bugün

inanmak istiyordur da ondan. bazen insanın canı yanar, can kırıkları vardır. siktir çeker başına gelen her şeye, ama biliyordur ki, onu öldürmeyen acı, güçlendirir. (bkz: i love klişe)
Uzun zamandır cevabını merak ettiğim soru.
Zor zamanlarında sığınacak dal mı arıyorlar yoksa sadece inançlı mı görünmeye çalışıyorlar veya akıllarında geliştirdikleri olmayan Bir şeyden medet mi umuyorlar gibi aklımda karışık sorular var.
o aşkı bilmeyen buna akıl erdiremez.
cennet var tabikide manyak mısın. huriler şarap partileri marjinal tipler.
Umut masturbasyonu. Ama bir şey diyeyim mi ? Unut masturbasyonu.
Cevabı Galiba hayallerinde geliştirdikleri birşeye sevgi besliyorlar şeklinde olan soru.
(bkz: müslüman kafası)
minik, tatlı şirin pembe korkaklar oldukları ve yaşamı götlerinden anladıkları için. ha ben çok mu doğru anlıyorum? hayır ama "bu kadar da götümden" anladığımı düşünmüyorum mesele bu.
Ateistler neden hep yok olanı kendilerince eleştirir, gizli hayranlık, araştırma isteği duyar?
Sevgili ateyis arkadaslar allah sizide bizide uyariyor gazabim cok fenadir diye o yuzden inanmiyorsaniz inanmam ve ileri geri konusmayin biraz ahlakli olun siz ne terbiyesiz kafir siniz ayip degilmi lan size hayat veren allaha isyan etmeniz.
bir üst benlik ihtiyacı, iktidar gibi, devlet gibi...
Öncelikle Allah a inanırlar biraz spesifik olmuş. Başlığın, "insanlar Neden bir yaratıcıya inanırlar" şeklinde olması gerekirdi. Düşündürücü..

Anlıyorum ki Tc vatandaşı olan ateistlerin derdi herhangi bir inancın, inanmış olduğu yaratıcı değil Müslümanlığın yaratıcısı olan Allah'tır.

Her neyse..

inançlı ailelerin çocukları genellikle doğduğu günden beri dinle muhatap olur. Onlar doğuştan x dinine mensupturlar.
Yani atalarından o inancın terbiyesini alarak büyürler. Bir çoğu dini hakkında bilgi sahibi olmadığı halde koyu Müslümandır. Onların x takımın taraftarından bir farkı yoktur.
Kimi de okuyarak anlayarak inanır. Kimisi de okur ve araştırır farklı bir dine geçer yada inanmaz.

insan acizdir. Herşeye gücü yetene muhtaçtır. Yalnızken bile sesini o'nun duyacağını bilir. Yardım edebilecek kimse yokken onun yardım edebileceğini bilir. Kurtuluşu onda arar. Belki de en büyük sebep bu dur.

Bazen de doğruyu göremez. Sadece kendi isteklerine odaklanır. işte o zaman isyan başlar. Ona olan inanç nefrete dönüşmeye başlar. Bu da ayrı bir konu...
Şu devasa ve eşsiz sanatı gördükten sonra, insan neden sanatçının bu eseri yaptığına inanıyor? Demek gibi olmuş mevzu.
Ateistler iki taşı taşa üstünde görseler bunun bir insan işi olduğunu, doğanın bunu yapamayacagına inanırlar. Ama ne hikmettir göklerin ve yerin tüm özellikleri ile kendiliğinden var olduğuna inanırlar. Sen kimsin, nerden geldin, neden dizayn edildin, azaların neden var, kim bunları düzenledi sorularını soran beyin yaratıcıya ulaşır. içinde bulunmuş olduğu boslukla beraber herşeyin kendiliğinden oluştuğunu söyleyen insan henüz ciddi bir düşünceye dalmamıstır.
Çünkü inanmak düşünmekten kolaydır.
Birey Alt edemeyip üstesinden gelemediği ya da aklının açıklamayı reddettiği durumlarda, delirmemek için kendisinden daha önemli, güçlü bir varlığa ihtiyaç duyar ve bu varlığına ihtiyaç duyduğu olguya yücelik addeder.

mantığına yatmayan, çözümünün kendince mümkün gözükmediği olayları sorgularken aklını yitirmemek için olayları sorgulamaktan vazgeçip öylece aklının bir kenarına kaldırarak bir sebep-sonuç ilişkisi benimser. Bu bireyin de işine gelir.

Herşeyin sebebini sonucunu kendisinden daha kompleks bir olguyla ilişkilendirir ve sorgulamak yerine aklının geri kalan büyük kısmıyla bu olguya ev sahipliği eder. Çünkü işine geliyordur.

