bugün

samimiyet arttıkça ademoğulları birbirini daha yakından tanıdıkça çirkefliklerini ve gerçek yüzlerini gördükçe aralarında uçurumlar oluştururlar. ve bir gün gelir çok samimi görülen arkdaşlar dostlar anlık bir istekle ayrılırlar. sebep yoktur. sebep küçük küçük binlerce yumruktur. işte bu sizi yıkar.
Aranızda okyanuslar bile olsa, yine mesafe koymak gerekir.
Okyanuslara aldanıp, her şeyinizi dökerseniz işte o zaman o okyanuslarda boğulursunuz.
bu genelde şöyle tezahür eder;

- abi bak yanlış yapıyorsun içme şunu
+ ne yani bu mu sorun şimdi biz beraber de içtik
- sorun içmek ya da içmemek değil sorun hayat felsefenin yanlış olması
+ neymiş abi benim hayat felsefem
- senin hayat felsefen cebindeki bütün parayı içkiye yatırıp bir ay aç gezmen ve ben böyle bir adam istemiyorum
+ tamam eyvallah konuşmalayalım olup bitsin
- eyvallah, "cesaret, terk etmeyi bilme sanatır".

not: benim birinin hayatına müdahale etmeye hakkım yoktur. eleştirmek ya da öneride bulunmak bunlarda söz konusu değil. herkes özgürdür herkes kendi cehennemini yaşar tamam. ben de özgürüm ve çevremdeki insanları belirleyebilirim.
karşılarındaki insan sevgi dolu biriyse; kendi çirkefliklerini anlayıp, kendileriyle yüzleşememe korkusundandır.
bazen her şeyi yaparsınız değişik etkinlikler projeler vs vs. bir de bakmışsınız üç kadeh votka ellik bir bira aranızı açmıştır. olay bu kadar basittir. bu tip olaylar can sıkıcıdır. sebep ufak tefek görünse de buz dağı gibidir gerisi kuvvetlidir. biz bu denizlerde ne titanikler batırdık yeğen.

- abi neler yedik neler içtik hala burdayız
+ iyi ya hacım bunun zirvesini de yapalım
- yapalım abi ne zamana
+ vizelerin bitimine ayarlayın işte
- eyvallah akşama açarım başlığı
+ siz açın gerisini hallederiz
insanlar samimileştikçe maskelerini atıp gerçek yüzlerini göstermeye başlar. o gerçek yüzler de her zaman pek güzel değildir. yakınlaştıkça kaçırır kendinden.
herkesin bildiği gerçektir.

bir de insanların uzaklaştıkça yakınlaşması vardır ki, onu pek az kişi bilir.
(bkz: evrenin genişlemesi) ama onda da andromeda galasisi bize yaklaşıyor. (bkz: ben bunu bilim teknikten öğrendim)
(bkz: Heykel yaklaştıkça insan uzaklaştıkça büyür)
labalilik sonucu ortaya çıkan bir durumdur .. Mesafenin korunması gerekir.
can baba'dan gelsin...

en uzak mesafe ne afrika'dır
ne çin
ne hindistan
ne seyyareler
ne de yıldızlar geceleri ışıldayan
en uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir
birbirini anlamayan
insanlar yaklaştkça uzaklaşması;Bizim tamamen kişi üzerinde oluşturduğumuz karakter sonrasında aslında öyle olmadığını görmeye başladığımızda uzaklaşmanın gerçekleşmesidir.Aslında herkes kendini sever bir başkasında, önce sevdiği özellikleri yükler karşısındakine,bu da bir ön yargıdır. hiç yakınlaşmadık ki uzaklaşalım.Her kes başka bir dünya benzeri olmayan bir dünya.
insanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır.
fyodor mihailovic dostoyevski
sonuna kadar katıldığım ve herkesinde katıldığı tespittir.

tanıdıkça tanımamazlıktan gelmek'te bu başlığa dahil edilebilinir.
(bkz: yakın olmak için uzak dur benden)
Herkeste olmayan durum. Ezik kişilerin başına gelir.