'in anlayip yasadigi gibi anlayip, yasama iddiasinin vücut verdigi bir akimdir. Ilk defa Misir'da Cemalettin afgani ve ögrencisi Muhammed Abduh tarafindan baslatilan '' Islami islah '' hareketi, daha sonra Selefîlik adiyla anilan zümrenin dogmasina kaynaklik etmistir.

(bkz: selef)
selefilik başlı başına bir duruş ve şahsiyettir.

"insanların en hayırlısı benim çağdaşlarımdır. Sonra onlardan sonra gelenler, sonra da onlardan sonra gelenler." (Buhari ve Müslim)

hadisine istinaden dinde delilsiz ve isnadsız taassuba karşı durarak, dinde bidat ve sonradan uydurulan herşeyin sapıklık olduğunu savunan mezhep olmayan bir mezheptir. her müslümanın bu yol üzere sahabelere tutunmasını gerektiren fırkadır. sahih ve sağlam sünneti müdaafa eden bir fırkadır. şöyle ki;

Bidatin güzel * ve çirkin * diye ikiye taksim edilmesinin dinde bir dayanağı yoktur. kurana ve sahih hadislere ters bir durumdur.

kaldı ki;
''Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak islam'ı beğendim.(Maide 3)

diye buyuran allah dini eksik mi indirdi? hayır...
peki dinde sonradan uydurulan şeylerden haberiniz var mı? hayır...
siyah ile beyaz ipliği birbirinden ayırmak bu kadar zor olabilir mi?
hak ile batılı ayırmanın dayanılmaz hafifliğini kitap ve sünnetle yaşamanın keyfini sürmektir işte selefilik....

Rasulullah *, Allah'ın emretmediği şeyleri yapanları kötülemiştir;
ibn Mesud * rivayetle;
Rasulullah *; Allah * nin benden önce gönderdiği her peygamberin kendi sünnetine uyan ve emrine sarılan seçkin havarileri ve ashabı vardı. Bunlardan sonra gelenler ise yapmadıklarını söyleyen ve emrolunmadıklarını yapan kimseler oldular. Onlarla eliyle cihad eden mümindir, diliyle cihad eden mümindir, kalbiyle cihad eden mümindir. Bu kadarını da yapmayan kimse de artık hardal tanesi kadar bile iman yoktur. Müslim(iman 80)

Kim kendiliğinden bir ibadet yaparak bidat çıkarırsa, bu sapıklık kendisine reddolunur. Allah, kendisine yaklaştıracak olan ibadetleri koymaya hak sahibi olandır.

ibn Kayyım da;
''Bilinmektedir ki, Allah ve Rasulünün bildirdiğinden başka haram, Allah ve Rasulünün kötü gördüğü dışında kötülük olmadığı gibi, Allahın vacip kıldığından başka farz da yoktur. Allah'ın koyduğundan başka şeriat olamaz.
ibadetlerde asıl olan, onun meşru olduğunu gösteren bir delil olmadığı müddetçe o ibadetin geçersiz oluşudur. Akidler ve muamelelerde asıl olan ise, yasaklığına dair bir delil olmadığı müddetçe sahih olmasıdır. ''
yani meşhur ifadesiyle; Eşyada asıl olan mübahlıktır. demiştir. ilamul Muvakkiin(1/344)

Şeyhulislam ibni Teymiye ise der ki;
şer'i bir delil olmaksızın hiç kimse için bir ibadet veya bir yakınlık vesilesi edinme imkanı yoktur. Mecmuul Fetava(31/35)

imam ibni Kesir, Kuran okuma sevabının ölüye hediye edilmesi meselesindeki ihtilaf hakkında der ki;
Kuran okuma ölünün amelinden ve kazancından değildir. Bu sebepledir ki, Rasulullah * ümmetini ölüler için Kuran okumaya, ne açık bir ifadeyle ne de ima ile teşvik etmemiştir. Sahabelerin hiçbirisinden de bu konuda bir nakil yoktur. şayet bu hayırlı bir amel olsaydı, şüphesiz onlar bu hayırda bizi geçerlerdi. Allaha yaklaştıran ameller ancak nass ile sabit olur ve bu hususta kıyas ile veya birtakım görüşlerle karar verilemez. ibni Kesir Tefsiri(4/401)

