bugün

tamamen başka bir ruha bürünülen, en güzel ve en özgür hissedilen anlardır. mesela, sabah güneşini sahil kenarında tek başına izlemek gibi. sadece dalga sesi ve uzaktaki gemileri varlığı ayrı bir dünyaya salıyor insanı.
(bkz: yüzmek)
çantasını alıp istediği zaman istediği yere gitmeye hazır olduğu anlardır.
çıplak uyumak ve yüzmek.
tatilde.
memlektinden kendi öğrenci evine döndüğün andır.
sefil olabilirim ama özgürüm.
denizde dubaları geçtiğin an. işte o an anlatılmaz yaşanır. hele ki antalyanın denizinde.
ayıptır söylemesi yaz gününde tişörtün altından sütyenin çıkarıldığı an. çok özgür hissetirir, ohş.
linkin parktan numb çalarken.
olesiye inandigi seyden inancinin bos oldugunu anladigi anda vazgecebildigi anlardir.
havaalanlarında uçağı beklerken geçirilen anlar.... elimde tek yöne kendi ülkeme biletim olsa bile o sırt çantalı halimle istesem, o bilmem kaç nolu kapıdan geçip dünyanın öbür ucuna bile giderim ayağına kendimi kandırdığım, ama aslında iki buçuk saat sonra annenin dizinin dibinde olacak olduğum gerçeğini inatla reddedip çantam sırtımda pıtı pıtı bir o yana bir bu yana koşuşturup insanları izlediğim, sonra onların nerelerden gelip nerelere gittiğine dair kendi kendime beyin jimnastiği yapıp, sanki o insanların hayat hikayelerini cidden öğrenmişim gibi bilge bir tavırla bazen kendi yazıp yakıştırdığım hayat hikayesine üzüldüğüm, her yolcunun apayrı bir eğlence kaynağı, her uçağınsa zihnimde beni bambaşka ülkelere götürmek için sırada bekleyen birer özel jet kıvamına girdiği kanatlı arabalar diyarındaki o birkaç saat...
Ayıptır söylemesi alafranga tuvalete oturduğun anda istediğin herşeyi düşündüğün andır.
sınırların olmadığı, sadece ufukların görüldüğü, doğal alanlarda geçirilen anlar. kafanın içinden hiçbirşeyin geçmediği ve sorumluluğunun olmadığı anlarıda bu anlardan sayabiliriz tabi. zaten bahsettiğim doğal alanlarda yaşayarak şehir hayatının getirdi bütün sorumluluklardan uzaklaşmak mümkündür. orda kimse senden kira istemez, başkalarını zengin etmek ve sadece kendi hayatını idam ettirebilmek için bütün gün çalışmak zorunda değilsindir. tek sorumluluğun karını doyurabilmektir ki onuda doğa fazlasıyla karşılamaktadır.
bu insanlar kesinlikle özgürdürler:
http://www.facebook.com/v...197177969456&comments
PARAŞÜTLE ATLAMAK
çok uğraştırıcı bir ödevi bitirdiği andır.
kendini yöneten, yönlendiren her şeyden arındığı andır.
terhis olduğu an.
uzun zamandır tutulan çişin salındığı an.
maaşın alınması ve sadece 'harcamak' amacıyla alışveriş merkezine ayak basılması anıdır. istediğimi alır da giderim ruh hali.
telefonsuzken.
yapayalnızken sevilen bir kitabı okumak, sevilen bir müziğe kulak vermek, ya da o yanınızdayken kendinizi bir tüy hafifliğinde hissedebileceğiniz bir insanın varlığında hissedilen anlardır.
gondolla aşağıya doğru süzülürkenki andır.
havaalanında sınıfı geçtiğini öğrendiği an.. (bkz: ver elini paris)
(bkz: tuvalet)
hiç romantizm yapmayacağım, benim için kapı açık bir vaziyetteyken sıçabilmektir.

yok ışıklar kapalı, sadece yerde bir kaç mum arkadan shine on you crazy diamond çalıyor tek başınasın falan yalan arkadaşım, kapı açıkken sıçabiliyorsanız bir nebze özgürsünüz demektir.
güncel Önemli Başlıklar