bugün

türkiye'nin acı gerçeği.

soma'nın ve diğer madenlerin gerçek sahibi olan insanlar sorumsuzca öldürülürken sedyeyi kirletmemeyi düşünüyor. bu acı gerçeğin sebebi de aslında bu. "madene tekrar gireceğim kredi borcum var" demek zorunda bırakılan insanlar.. bu insanlara kızmak mümkün değil ama insan kendine değer vermeyince vicdanı para olan insanlardan değer beklemek anlamsız. orada götünün tutuşması gereken bir bakan var ve insanların gözünün içine baka baka olayı bulandırmaya cüret edebiliyor. daha ocağa giren çıkan kişi sayısından haberi yok, çıkıp saat başı boş boş konuşabiliyor.

böyle bir ihtimali düşünmek biraz manyakça ama yakınını kaybedenlerden biri yarın bir gün çıkıp "ölüm olduysa oldu, maden açılsın artık paraya ihtiyacımız var" derse olayın dışında olup üzülen, iyi şeyler hayal eden insanlar da herkese, her şeye siktiri çekebilir. umudu yitirmek en kötüsü, ne yazık ki bizim insanımız bunu defalarca yaşadı ve duyarsızlaştı.

herif maliyeti 1/7 oranında düşürmüş. be amına koyduğum %200 kar etme de %150 kar et. işçiye zaten para vermiyorsun sistem bu ama karından yüzde 5, yüzde 10 neyse ver bari iş güvenliğini sağla ama işte sistem öyle bir hal almış ki, patron gayet pişkince "özel sektörün çalışma tarzı" diye bu rezilliğin reklamını yapabiliyor. kaç kişinin hayatını kaybettiği hala meçhul ama orada can verenlerin 20 tanesi kazma sallamak yerine nitelikli denetçi olarak maaşlandırılsaydı ne şirket batardı ne de böyle acı bir olay yaşanırdı. soruşturma önergeleri bile boş beleş diye geçiştirilmiş. yazık. vicdan rahatlatmak yerine insanlar bu gerçekle yüzleşmeli aslında.