bugün

düne göre boyunun uzamamış olması.

(bkz: insanı dumur eden gerçekler)
telefona atari emulatörü indirip telefondan atari oyunlarının oynandığı zamandır. tabii atari kadar keyifli olmayan fakat yine de mutlu eden durumdur.
hastaneye gidince test sonuçlarını beklerken hastanenin bahçesine çıkıyoruz babamla. çıkarken aklımdaki düşünce birkaç çocuk vardır umarım onlarla oynarım. sen yirmi yaşında insansın hastanenin bahçesinde küçücük çocuklarla ne oynayabilirsin. zaten çocuk da yoktu
Oyuncakçıda dozer gördükçe heyecan duyduğum anlar.
yalnız olduğu anlardır.
Hiç bir işini kendi yapamadığı anlardır.
insanlara saçma sapan trip atıp sevgilisini sürekli sıkboğaz ettiği andır.
Park gordugum an. Mutlaka salincaga binerim.
gecenin bir yarısı uyumayıp sözlükte önemsiz gereksiz konularda bişeyler yazdığı andır.
belli bir zaman sonra hiç yaşanmayan anlardır.

her zaman o anı büyümediğin o mükemmel anı, arkadaşlarınla tek derdinin ebelemeçteki ebe olmamak olan o anı yaşamakyı istersin ama bu berbat hayat seni asla o günlere geri döndürmez.

çünkü büyümüşsündür artık. 2 kuruş için seni satacak insanlarla iş yaparsın. peki nerede annenin yaptığı o salçalı ekmeği paylaştığın arkadaşın.

veya dedenin verdiği para ile kendine bir sürü şey alabilecekken bunları siktir edip arkadaşınla beraber yiyebileceğin şeyler aldığın o güzel günler.

evet eskinde çocukken daha paylaşımcıydık be bir de çocukları paylaşmayı sevmiyor diye suçlarız.

bi çevremize bakalım anasını satayım birbirini ezercesine birbirini öldürürcesine paylaşmadan yaşamaya çalışıyoruz.

insanın büyümediği anlar en güzel anlardır. büyüdüğü anlara da kafamı sokayım.
Yine bir kızdan kazık yediği andır. Yine akillanmamistir, yine burnunun dikine gider. bunu çok yaşadim ve hala yaşiyorum. Ne tarafa intihar ediyorduk?
topitop yerken yanımdakine 'verim istersen sakızlı olanlardan aldım ama kolalı kalmamış?' diye sorduğumda topitopu ağzımdan çıkarmadığım ve aynı zamanda somurduğum için karşımdakinin söylediklerimden bir şey anlamadığını fark ettiğim an.

düştüğüm zamanlarda ağlamam. evet hala düşünce anneee diye ağlıyorum. dizlerimdeki geçmek bilmeyen yara izlerini her gördüğümde de büyüyemediğimi anlıyorum.

uyumadan önce youtubedan ninni açtığımda. ve mutlu olunca dinlediğim çocuk şarkılarına güldüklerinde. gizli gizli açıyorum, büyüdüm aslında ben gerçekten. ama yanlışlıkla duyup gülenler olunca sanki biraz büyümemiş gibi hissediyorum. onun dışında valla büyüdüm.

yattım sağıma
döndüm soluma
sığındım suphanıma
melekler şahit olsun dinime imanıma, amin.
90 yaşıma gelsem de bu dua peşimi bırakmayacak amk, okumazsam rahat hissetmiyorum.

masal dinlemek. resmen pireli kediye kıymık etkisi yapıyor, insan anında mı mayışır, aha sütümü de içtim uyuyim moduna giriyorum.

boş boş kalınca hala yanımdakine isim şehir mi oynasak? diye sorabiliyorum. yalan söylerken parmaklarımı çapraz yapmazsam içim rahat etmiyor. yemekten önce ellerimi yıkamazsam yemeğe şeytan kaçacak gibi hissediyorum, tabakta yemek kalırsa valla hala ağlayacakmış gibi geliyor, resmen o pilavcıklar şu ağlayan çocuk tablosundaki çocuk edasıyla pıytık pıytık bana bakıyor. külahta dondurma yerken gökyüzünü görüyorum, sanki kafamı kaldırmazsam tadını alamıyorum. duşta iki şampuanlama arası gözlerimi açamıyorum, şey evet duş esnasında pek gözlerimi açamıyorum, yanacak gibi hissediyorum, her yıl 2 dönem dalin kullanıyorum.

