bugün

bilinmezlikten dolayı inanma ihtiyacı duyarlar. korkarlar çünkü bilinmeyenden.
Fıtratında olduğu için doğuştan yani bide mantıklı olduğu için.
Yalnizliktan korkar, birileri onu düşünsün kollasin ister. Karsisindakine azcik duygusal bisilet hissederse güvenir.
inandığın şeyi kendi tarafına çektiğin düşüncesi vardır. kişi Tanrı'ya daha yakın olmak için inanır, aslında tanr'yı yanına çekmek istiyordur... tamamen duygusal yani.
korku ve merak, ölüm sonrasi hayatin varliginin soru isaretleriyle dolu olmasi.
insan yaradilisinin gayesinde inanç olduğu için ihtiyaç duyabilir diyeceğim soru cümlesidir.

insan kendi basina hareket edebilseydi zaten cogalmazdi çoğalma ihtiyacı da duymazdi. Neye inandigini sorgulayabilir ve bu inancin temelini saglam kurarsa şeytani durumlara alet olmayacağı gibi kendinden başlayıp yasadigi çevreyi de aydinlatabilir.
bilme ihtiyacı duyar, inanma bir bilme yöntemidir( aslında bana sorarsan bildiğini zannetmektir) yani inanç diye bir gereklilik yoktur. kişi inanmadan da bir şeyleri açıklayabilir( mesela bilim bunun için var) yani durum bu.
insan inanır çünkü inanmak, bu işin fıtratında var.
çünkü insan doğası gereği güzel masallarla kandırılmaya yatkındır. egosu dolasıyla da yok olmaktan korkar. Ayrıca sosyal bir varlık olduğumuz ve bize benzemeyen türdeşlerimizi dışladığımız için uyum sağlamak zorundayızdır. doğduğumuz andan itibaren beynimizin hikayelerle yıkandığını ve toplumun sarsılmaz inancını ve yürekten daha yüce bir şeye olan bağlılıklarını ve yakarışlarını görerek büyüyen bizlerin inanmaması kaçınılmaz olur. zincirlerimizi bir kez kırıp kendimizi özgür kıldığımızda ise diğerlerine bunu açıklamaya korkar ve denemelerimizden büyük hayal kırıkları ile döneriz çünkü onlar koşulsuzca inanmıştır. Bu da bizi en büyük sorunla yüz yüze getirir öteki dünya yoktur ve tek bir Şansın vardır ölüm yok oluşdur asla var olmamışcasına. Yıllarca ölümden sonra da var olacağına ve sonsuza kadar yaşayacağına inanırken bir anda boş yere yaşadığının ve hayatın hiç bir anlamı ve kutsal nedeninin olmadığının farkına varmak çok zordur. aslında bu yüzden inanmak daha kolaydır inanmamaktan ve bu yüzden inanmak daha kolaydır ve insanların inanmaya ihtiyacı vardır ben yok olmak istemiyorum tüm kalbimle bir yaratıcı olmasını istiyorum ama bu isteğim bir yaratıcı olmadığı gerçeğini değiştirmiyor.
gerçekliğin görünenden fazlası olduğuna inanmakla başlar inanç . rüya ve içinde yaşadığımız dünya arasında boyut ve farkındalık anlamında bir farklılık olmadığını görmekle başlar görünmeyene inanç. her varlığın kendi içinde gerçeğin bilgisine sahip olduğunu fakat tümün bilgisine sahip olamayacağını, varlığa verilen bu parçanın tek'in bilgisine ulaşmak için bir araç olduğunu farketmekle başlar inanç. pascal'ın tabiriyle " yaratıcı , merkezi her yerde fakat çevresi hiçbir yerde olan bir dairedir" sözüne atıf yapılarak da pekiştirilir yaratıcıya inanç. işte tüm bu anlatımları yazıya döküp,kendini aramanda sana yol olan kitaba inanmakla başlar dine yönelik inanç.
bilemedeği şeyleri ona lutfeder korktuğu şeylerden ona sığınır çünkü yapacak başka bir şeyi yoktur.