bugün

hiç bir şeyi umursamadığı andır.

önce pencereden beni süzdü. sonra mesaj attı: "saat iki yönüne bak" dediği yöne baktığımda onu gördüm. yakalanmıştım. 550 kilometre uzaktan gelip, o akşam ona bir sürpriz yapacaktım ama daha yarım saatte yakalandım. koşarak inmiş aşağıya, nefes sesinden belliydi. 3. kez görüşecektik. "bir kız 3. kez görüştüğü bir erkeğe 4 kez sarılır mı?" sorusunun cevabını o gün öğrenmiştim. heyecandan titriyordum. ne yapacağımı bilemedim. aşık olmuştum.
güzel ve güneşli bir sabahtı. ardından karşıma oturdu. ben hala titriyordum heyecandan. sonra kordon boyuna gittik. sıcak esen rüzgar onun saçlarını yüzüme doğru itiyordu. bense sadece onu izliyodum. güzel ve güneşli bir izmir sabahıydı.
aşık olmuştum.
ayvayı yediğinizi hissettiğiniz anlardır. çünkü bilirsiniz ki bunun dönüşü olmaz. her ne kadar hayatınız yerli yerinde de olsa aşk böyle hayatları yıkmak için gelmiştir. ve istediğini almadan da gitmeyecektir.
en boktan durumda bile gülebildiği andır.
sıçmaya üşendiği andır.
aşk insanı tembelleştiriyor lan.
yarinizin yüzüne bakarken, gözünden düşen kirpiği, ellerinizle alıp uzaklara attığınız andır..
tam baskasiyla mutlu oldum derken digerlerinde onu aradiginizi fark etmenizdir. diğerlerinin gozlerinde onunkileri gormeniz onun kokusunu hissetmenizdir
iste o an dersiniz ulan ben harbi asik olmusum kendimi kandirmisim simdiye kadar .
Öncesinde "noluyo lan bana??" sorusunu beyinde yer eder. Onu tekrar gördüğünüzde afallarsınız, elinizin ayağınızın canı gider. uyku bozuklukları başlar. Son olarak; onun gözünün içine bakamıyorsanız, ya da bakabiliyorsanız bile gözgöze geldiğinizde yapabildiğiniz tek şey saçmalamak oluyorsa, artık cevabı bulmuşsunuzdur: Aşıksınız!
kalkmıyorsa aşktır.
faka bastığın andır.
karşısına geçip tavla oynadığınızda skorun 5-0 olduğu andır. bitti der güler nası ya dediğinizde fark edersiniz normal oyununuzu onamaya çalıştığınızı ama zar tutarken elinizin titrediğini tavlaya değil yüzüne aptal aptal baka baka oynadığınızı.
Sözlükte onun gibi kelimeler kullanan ve ifade kullanan erkek yazarı o sanarak, yazara sürekli mesaj atmak, ona aşık olduğumu anladığım andı.
aşık olduğunu sandığın anlardan daha fazla üzüntü getiren anlardır. yok kalbin hızlı hızlı atacak, midede kelebekler sonrasında elbet üzüntüler falan.
onu aşırı derecede ozledigini hissetmek.
algıda seçiciliğin tavan yapacağı anların başlangıcıdır.
ağladığın andır. o gün ilk defa bir erkek için ağlıyorsundur ve sevgin acıtmaya başlamıştır. sonra sonra acı büyüdükce anlarsın ki aşıksındır. onsuz yapamazsındır.
aşık olduğunu anladığın an, o andır. o ana aittir bu duygu. hani çoğumuzun sevmeye çalıştığı o değişik sebze yemekleri bile güzel gelir o anda. sanki vücuttaki bütün bezlerin mutluluk hormonu salgılaması gibidir. ama o anda da biter maalesef.
eğer bu aşık olan arkadaş ise, kendisine çikolatalı pasta ısmarlarım, olmadı bir şaplak atarım sağlamına.. ayrıca;
(bkz: kimin aşık olduğunu laağğnn)*
editt: evet efenim insanınmış.*
8 saniyede bir onun aklınıza gelmesine şaşırdığınızda, freud ün bilinçdışı kavramını öğrendiğiniz andır.
dünyada sadece sen ve onun var olduğunu sandığın anlardır. her şey o olur, o her şey olur.
her şeyde onu aradığınız ve her güzel şeyi ona benzetmeye başladığınızı fark ettiğiniz andır .
ruhunda ki boşluğun dolduğunu hissettiğin andır.