bunları niye yazdım?
4 hak mezhebin olduğuna dair mevcut hakkaniyet kriterlerinin terspiti yani icması hangi islam alimleri tarafından ıspat ve kabul edildi?
72 milletin 72 fırkası var. her fırka kendisinin sünneti seniyyeden olduğunu iddia ediyor. herkes kendine göre ehli sünnet vel cemaat... ama alakası yok işte.

en koyu radikal bildiğimiz sıkı hanefiler bile aldığı abdestin veya kıldığı namazın, inandığı akidenin kaynak ve deillerini bilmiyor. kıçına kadar taassuba batmış durumda bizm sıkı mezhepçiler.

oysa imam azam abu hanife * bakın burada şöyle diyor; (örnekler çok fazla olduğundan özet geçiyorum)
''Nereden aldığımızı bilmedikçe, hiç kimseye bizim görüşümüz ile amel etmesi helal olmaz.'' demiştir.
(ibnül-Kayyim îlamül Muvakkiin, c11, sh309 ibnül-Kayyim, Ebü Yusuf'tan gelen bu rivayetin sağlam olduğuna kesin olarak hükmetmektedir, c2, sh:544)

bir tane daha vereyim hadi yine iyisiniz;
''Hadis sahih olduğu zaman benim mezhebim (görüşüm) odur.''
(imam ibn Abidin'in el-Hasiye cl, sh 63 ile Resmul-Müfti, Mecmuati Resaili îbn Abidin, cl, sh4)

öncelikle kimin peşinden gidiliyorsa o kimsenin bildiklerini bileceksiniz ki boka basmaktan korunabilesiniz.
başka fırkalara sapık demeden evvel insanın kendi fırkasını veya mezhebini iyi tanıması ve bilmesi lazımdır.
öyle babadan, dededen öğrenilen ucuz şeylerle insanların karşısına din diye çıkarsanız adama gülerler.

unutma müslüman takılacaksan ;
kuran ve hadis takılacaksın. o, bu, şu değil.
gülünecek durumda zavallı bir yazar. ilimsiz bir yazı olmuş.
seyyid kutub ve mevdudiyi hayatı boyunca okumamış adamların utanmadan uzmanmış gibi altına yazı yazdıkları başlık. bugüne kadar yapılmış en değerli tefsirlerden birinin altında imzası vardır bu adamların. yazık çok yazık git oku araştır öyle yaz kardeşim.
bana bir islamiyet şekli ile yönetilen ülke gösterki medeniyetin amına koymuş olsun denilecek durum.yok böyle bir ülke.hristiyan yapar siz bakarsınız aval aval.
#1992169

maksadını aşmış olan entry. selefilik hakkında ne kadar yanlış fikir varsa ortaya sanki bir bilen edasıyla serilmiş. ibni teymiyye ve öğrencisi ibn i kayyim el cevziyye bazı akaid konularında farklı yorumlar yapsalarda bu özüne zarar vermeyen sadece teoride açıklanan düşüncelerdi. hiçbir zaman sapık değillerdir. vehhabiliğin de fikir babası değillerdir. sadece bazı görüşleri farklı sebeplerle kullanılmış ve amacından saptırılmıştır.

seyyid kutup, hasan el benna ve mevdudi ise kendi mensubu olan halkların tagutlarına karşı baş kaldırmış bu uğurda canlarını feda etmişlerdir. islamı asla terörle yan yana getirmemiş, haksızlığa ve zülme karşı çıkmışlardır. koyun gidi gödülen bir halk olmamaları için çaba sarfetmişlerdir. bu insanlara terörist demek sadece amerikan uşaklığıyla sabit olur. allah yolunda şehit olanlara hakaret etmek ancak bu şahıslara yakışır.

