bugün

işte böyle saçma sorular kader anlayışının yanlış bilinmesi sonucu sorulan sorulardır.

Eskiden beri süre gelen yanlış kader anlayışı nasıldı?

“Allah herkesin kaderini baştan yaZmış belirlemiş insan da o yazılan kadere göre yaşar ve ölür.”

Allah ın böyle bir anlayışla evren yaratacığını düşünmek en hafif tabirle delilik. Bu saçma düşünceyle ortaya bir çok sakıncalı durum ortaya çıkar.

Misal firavun, bu anlayaşa göre allah firavunun kaderini ona isyan etmek üzere belirlemiştir. Bu onun kaderidir. Ve ya fetö suçsuz çünkü bu onun kaderi.

Bu allaha yapılmış en büyük iftiradır. Bu insanın günahını isyanını allah a mal etme olayıdır.

Gidip hırsızlık yapayım adam öldüreyim hainlik yapayım sonra çıkayım diyeyim ki bu benim kaderim allah bunu böyle istedi.

Hayır efendim. insanın kaderi tercihleridir. Tercihler insanın kaderini belirler.

Allah tabiri caizse insanı iki farklı yola giden bir yol ayrımının tam ortasına bırakmıştır. Şu tarafa gidersen cennetlik olursun bu tarafa gidersen cehennemde yanarsın demiştir. Tercihi insana bırakmıştır. Neyi tercih edersen onun hesabını verirsin. Allah ın insanın tercihlerine dahli yoktur.

Kader ölçü demektir. Kelime anlamı ölçüdür. Allah kitabında “ben evreni bir kaderde/ölçüde yarattım” der.

Bu da allah ın ilim sıfatıyla alakalıdır. Allah herşeyi bilir. Bilmemesi söz konusu değildir. Allah senin 20 sene sonra neyi tercih edeceğini bilir bu allah ın ilim sıfatıdır.

Allahın yasakladığı bütün kötü işleri yapıp bunu allah öyle yazdı diyerek allaha suç atmak çok büyük iftiradır.

Tercihlerimiz kaderimizdir.

insan bilinçli yaratılmıştır ki tercih yapabilsin.
iyilik ve kötülük allah'tan gelir, seni cehennemde yakıp, yakmayacağını yaratmadan önce belirler. cennete isterse insanı,isterse sadece tek bir köpeği koyar. insanın bu konuda pek de bilinçli olmaya, düşünmeye ve fikir yürütmeye özgülüğü yoktur. ha ben illede düşüneceğim, taşınacağım,kaşınacağım diyorsan bol şans.
Bir muslumana bunu sorarak adamda syntax error yaratir, iki ucu boklu degnege cevirirsin isi.

Evet, o kaderi allah yazdi, o yuzden her turlu kotuluktende o sorumlu dese olmaz,
Hayir, secimi insana birakti, yani olaylara hukmetmiyor dese olmaz.

Secimi insana birakti ama o zaten secimin ne olacagini onceden biliyor cevabinin ilk secenekle ayni yola ciktigini algilamaya zaten iq yeterli degil.

Yani sorma boyle zor sorular kardes....
Sen 9 yasindaki kiz helal midir, onu sor....
Uvey oglumun karisina goz koydum, ne yapsamda koynuma alsam, onu sor...
Oyle sorularin cevaplari var nede olsa....
“Hayır, secimi insana birakti, yani olaylara hukmetmiyor dese olmaz.”

Akıl fukara olunca dil ukala olur.

insan tercih edemeyeceği, üstünde karar veremeyeceği şeyler bellidir onlar allah ın hükmüdür.

insan ne zaman doğup ölceğini bilemez, doğacağı coğrafyayı milletini seçemez bu allah ın hükmündedir.

Olaya 9 yaşındaki kızı almış sığlığında bakan insanın beyin fukaralığındansa kaçın. O art niyetlidir. Onun hakikati öğrenme gibi bir derdi yoktur.
--spoiler--
olaya 9 yaşındaki kızı almış sığlığında bakan insanın beyin fukaralığındansa kaçın. o art niyetlidir. onun hakikati öğrenme gibi bir derdi yoktur.
-spoiler--

He yapraam, her boku bi siz müslümanlar biliyorsunuz. O yüzden ortadoğu çöplüğünde göt kılı olarak yaşayıp 25 kuruşun hesabını yapıyorsunuz.
En basitinden önünüze gelen bir yiyeceği belki yemek isteyeceksiniz, belki de o anda yemek istemeyeceksiniz. Buna bile Allah’ın karar verdiğini düşünmek açık bir cahilliğin ürünüdür.

Hayatınız boyunca karşınıza fırsatlar veya tehditler çıkar. Bu fırsatlara ve tehditlere göre seçmek veya seçmemek sizin elinizde. Allah’ın elinizi kolunuzu bağlayıp seçmek istediğiniz düşünceden sizi vazgeçirmesi mümkün mü? Düşüncelerimizi de mi allah belirledi ki aramızda inanmayanlar var? insan tamamen iradesiz bir varlık olsaydı düşünme yetimiz olmazdı.
“he yapraam, her boku bi siz müslümanlar biliyorsunuz. o yüzden ortadoğu çöplüğünde göt kılı olarak yaşayıp 25 kuruşun hesabını yapıyorsunuz.”

