bugün

Platon'dan ilham alınarak Aristoteles'ten başlayan, tüm Ortaçağ ve modern düşüncenin 19. Yüzyılına kadar kapsayan "kategoriler" müfredatının, insanı da "şey"leştirerek ve "şey" olarak ele alarak insana "ne"dir sorusunu sormasına karşılık; felsefenin irrasyonel kanadında başlayan, varoluşculukta şekillenen ve heidegger'de özellikle bir belirtme ve konu haline getirilen "insan kimdir" sorusudur.

Bu kısa olmayan tanım aslında hususa ilişkin açıklamayı da içeriyor.

Aristoteles'in kategoriler'i kendisinden sonraki tüm felsefe tarihinin müfredatı haline gelmiştir. Herhangi bir nesnenin stabil kategorileri olduğu gibi insanın da durağan kategorileri olduğunu veya insanın da kategorileri olan nesneler gibi ele alındığını görmek hiç de zor değil. Bu, descartes ve kant gibi büyük dediğimiz filozoflarda dahi geçerliliğini korumuştur. (Res extensa ve corporea, res cogitans'tan bahsetmeme gerek yok sanırım)

Hegel'ın geist'ı de bu kategorilerle ifade edilmiştir. Karşı çıkanlar olacaktır ama tinin fenomenolojisi'nin yeniden okunmasını tavsiye ederim.

Ardından bilerek veya bilmeyerek nietzsche insanın değer problemlerini ele aldığında, özgür ruhu ifade ettiğinde insanı şeylikten biraz olsun çıkardı. insanın bireyliği, daha doğru bir deyişle bireyselliğini konu edindiğinde ontolojik olmasa da insana "kim" sorusunu sormuş oldu.

Daha sonra franz brentano'nun yönelimsellik fikrinden ateşlenen fenomenoloji geleneğinin ontolojik kanadının en büyük temsilcisi olan heidegger, insanın kategorileri değil eksistensiyalleri olduğunu açıkça ifade etti ve bunu temel konularından biri edindi. Edinmeliydi, zira dasein'ı kategoriyel zeminde ele almak ontoloji yapmaktan çok metafizik ve teoloji olurdu.

En nihayetinde insan yönelimi (yönelen bilinç; hep bir şeyin bilinci gibi) ve "varoluşu" ile ne sorusuyla cevaplanmaz, ona sorulacak soru "kim"dir.
Edebi açıdan incelemek gerekirse bu evrende insan hariç bütün varlıklar birer "tip" tir. Yani kendi kararlarını veremezler. iki hidrojen atomu bir oksijenle karşılaştıklarında kesinlikle bağ yapmak zorundadır. Hidrojenlerin ben bağ yapmak istemiyorum deme şansı yoktur.
Ama insan tam anlamıyla bir "karakter" dir. Edebi bir eserin akışını degiştirebilen unsurlara karakter denir. Farklı insanlar aynı durumlara farklı yanıtlar verebilir. insanın diğer varlıklardan ayrı olarak özgürce hareket etme şansı vardır.

Uu yine çok felsefikim.
güncel Önemli Başlıklar