bugün

amacı insan genlerinin tam bir haritasını çıkarmak olan, milyar dolarlık bütçeli bir proje.
yanlış hatırlamıyorsam 1990 da dr.crick ile başlayan ve tamı tamına 13 yıl süren insanın gen haritasının çıkarılması olayı.gönüllü ve kalıtsal bir bozukluğu olmayan insanların gen haritaları çıkarılmıştır ve bu projeye yaklaşık 3 milyar dolar harcanmıştır.dr.crick,bu proje hakkında;"yaklaşık 30 milyon parçadan oluşan bir puzzle ınız var ve parçaları yerleştirmek için bakabileceğiniz resim yok" diyerek projenin ne kadar hayvani zorlukta olduğunu göstermiştir.
bu proje sayesinde kalıtsal hastalığa neden olan gen parçaları bulunacak ve normal dizilişle değiştirilebilecektir.
google'da çelişkili bilgiler mevcut. projenin açıklanma zamanının gerekçesiyle ilgili bile tezat ifadeler var. tumgazeteler.com'dan el değdirmeden aktarıyorum:

a.insan genomu projesinin yıllarca sürmesi bekleniyordu ancak teknolojinin hızlı ilerlemesi ve geliştirilen yöntemler sayesinde 2001'de erkenden açıklandı. Proje, uluslararası konsorsiyum ve Celera şirketi olmak üzere iki farklı ekip tarafından yürütüldü. Araştırma sonuçları Nature ve Science dergilerinde yayımlandı. Ortaya çıkan sonuçlardan biri pek çok bilim adamının gözünden kaçtı. iki ekibin ortaya çıkardığı genom haritaları arasında yüzde 30 gibi büyük bir farklılık bulunuyordu. Yani iki prestijli grup da aynı insanın genomunu diziyor; ama sadece üçte iki ortak diziye ulaşıyordu.

b.Genom projesi 2001'de tam olarak bitmedi, ancak politikacıların baskısı sonucu biten kısmı yayımlandı. Proje, 2003 yılında tamamlandı. Şu anda iki ekip, çalışma yöntemlerini birbirleriyle paylaşarak ortak bir insan genomu ortaya koymaya çalışıyor. Bu çalışmanın ne zaman biteceği ise şimdilik belli değil.
civilization'ın eski oyunlarında varolan zorlu bir araştırmadır. bunu tamamlayınca bir video açılırdı.
bir kadın, küçük kızına müze gibi bir yerde penisilin göstermektedir.
kız sorar; penisilin nedir? kadın der ki: hastalıkları iyileştirmede kullanılan güçlü bir ilaçtır.
kız tekrar sorar: peki hastalık nedir? kadın cevaplar: hastalık asla bilmek zorunda olmayacağın birşeydir.
vuu diye odadanın içinde dönmeye başlarsınız o gazla.
'' 1990 yılında ABD'li yetkililer, insan DNA sekansının ortaya konmasının kim olduğumuz konusunu nihai olarak açıklığa kavuşturacağına duydukları kesin inançla, en iddialı bilimsel girişimlerden biri olarak tarihe geçecek bir projeyi desteklemeye karar verdiler. Araştırmacılar da işin başından itibaren dehşetli bir süratle yola koyularak daha on yıl geçmeden bitiş çizgisinin görüş mesafesine girmesini sağladılar. Sözünü ettiğim tabii ki insan Genom Projesi. Birbiriyle yarışan iki araştırma grubu, bu paha biçilmez bilginin ilk analizinin sonuçlarını 2001 yılının Şubat ayında açıkladı ve bu da bütün dünyada manşetlere çıktı. Görünüşe bakılırsa, biz insanlarda umulandan çok daha az gen bulunuyordu, daha açık bir ifadeyle, insandaki genlerin sayısı şu sıradan solucandakinden sadece üçte bir oranında daha fazlaydı. Bu mümkün müydü? Ayrıca ne anlama geliyordu? Gerçekten de solucanlara bu kadar mı benziyor, onlardan biraz daha fazla bir şeyden mi "oluşuyor"duk? Yaşayan diğer türlerle benzerliğimizin bu denli büyük olduğunun duyulması hem şaşkınlığa düşmemize hem de mütevazı bir tavır takınmamıza neden olur. Ama bu haber aynı zamanda üstelik salt insan olmaktan duyduğumuz gururdan kaynaklanmayan bazı kuşkulara da yol açar. Yaşamın gözlerimizin önündeki çeşitliliğine baktığımızda, içimizde bir direncin uyanmaya başladığını hisseder, şunu sormaktan kendimizi alamayız: "Canlılar arasındaki olağanüstü farklar, eğer DNA'larımızda kodlanmış 'genler'in sayısı (hatta pek çok durumda A, C, G, T harfleri) ile değilse neyle açıklanabilir? Solucan, sinek ya da fare değil de insan olmamızı sağlayan nedir?" Ve bu da kaçınılmaz olarak şu soruyu gündeme getirir: "Kim olduğumuzu gerçekten DNA sekansımızdan anlayabilir miyiz?"