Al işte akıl fukaralığı tam da bu. Herif beyinsiz. Herifin derdi “lan bu işin aslı ne” değil ki.

Fukara cevap veremeyince ortadoğuya sarmış.

Bak allah senin mal olduğunu biliyor. Sadece senin mallığının hesabını vereceğin günü bekliyor.
güzel soru. bir müslüman olarak cevap vermeye çalışayım.

öncelikle bilinç kelimesini olması gerekenden farklı anlamda kullanıyorsun. sanırım bilinci "irade" kelimesiyle karıştırıyorsun. çünkü eğer bu iki kavramı karıştırmış olmasaydın, şöyle bir cümle kurmazdın: "öyleyse insan gerçekten bilinçli bir şekilde mi hareket ediyor yoksa yazılmış bir senaryoyu oynayan robottan mı ibaret."

tdk'nın tanımına göre bilinç; "insanın kendisini ve çevresini tanıma yeteneği, şuur." olarak geçiyor. bana kalırsa bu tanım da oldukça eksik. bilinç ve benlik üzerine caner taslaman'ın (bkz: fıtrat delilleri) kitabını mutlaka okumanızı öneririm. bu konular orada en derine kadar irdeleniyor.

sorduğun soruyu şöyle düzeltsek daha doğru olur: "islam'a göre insan gerçekten irade sahibi midir?"

ben dünyada bir irademizin olduğunu düşünmüyorum. fakat dünyada yaratılmadan önce irademizle işlediğimiz suç sebebiyle şu an tanıklık ettiğimiz "dünya filmi"ne hapsolunduğumuzu düşüyorum. bizler aslında her şeyi deneyimleyen bilinçleriz. yürüdüğümüzü, muhabbet ettiğimizi deneyimliyoruz ama aslında bu eylemleri biz gerçekleştirmiyoruz. sadece sanki bu eylemleri biz gerçekleştiriyormuş gibi çok güçlü şekilde deneyimliyoruz.

hayatlarımız bir film gibi baştan sona kurgulanmış olsa bile, bizler bu filmi deneyimleyen bilinçleriz. bu senaryo da ancak bizi biz yapan benliğimizin hak ettiği şeyleri deneyimlesi için kurgulanmış. yani benlik ve bilincimizle tanık olduğumuz her şey; bedenimiz, yiyip içtiklerimiz, gülüp eğlendiklerimiz hepsi hak ettiğimiz şekilde kurgulanmış. eğer bizler, yani benliğimiz hastalığı ve acıyı hak ediyorsa; dünyada hasta oluyoruz ve acı çekerek bu durumu deneyimliyoruz. fakat olaylarda bizim irademiz söz konusu değil. bizler sadece olaylara tanık olan, onları çok güçlü şekilde deneyimleyen benlik ve bilinçleriz.

ama benlik ve bilincin ne olduğu üzerine felsefe okuması yapmamış birinin söylediklerimi anlaması biraz zor. çünkü bilincin bedenden ayrı bir özellik olup olmadığı hala bilmiyoruz. ki hiçbir zaman bileceğimizi de sanmıyorum.

"peki hayatlarımızda bizim hiçbir karar alma yetkimiz yoksa, öyleyse yaşanan kötü durumlar bizim suçumuz değildir" gibi bir soru doğabilir. cevap veriyorum; yaşanan kötü durumlar tamamen bizim suçumuz. dediğim gibi sadece hak ettiklerimizi yaşıyoruz. çünkü Allah kuluna haksızlık yapmaz ve zulmetmez. bu sorunun biraz daha açılımı için sizi şu entrye (bkz: #37824943) ve orada paylaştığım blog linkine davet ediyorum.
Yanlış anladığınız bir şey var sayın yazar.

Belli demek tam anlamıyla açıklamak olmuyor, bilindiğinden bahsettiğiniz zaman doğru söylemiş olursunuz. Allah sadece biliyor. Yani allah sana o sonucu yazdığı için bilmiyor, zaten seni yaratmış olduğu için biliyor.

Hamurunu yoğurup ekmeğini fırına atsan ne zaman pişeceğini bilmez misin? Fakat senin tek yaptığın hamurunu yoğurmaktır.
@arxaggelou

sezan aksu'nun da dediği gibi; "unuttum bildiğimi doğarken, umudum ölmeden hatırlamak"

bu dünyadaki filmimiz başlarken hafızamız sıfırlanıyor ve en baştan başlıyoruz. bu sebeple geçmişi hatırlamıyoruz. fakat Allah gönderdiği nebi ve resuller aracılığıyla bize geçmişte yaşananlar hakkında bilgi veriyor.

yanlış anlaşılmak istemem. tanrı mutlak iyidir, haksızlık etmez, zulmetmez. sadece bizler hak ettiklerimizi yaşıyoruz. tabi böyle düşünenler azınlık olduğu için pek bilinmiyor. youtube'da reşat halife'nin "her şeyi Allah yapar" videosunu izleyebilirsin.
sınırlı bilinçlidir. ayetlerde de sınırlı olduğu defalarca geçer.