bugün

bir insanın yaşayacağı en kötü anlardandır.

gülemezsiniz, konuşamazsınız diğerleriyle. boşlukta yaşayan bir meczupsunuzdur sanki. ne kötü bir andır o an ve o andan sonra yaşanılan onsuz geçecek olan bütün anlar...insan niçin vazgeçmek zorundadır ki dersiniz kendinize.hiçbir cevabın dolduramayacağı bir boşluk gibidir bu soru. yanlış yollardan dönen insanlar gibisinizdir artık o andan sonra..günahsız ama mutsuz..

sonrasında o sonranın tadını hiç merak etmeden yaşanan tatsız,tuzsuz bir hayat uzanır önünüze kocaman gibi görünen ama kocaman olup olmadığı kimse tarafından bilinmeyen...kurallar vardır ,kalıplar vardır ve bu kuralların belirlenmiş kalıpların devamlılığı için sizin ve sizin gibi bir sürü insanın mutsuzluğu gerekmektedir...harcarsınız kendinizi her seferinde. nedenini bilmediğiniz her şeye.. harcarsınız sadece.. insan en sevdiğinden vazgeçmek zorunda kalınca kendini de onunla birlikte harcadığını unutuyor galiba... zaman ne kadar az aslında.elimizdekilerse harcadıktan sonra bulunamayacak kadar eşsiz...ama kimse bilmez ki eşsizin eşsiz olduğunu...bütün hayatı yaşayıp sonra geriye dönüp baktığında anlar onun eşsiz olduğunu..

insan, vazgeçip her vazgeçişinde kendini harcayacak kadar aşkla doludur..
hayatın aslıdır aslında. insan hayatın her döneminde en sevdiğinden vazgeçmek zorunda kalır. çok zor aşamalardır ve ancak kendine güvenen insan sevdiklerinden vazgeçtiğinde ayakta kalmayı başarır.