Kendini güçsüz gördüğü için mutlaka kendinden daha güçlü bir "şey" vardır. Açıklayamadığı tüm şeyler bu kompleks olgunun işidir. Benliğini aşan tüm şeyleri o' na havale eder.

(bkz: allah a havale etmek)
Belki de iyi kalmak için Bir klavuza ihtiyaçları vardır.

Belki de ölüm korkularını yenmek için bir "öbür dünya" umudu taşımaları lazımdır.

Belki de yalnızlıktan korkuyorlardır.

Belki de tutunacak başka bir hayalleri yoktur.

Belki de hayatta kalmak için intiharın günah olması gerekiyordur.

Tek bildiğim şu, dindar bir aileden geliyorsan, dine inancını yitirdiğin an kendini dünyanın en kötu, en alçak ve en adi insanı gibi hissediyorsun.

Tanrının Varlığından veya yokluğundan emin olmanın bir yolu ise yok..

Al, gel de yaşa şimdi hayatını rahatça.
geleneksel din inancını yitirme raddesine gelmiş insanda bile unuttuğu nüve imanını koruması için direnir içinde. dışarıdan gelen çağrıya sırtını dönse bile, tüm bu reddedişe rağmen içindeki bu çığlığa hayır diyemeyen insan, tanrı inancını ölene dek korur.
ama sürüye uyarak bir tanrı olgusuna inandığını sanan insan ise er geç bir gün derin sarsıntılı sınamaya tabi tutulacak ve o zaman ya tamamen imanını kaybedecek ya da sağlamlaştıracaktır.
tanrı belki de insanın ruhunda yarattığı depremle sınıyor imanımızı. bilemedim ben. ama var olduğunu biliyorum.
inanmak da bir ihtiyaçtır ..
Dün gece bir ateistle mesajlasmıstım, uzun uzun. Bana bir sürü sorular sordu bende kendi çapımda cevap verdim. Lakin o benim sorduğum sorulara cevap veremedi.
Söylediği şu nokta can alıcıydı. Bundan 1400 yıl önce gönderilmiş bir kitap için 3 saatimi ayıramam. Ulan bir ayeti anlamak için ben bile gece boyu düşünüyorum. Kaldıki alimler yatmıyorlar bile. E siz zina ile sarhoş kafa ve kibirle, yüzüne bakarak mi anlıyorsunuz kitabı? Ben şimdiye kadar tefsir ve fıkıh okuyan bir ateiste denk gelmedim? Siz geldiniz mi?
Birde kur anı iki tefsir ve uzman bir ilahiyatçı eşliğinde okuyun bakalım sonuç ne olacak.

Adam boşlukta kalmış intihar etmek üzere halini marifet sanıyor. Iman etmeyi küçümsüyor. Ulan beynindeki bütün soruları kur an cevaplandırdıgı için iman ediyorsun. Benim elimde kur an var. Seninkınde ne var peki. Yasaların, adaletin, ahlakın, var oluşun neye göre?
insanlık beynini bir artı olarak kullanmaya başladığı, kendini ve evreni gözlemleyip, sorgulamaya başladığı günden beridir hep aciziyetine bir destek aramıştır.

Hayvanlar insanları avlar, o gider kendisinden güçlü bir varlık ister ki kendisini korusun.
Savaşlar çıkar, insanlar birbirini kırar, insan yine güçlü bir varlık ister ki kendini düşmandan korusun.
Açlık çeker, susuz kalır. Dertlere düşer. Yine bir üstün güç ister ki bu çilelerini bitirsin.

Güneş'e tapar, bakar ki güneş de batar. Ay'a tapar, bakar ki güneş doğunca tapındığı şey ortalıktan kaybolur. Başka ilah arayışına girer.
önceden parça parça tapındığı ilahlara bakar, hepsinin ayrı ayrı olarak güçsüz olduğuna kanaat getirir. Bu sefer de hepsini aynı potada eritir, mutlak güç hayal eder. Aklının ermediği, gücünün yetmediği şeyleri ilahına havale eder. Rahatlar.

Put yapar, yaratıcısını resmeder, tanımaya çalışır. Çünkü insan yaratılmak ister. Kendini özel hissetmek ister. Kainatın kendisi için var oldugunu bilmek ister. Bir hamamböceği ile aynı ataya sahip olduğu fikri onu iğrendirir. Sokaktaki yürürken ayağı ile vurduğu taş ile ortak kökeni oldugunu reddeder. Çünkü bunlar insanı özel hissettirmez. Nefret eder.

Ve son olarak, evrene hükmetmek ister. Bunu beceremez, tanrısına sığınır. O hükmeder.