vişne yememin tek sebebi dudaklarımın daha kırmızı olması. duşa girmeden önce güneşe çıkacaksam saçlarıma biraz kola sürüyorum, daha sarı olurlar belki diye. biri bağırırsa, gözlerim doluyor, hayır azıcık zorlasa, anneee diye ağlamaya başlayacağım. pijamalarımı giymeden ve en az 4 kişiye iyi geceler demeden yatağa giremiyorum, girince 1 saat hayal kuruyorum, ama bu haftanın sadece 2 günü. diğer 5 günü uyuyakalıyorum. gittiğim her yerde montumu yada ceketimi unutuyorum.

arabada öne her oturduğumda o müthiş zafer duygusunu hissediyorum. alfabeyi hala sayamıyorum, birisi bana şunu sesli oku deyince her defasında ilkokul 1 deymiş gibi kendini kanıtlama havasına giriyorum. voleybol ve basketbol oynamaktan sıkılıyorum, her defasında ortada sıçan oynamayı teklif ediyorum. kabul etmiyorlar sözlük, kabul edilmeyince de kırılıyorum. vin-dağ-viç-kez yapmanın kutsallığına inanıyorum. okula giderken süslenirsem sanki başarısız olacakmış gibi hissediyorum, makyaj falan yapınca sanki hocalar içinden ayıplayacakmış gibi geliyor, he evet üni okuyorum ben de. hangi derse girersem gireyim istisnasız 7 dk sonra uyuyakalıyorum. ama makyaj yaparsam başarısız olacam, bu histen kurtulamıyorum.

burda durmam lazım. hayır cidden durmam lazım, aklıma gelen en az 46 madde daha var, başlarsam suyu çıkacak. kendimi kaptırmamam lazım, ben kendimi kaptırınca boku çıkıyor sözlük. fena çıkıyor.
hala kahvaltıda ağzına reçelli ekmek sokuşturmaya çalışan babaanneden yana oyumu kullanıyorum...
bazen eğer etrafımda kimse yoksa uzaklara tükürmeye çalışıyorum. bi hedef belirleyip tutturmaya çalışıyorum.
futbol yüzünden kalp kırıp dünyada bir tane takım varmış yanılgısına kapıldığı, diplomanın diyalog ve ince düşünceden daha önemli olduğunu düşündüğü anlardır.
erkekler büyümez. 15 yaşındayım hala çocuğum mk.
sene 2002..2006 sabah uyanır ve şu kelimeler dökülürdü ağzımdan;

-kendimi kötü hissediyorum. okula gitmeyeyim bugün.

sene 2015 sabah uyanır ve şu kelimeler dökülür ağzımdan;

-kendimi kötü hissediyorum. işe gitmicem bugün.

not: tek değişiklik o zaman anne baba gitme derse gitmezdim, şimdi gitmiyorum dediğimde gitmiyorum. kalıp aynı.
ailenin yanına gidildiği andır. nerede yaşarsan yaşa ne kadar büyürsen büyü onların gözünde her zaman çocuksun. gece gelip üstünü kontrol eder, yaptığı çeşit çeşit yemekleri ağzına tıkar, sana öğüt içerikli konuşmalar yapar, valizine sanki gittiğin yerde yokmuş gibi yemek koyar, çantana çikolata atar.
genellikle duygusal olan anlardır, hani ruh çocuk ama beden yetişkin olunca duygulanmamak elde değil. dün babam marketten gelirken bana çikolata getirmiş (27 yaşındayım ve hala marketten gelirken bisküvi ya da gofret alır) ama diğer elinde oyuncak uçak vardı kime diye sordum, kendine aldığını söyledi, şaka yapıyor sandım hani torunlara (abimin çocukları) aldı sandım ama küçükken hiç uçağı olmadığını söyledi. ben odamdayken babam tek başına yemek hazırlanana kadar halıda oynamış, yemekteyken annemden duydum. yemekten sonra aldım uçağı elime ben de halıya oturup babamı çağırdın. ikimiz birlikte o uçakla oynadık. bu da böyle bir anımdı, belki şuan işte olmasam çekilir bir kenara babamla olan tüm güzel anılarımı hatırlayıp ağlarım.
Bir Salıncak veya diş macunu tüpündeki çokokremi gördüğüm an.