terörist denilen ahmet yasin, abdullah azzam ve izzeddin el kassam ise filistin ve parkistan da en ön cephede işgalcilere karşı göğüslerini siper etmişlerdir. allah hepsinden razı olsun. şefaatlerine nail etsin.

günümüz sözde müslüman cahilleri gibi allah yolunda şehit olanlara terörist deyin ama öte yadan ırak ta gebermiş amerikan askerine de üzülün size de bu yakışır. siz gidip çiçek sevgisi, islamın çevreye önem, ağaç dikmenin faydalarıyla uğraşın.

kişi sevdiğiyle beraberdir.
müslümanlara "terörist" damgasının vurulmasının belki de tek nedenidir selefilik...islamiyet malum, peki bu selefilik ne ola ki:

selefilik başlangıç itibari ile sapık din adamı ibn-i teymiyye ve onun çömezi ibn-i kayyım el cevziyye ye dayanıyor. bu arkadaşlar, devam edegelen ehl-i sünnet itikadına kendilerince sebeplerle karşı çıkmışlar, birçok konuda selef-i salihin denilen eski din alimlerinin sözbirliğinden* ayrılmışlardır. fakat bu hali ile bile nerede ise masum sayılırdı bu selefilik.

18. yüzyılda arabistan yarımadası nda, necid çöllerinde muhammed bin abdülvehhab dünyaya geldi, ticaret için birçok yerlere gitti önceleri. daha sonra ibn-i teymiyye nin sapık kitaplarına saplandı ve kitab-üt tevhid isimli bir kitap yazdı. bu kitapta, birçok şeye şirk dedi, 1000 seneden beri müslüman ların evliya ya ve türbe lere tapındığını öne sürdü. herkesin kendi kafasına göre ictihad yapabileceğini, allah ın yukarılarda bir yerde oturduğunu, eli kolu falan olduğunu iddia etti. eşkıyanın önde gideni muhammed bin suud, ki deriyye emiri idi, bu sapık adaşını çok sevdi. ikisi halvet olup kafa, kol kesmeye başladılar. sonradan, bilindiği gibi tek aşkları ingiliz lerle birleşip osmanlı yı kutsal topraklardan kovdular.

20. yüzyıla geldiğimizde ise seyyid kutup, hasan el benna, ebu'l ala mevdudi gibi kendi kafalarına göre hükümetlere isyan eden, bozuk tefsirler yazan bir takım allame ler! peyda oldu. özellikle seyyid kutup selefilik için bir mihenk taşı dır. yaldızlı ve heyecanlı yazıları ile milleti peşinden koşturdu. şu anda kendine selefi diyen birisinin seyyid kutup u önder kabul etmemesi, sevmemesi gibi bir durum olamaz.

peki bu seyyid kutup un hareket noktası neresi: hac suresi nin 39. ayeti; yani "saldırıya uğrayan müslümanlara savaşma izni verilmiştir". ismi seyyid kendi fellah arkadaşımız bu ayeti öne sürerek (ve tabi ki kendi kafasına göre yorumlayarak), zulüm altında olan müslümanların isyan edip savaşması gerektiğini, zulme ve küfre boyun eğmemesi gerektiği neticesine vardı.

işte, bütün dünyada başgösteren yeşil olarak gösterilmeye çalışılan terörün esas kaynağı budur. abdullah azzam lar, izettin el kassam lar, ahmet yasin ler ve tabii ki usame bin ladin ler ve molla ömer ler ve daha ismini sayamadığımız çok sayıdaki selefiler bu ideoloji ile beslenmiş ve çoşmuşlar, müslümanlara terörist damgasının vurulmasına sebep olmuşlardır.

bütün islam düşmanlarının ekmeğine yağ süren bu hareketi, islamiyet ile bağdaştırmak, ya islamiyeti ve selefiliği bilmeme cahilliğidir ya da kuru bir inattır!

daha fazla bilgi için: http://denizbalaban.blogs...lefilik-ve-selefiler.html