bugün

öncelikle (bkz: kiraathane) ya da (bkz: kahvehane)
(#221356)

genelde iş sahibi olmuş, olmak üzere ya da olacak, akademik öğrenim gören, genç, tecrübesiz, avare insanların zaman öldürmek için girdikleri, bilgisayar oyunları, frp ya da pornonun dışında, çoğu zaman ev, ofis gibi sıcak bir mekanda vuku bulan bilgi paylaşımı, geyik, eh olur ya bir hatun bulurum ümitleri, saçmalamalar ve yenilikler öğrenilen modern çağın daha doğrusu internet denen zebaninin bize kurduğu ortamlar.

ekşi sözlükle başlayan akımda artık herkesin işe dahil olması yeni yeni internet sözlükleri açılması büyümesi yazarlar, modlar, mysql, zirveler...

peki nedir bizim eski kaavelerden farkı bu sözlüklerin... bir kere kozmopolittir; ülkücü kaavesi, amale kaavesi gibi değildir. çoğu bilgi yalandır yanlıştır hatta wikipedia dan bile çok atılır, sıkılır burada ama bir şeyler vardır hep, ansiklopedik bilgi kaynakları gibi değildir, sen insanların neleri bildiğini görürsün, okursun burada ve anlarsın kısmen de olsa geleceğini, ülkenin geleceğini, çağının geleceğini ya da bilirsin en ufaktan küçücük de olsa bir kelimeciğin ne anlama geldiğini ve gülersin altında serbest çağrışımla sokuluveren bir ironi tümceciğine.

önemlidir yaşadığımız bu zamanda internet sözlükleri televizyonuyla, radyosuyla, gazetesiyle, medyasıyla sana hep bir şeyler diyen insanlar, sana hep bir şeyler aktarmaya çalışan kümeler, daireler, kareler, yamuklar, elipsler... ama senin de diyecek birkaç sözün vardır elbet... işte o zaman yazarsın haykıracaklarını ya da sitemkarlıkları ve beklersin insanları, yazarları, sözlükçüleri; kıraathanelerde masanın üstüne çıkıp haykırmak gibidir bu o kadar insana,hey bilin beni görün işte benim gerçeklerimi...
beklersin...
birkaç yazı geliverir ardından birkaç mesaj; tebrik ederler seni ...tabi burası da hayat gibidir, dışarısı gibidir, ülken gibidir, dünyan gibidir; vardır elbet dangalak biri vardır elbet lakayık biri vardır elbet ibnenin teki. döşer altına senin yazının, anket lan bu, tespit lan bu... evet tespittir bu, senin tespitindir, senin düşüncendir, senin ürünün, senin kalbin, senin beynin...kim demiş daha önce, kim bulmuş, kim düşünmüş kim söyleyebilmiş senin gibi kim...
okursun...
bilmediklerini ya da bildiklerini, sinirlenirsi, gevşersin, sevinirsin, bulursun, kaybedersin bir an için hayatı sonra tekrar yakalayıverirsin burada, yakalayınca da o hayatı, o hayatı yakalatana bakıverirsin en altan; kimdir bunun yazarı kimdir bunun sahibi ne düşünmüştür ne görmüştür acaba hayatta, erişirsin hemen ona oracıkta...
gülersin...
en olmadık zamanda olurunu bulana, sen de istersin birini güldürmeyi, sevindirmeyi yazarsın onun beyninin, düşüncesinin altına seninkini ve tebessüm edersin biri de sana yapsın bu jesti...
üzülürsün...
bir anda gelen hararete, ne o, ne dediler. kaldıramadın mı yoksa, sen mi hatalıydı yoksa o mu? düşünürsün sinirlerin elverdiğince, ama değildir onun söylediği gibi, o yanlıştır, hatalıdır. sonra sarılırsın artık dillerin ve beynin olmuş klavyene aktarırsın bildiğini kendi bildiğini belki de gerçekleri ya da safi yalanları kablolarla hiç gitmediğin o diyarlardaki insanlara, hiç tanımadığın o yüreklere hiç bilmediğin o beyinlere...
unutursun...
sonra zaman biraz ilacını verdi midi sana, neydi ne değildi o, neden kaybettim ben zor kazandıklarımı ama neydi o, zaman çalardı sana ait olan ne varsa zaten hep alırdı o sevinçlerini, acılarını, ayrılıklarını, kavuşmalarını ve hep aynı yalanı söylerdi sana -ben sana yenilerini daha fazlalarını vaat ediyorum...
kapılırdın ona ve onu yalanlarına...
ve
anlarsın...
bir daha bacardi, bira, şarap karıştırmayacağını üstene üstlük o danacol denen bokun içilmeyeceğini. ve çıkarsın sözlükten çatlamış göz kılcal damarlarıyla Windows un o seneler sürecek zannettiğin kapanma seremonisiyle hayata...
matrix mi lan burası diyesi gelir insanın. parmaklar her dokunduğunda klavyeye aldığınız cevap tıkır tıkır tuş sesi olur. bilgisayarı kapat dediğiniz an bi bok yapmadığınız gerçeği sanal bir tokat olarak suratınıza patlar. normal kıraathane de ödeyeceğiniz çay parasını ay sonunda adsl faturasına internet cafeye vs. ödeyeceğiniz para bakımında da benzerlik gösterimesidir. tespitkar yazarların çilekeş gerçekleridir. *
(bkz: ver bir elliiki batak atalım o zaman)