Tabii ki bu haber herkesi afallatmamıştı. Sıradan gazete okurları büyük bir şaşkınlık geçirmişti belki ama moleküler biyolojinin ön saflarında çalışan araştırmacıların olsa olsa küçük bir bölümü gerçekten şaşırmıştı. Gerçi hiç şüphesiz daha fazla sayıda insan "geni" bulacaklarını ummuşlardı ama öte yandan DNA sekanslarının, organizmaların gelişim tarihlerinin ancak bir bölümünü içerdiğini ve gen kavramının bizim için ifade ettikleriyle de ancak kısmen örtüştüğünü uzun bir zaman önce fark etmiş bulunuyorlardı. Örneğin organizmanın kendi türünün bir örneği olacak şekilde gelişmesinde genin zamansal ve mekânsal ifade kalıplarının kimyasal yapısından daha önemli olduğu artık biliniyor. Bunun da ötesinde, moleküler biyologlar, gen kavramının yeterli tek bir tanımı olmadığını da biliyorlar. Bu kavramın günümüzdeki kullanılış tarzlarının anlaşılması için gerekli çok sayıdaki tanımdan özellikle ikisi berraklıkları ile dikkat çekiyor: Bunlardan biri DNA'nın özel bir bölgesine diğeri ise elçi-RNA'nın belirli bir proteinin sentezinden sorumlu kesimine (segment) atıfta bulunur. Gerçekte ikinci tür genlerin sayısı ilk türünkinden çok daha fazladır (bugünkü tahminlere göre on kat kadar). Bunun nedeni, belirli tek bir DNA bölgesinden çok sayıda farklı "gen"in üretilebilmesidir. Uygulama alanındaki biyologların bu kavramı içinde kullandıkları bağlamlar kavramın anlamını her seferinde oldukça netleştirdiği için bu alanda anlaşma güçlükleriyle pek karşılaşılmaz. Ancak okurların çoğu için durum farklıdır. Bu tür çok anlamlılıklar laboratuvar dışında kolayca karışıklıklara ve yanlış anlamalara yol açar üstelik de salt kaç genimiz olduğu sorusuna değil, genlerin nelerden oluştuğu, nerede bulunduğu, neler yaptığı, ve belki de en önemlisi, ne işe yaradığı sorularına ilişkin olarak.

Sevindirici olan, gen araştırmalarının bugün her zamankinden daha heyecan verici olması ve genetik etkinlik konusundaki anlayışımızın hem genişlik hem de derinlik açısından çarpıcı bir biçimde artmış olmasıdır. ileriye doğru atılan her adım, biyologların çizmeyi öğrenme aşamasında oldukları resmi, yani genin gelişimdeki rolüne ilişkin resmi biraz daha karmaşık ve incelikli hale getirmekte ve ortaya çıkan sonuç da yola çıkış noktasını oluşturan basit mantralarıyla giderek daha açık bir çelişki göstermektedir. Üzücü olan ise bu yeni incelikli anlayışın kamu bilincine henüz nüfuz etmemiş olmasıdır. Hatta bana öyle geliyor ki, teknik ve kamusal anlayış arasındaki bu uçurum bugün kritik denebilecek bir noktaya, kamunun dikkatinin acil olarak çekilmesi gereken bir noktaya gelmiş durumdadır.

Moleküler biyoloji alanındaki cesur hücre analizleri, yaşamın gizlerinin basitliğinden çok karmaşıklığına hayret etmemiz gerektiğini bize bir kez daha öğretmiştir. Takdirlerimizin büyük kısmını, bizi bu noktaya getirdiği için insan Genom Projesi hak eder. Bu proje, DNA sekansımızın çözülmesi sonucunda kim olduğumuzu söylemeyi başaramadıysa da bildiklerimizin ne kadar az olduğunu göstermiştir bize. Belki de uzun vadede bu dersin daha yararlı olduğu ortaya çıkacaktır. En azından kibre kapılmamızı engeller ve üretmekte olduğu bilgilerle biyolojide yeni bir çağın açılmasını sağlayabilecek araçları sunar.''

kaynak: http://www.metiskitap.com.../Catalog/Book.asp?ID=1869
''insan Genom Projesinin temel amacı, insan DNA'sında bulunan 3 milyar kadar baz çiftinin dizilimini ve bunların %2-5'ini oluşturan genlerin yerini bulmaktı. Bu aslında zor bir işti; çünkü insan genomunda 40 bin ile 80 bin arasında gen olduğu sanılıyordu ve 20bin civarı gen olduğu tespit edildi. Ortaya çıkan veri bankası, insanı insan yapan genlerin yanında bir insanı başkalarından ayıran genleri de gösteren eşsiz bir kaynak oldu.''* ayrıntılı bilgi için aşağıdaki linklere bakılabilir.

http://tr.wikipedia.org/wiki/insan_Genom_Projesi
http://en.wikipedia.org/wiki/Human_Genome_Project
http://sozluk.sourtimes.o...sp?t=human+genome+project
resmi olarak 1990 yılından başlayan ve kısaca HGP * denilen insan Genomu Projesinin ilk aşaması haziran 2000'de tamamlandı ve insan DNA'sının haritalanması işleminin bitirildiği abd ve ingilteredeki iki laboratuvarın eş zamanlı açıklamalarıyla duyuruldu. yaşamın sırrı çözüldü yaygaraları koparıldıysa da bu ilk adım sadece insan DNA'sı üzerinde sıralanan 3.2 milyar nükleotid ya da kısaca "harf"in haritasının çıkarılmasından ibaretti. yani sadece insan DNA'sının sıralanmasının (genom) dökümü yapıldı; DNA'da belli bir şifreye bağlı olarak art arda sıralanmış 3.2 milyar "harf"in bir şablonu çıkarılıp bilgisayara kaydedildi.
2003 yılında bu çözümün %99,9'unun bitirildiği geri kalan yüzdenin her insanda değiştiği için çözülemeyeceği açıklandı.
proje evrensel bir boyutta gelişerek devam ediyor. şimdiden yüzlerce gen, hastalık ve ilaç konusunda derin bilgilere ulaşılmış durumda.
güncel Önemli Başlıklar