Edit: yazım hatası.
soruya soruyla karşılık veriyorum ve diyorum ki;

inanmak bu kadar kolayken; her yanın hatta kendin bunun kanıtlarıyla doluyken inanmamak daha zor değil mi.
burada freud un mahrumiyet teorisini kendi bulmus da bi kac modifiye soz ekleyerek biseyler karalamaya calismis echelu cuhelalara hitaben,
insan hicbir zaman acziyetini yitirmez hep biseylere muhtactir, ancak muhtac olmasi ile de tanri gibi koca bi kavrami buna indirgeyemezsiniz, ona inanmanin cok farkli nedenleri olabilir, herseyden ote insanin ben kendime yeterim ben odev bilinciyle bilmem ideal beni gerceklestirme amaciyla iyi bi insan.olabilirim, tepede beni gozetleyen birine.ihtiyacim.yok demesin yemezler.

ufacik bi cikarinizla yapacaginiz iyilik catismaya gorsun derhal o iyiligi askiya alir hatta cope atar gided kendi cikariniza gore hareket edersiniz, tabi sizi tepeden goren gozeten bi kontrol mekanizmasi da yok, yalnizca yaninizda bi vicdaniniz var turlu taklalarla.onu da kandirir teskin edersiniz ne yapar eder cikariniz icin herseyden vazgecersiniz.

sebebi acik, halbuki bi kontrol mekanizmasina inanmis olsaniz, cikariniz pahasina dahi o iyiligi yapma potansiyeliniz azminiz cok daha fazla olacaktir.

mutlak olarak buna indirgeyemeseniz bile o mekanizmanin insanin bencil yonunu kirdigini ve sencil yonunu guclendirdigini.inkar edemezsiniz.
insanların ihtiyaçları vardır ve bunları bazıları eksik kalır, bu eksik kısmı herhangi bir inançla doldurabilirsin, neye inandığının aslında bir önemi yoktur çünkü amaç o boşluğu doldurup kendini tatmin etmendir. bu tatmin ise seni huzura erdirir ve kendi içinde bir haz oluşturur. bunun dinde karşılığı ise ibadettir.

kimisi de var o boşluğu uhrevi safsatalarla doldurmaz ve gerçeği olduğu gibi kabul etme yoluna gider. sonuç itibariyle insan bir oluşumun ürünü ve halen daha oluşmaya devam eden bir varlık, bu oluşumun ortasında veya başlangıcındayız fark etmez bu ama yetkin olmadığımız veya şu an için açıklayamadığımız bir çok soru var. bu soruları sahte tesellilerle kapatmak bize hoş gelebilir ama bir problemi görmemezlikten gelmek o problemin olmadığı anlamına gelmez.

işte dindarlar hadi neyse ama din dışı düşünceler bu problemi farkında olup sorulara cevap bulmak zorundadır. kendini bir köşede tatmin edip sahte hazlarla mutlu olmak elbet caziptir ancak gerçekçilik böyle bir davranışı boş görür.

ayrıca açıklanamayan her soru tanrıya bir başka delil olarak algılanacaktır.

mantık basit, tanrıyı açıklayamayız o halde açıklayamadığımız her şeyi tanrıya monte edip bir şeyleri açıkladığımızı sanarız. işte bu algıyı kırmak için din dışı alanlar o bilinmezliği tam açığa çıkartamasa bile din dışı felsefeyle burayı kesin hüküm vermeden ve sorgulamayı erteletmeden doldurmalı, sahte hazlarla kişileri uyutmak yerine bunun insanı sorunu olduğu bilincini onlara aşılamalı ve her daim sorgulamaya insanları itmelidir.
Doğanın, hastalıkların ve ölümün karşısında çaresiz kalmanın getirdiği korku; varoluşa ve kendisiyle ilgili her şeye anlam katma derdi. Çoğu da işi garantiye almak için inanır, yani ya varsa yanmayayım, yoksa zaten kaybım yok diye düşünür.
Çaresizlikten.
dünyanın iki ayri ucundaki ayri anneler doğum yapiyor. hepsinin göğsünden sut geliyor. sank ayni merkezden emir almiscasina butun agaclar ayni anda çiçek aciyor. butun bunlara aciklama getiremeyen zerzavat Allah yok diyor yuh bee.

edit: noldu zorunuza mı gitti? akli olmayan toprak akli olmayan agac seni tanidi sana meyve verdi öylemi? senin agzini dilini gözünü burnunu bildide hemde. kafan güzelmiş hayirli olsun. böyle bir rabbi kabul etme herseye rablik isnat et. napalim şeytanınızdan bulun o zaman.
güncel Önemli Başlıklar