bugün

intihar edip ortalıktan sıvışmak için uydurularn bahanelerdir. güzelim memleketimde en çok işsiziliktir bu bahane diye tahmin ediyorum.
şimdi buraya bir ton şey yazılabilir.
son üç gün içinde yaşadıklarım ;
sabah uyanmama sebep olan şey üst kattaki komşumuzun evinden gelen ağlama sesleriydi. komşumuzdu, iyi tanırdım. beraber rakı içmişliğimiz, muhabbetimiz vardı. allah inancı fazla yoktu, hatta yoktu diyelim.
evinden çıkarken telefonunu ve cüzdanını evde bırakmıştı. doğduğu kasabada sokak sokak gezmişti o gün. akşam çok sevdiği bir arkadaşıyla içip ondan ayrıldıktan sonra, aracıyla hareket halindeyken kafasına tek kurşun sıkarak hayata veda etmişti.
sabah bulunmuştu cenazesi.
iki oğlu vardı, biri askerdeydi.
cenazesini gördüm. yıkanırken hava çok soğuktu. bir ikindi namazından sonra cenaze namazını da yağmur altında kıldık.
mezara konulurken oradaydım. mezarın içinde ikinci bir çukura konulurken de oradaydım. oğulları şokta, eşi şokta..
değer miydi ?
sebep, bahane her ne olursa olsun, intihara değmezdi bence.
son seçim bile olmamalı. bu hak bizim değil.
gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır,
ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak??

Kimsenin kimseye gözü değmiyorsa yasamak niye?
(bkz: hayata gozlerini yummak)

Ayrica manganin hayat bu iste diye bir sarkisi vardir ki şöyle der ;

hayat bu işte;
kanatlanıp gitmek dururken
dört duvar içinde hapsolursun
yaşamak için bir neden ararken
ölmek için bulursun!
tanzanyalı bir çocuğa zorla türkçe öğretip "tanzanyanın bağları" diye şaçma sapan şarkı söylettirmek.
bakalım nolacak diye intihar etmek .